Selamlar!
Yeni bölümle geldim veee söylemeliyim ki bu bölümdeki mektuplar çok aşkkkk! 😍
Multimedia'da da bölüm şarkısı var, nedense bu bölümü yayınlarken bu şarkıyı da dinlemenizi istedim. ☺️💔Keyifli okumalar!
***
Part II ~~
Gönlü, sevdiği adamın yuvasından bir an olsun ayrılmak istemese de Havin, annesini daha fazla yalnız bırakmaması gerektiğinin, kadının kendisi için endişelendiğinin fakındaydı. Birlikte geçirdikleri bir haftanın sonunda oradan ayrılırken Füsun Ana'ya sımsıkı sarıldı, her ikisinin de gözleri nemli nemliydi... Arabasını bir sahil kenarına çekip de hıçkırıklarını saldı esip giden rüzgâra... Gözyaşları durmaya yüz tutunca defterini ve kalemini aldı eline bir kez daha. Günün o saatlerinde kimsenin olmadığı sahil kenarında içindeki özlemi paylaşıyordu sevdiğiyle...
"Günaydın sevdiğim,
Bir alışkanlık oldu sana her gün, her an bu satırları yazmak... Mektuplarını da saklıyorum bu defterin arasında. Onlara sarılarak uyuyorum her gece ve yine varlığını hissederek açıyorum gözlerimi sensiz ama sen dolu sabahlara...
Sahi, ben yokluğunun acılarını sararken mektuplarına, çizimlerine, sesine... Bastırırken odandan aldığım tişörtünü göğsüme sen, sen nelerle avutuyorsun yüreğini?
Ruhun, kavuşuyor mu aşkın semalarında bekleyen ruhuma?..
Yeni bir mektup gelmeli artık senden...
Evet, belki yalnızca bir hafta önce bir paket almışken bu istediğim çok bencilce ama o kadar sarmışım ki elimde olan her şeyini silinmiş sanki parmak izlerin. Kokuna karışmıştı kokum ilk zamanlarda... Ama şimdi sanki tamamen silinmiş gibi kokun da... Düşüncesi bile öylesine yakıyor ki içimi. Korkuyorum! Eğer silinirse izlerin, unutur muyum seni? Yoksa bana geldiğin an daha görmeden dolar mı kokun ruhuma? Sarabilir miyim hep benimmişsin gibi?
Sarınca kollarımı o kocaman bedenine silinir mi özlemin acıları, varlığın kutsar mı benliğimi?
Ah! Ne çok yazdım yine dimi? Oysa yalnızca günaydın demek istemiştim sana...
Günaydın sevdiğim...
Senden uzakta, artık sayısını unuttuğum bir gün daha doğarken
günaydın sevdiğim...
Ben hep seninleyim, senin gece karası gözlerinde, senin aydınlık karanlığında...Havin'in..."
Bambaşka şehirlerde nefes aldıkları her an, özlemin hançeri yüreklerine sağlandığı her an birbirlerine yazdıklarından habersizdi her ikisi de. İkisi de hasretin acısını kağıtlarla paylaşıyordu...
"Günaydın gözlerinde doğduğum, hasretim...
Her sabah, her akşam, her an, her dakika yazıyorum sana ya yine de gitmiyor elim posta kutusuna. Korkuyorum! Bir kez daha korkaklığıma yeniliyorum. Özlem kavururken benliğimi onunla yarışan en büyük duygu; yüreğimdeki korkaklığım.
Okuyor musun gönderdiklerimi? Bilmiyorum.
Bekliyor musun bir yenisini? Bilmiyorum.
Kim bilir belki sen de yazıyor musun bana? Bilmiyorum!..
Bilinmezlikler, boğazıma çöreklenen kocaman bir yumru gibi. Yutkunamadığım gibi nefes de alamıyorum sanki...
Özlüyorum, özledikçe yazıyorum. Yazdıkça daha çok özlüyorum da yine de yenemiyorum içindeki korkağı! Bir kez daha lanet ediyorum benliğime!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~~Havin~~ #TAMAMLANDI!
General Fiction♥ Gözleri miydi insanın kaderini belirleyen? Kapkaranlık gözlerinden sebep miydi bu acı dolu hayat? Gece gözlerine okyanuslar kuran bir kadın mı aydınlatacaktı dünyasını? Ondan sonra mı kurtulacaktı ömrünün karasından? Sevdiği kadından uzak, sevil...