Selamlar canlarım!
Nasılsınız bakalım?
Bazılarınızın bildiği üzere Havin'le benzer zamanlarda yayınlamaya devam ettiğim bir hikayem daha var: KARANLIK RUHLAR. ❤
Aşağıya tanıtım ve alıntı bırakıyorum! Umarım beğenir ve bana orada da eşlik edersiniz.
***
Tanıtım:
Biri karanlık bir gecede açmıştı gözlerini dünyaya, biri kısacık ömründe yaşadığı en güzel gününün ardından tanışmıştı karanlıkla,diğeri ise hep karanlıkla var olmuş, onunla çoğalmıştı.Onlar, ruhları karanlıkla kavrulmuş üç yaralı genç Aymira, Azad ve Barlas...Karanlığın içinde yitip gitmek de önüne çıkan minik parıltıları toplayıp yolunu aydınlatmak da kendi elindeydi insanın.Peki ya onlar? Kendi yıldızlarını yaratabilecek miydi?Yoksa her biri karanlık kuytu bir köşede yitip gidecek miydi?
~~~Kumru, hayatın karanlık tarafına inat ışıl ışıl parlayan Dalga dalga saçlarıyla Yalçın'ın boynuna ipek urgan gibi dolanan Kumru...Ve geçmişin acımasız lanetiyle kuşatılmış, yalnızlığa, karanlığa mahkum edilmiş Yalçın...Aşk, aydınlığa çıkarabilir miydi onları?
Alıntı:
Kadının çığlıkları kulaklarına doldukça adım adım geçmişe gidiyordu. Neler yapıyordu bu hayvan herif? Kadının canını nasıl yakıyordu da çığlığı böyle her tarafa yayılıyordu. Bağırmamalıydı, çığlık attıkça daha çok acı çekecekti. Biri kadına söylemeliydi. Susması gerektiğini, kurtulmak için sessiz olması gerektiğini biri söylemeliydi!
Elleriyle kulaklarını kapatıp odanın en uç köşesine geçerek duvarın dibine gizlendi. Dirseklerini dizlerine yaslayıp küçücük oldu. Farkında değildi ama bedeni titriyor, sırtının ortasında ter birikiyordu.
Kadının çığlıkları hala devam ediyordu! Karanlık üzerine geliyordu. İstemiyordu, yeniden karanlıkla sarmalanmak istemiyordu ama kadın hala çığlık atıyordu!
Bağırmak yoktu, çığlık atmak yoktu!
Canı acıyordu... Karanlık korkutuyor, o korkunç fareler üzerine saldırıyordu. Henüz küçücük olan bedeninin üzerindeki yaralardan akan kanlar onu lezzetli bir yemekmiş gibi gösterirken fareleri durdurmak için yapabileceği hiçbir şey yoktu. Üzerindeki küçük pembe taytı ve beyaz tişörtü yırtılmış adeta etini onlara sunuyordu. Canı çok acıyordu ama bağırmak yoktu, çığlık atmak yoktu!
Gözlerimden süzülen yaşlarla boğazının derinden gelen hıçkırık dudaklarının arasından dökülürken, canı acıyordu ama bağırmak yoktu! Kulaklarındaki elleri dudaklarının üzerindeki yerini alırken nefessiz kalıyor, ölecekmiş gibi hissediyor olsa da başka çaresi yoktu! Bağırmak daha fazla acı demekti. Daha fazla karanlık... Bağırmak yoktu, çığlık atmak yoktu!Susmak zorundaydı, bulunduğu karanlıktan kurtulmak için sessiz olmak zorundaydı!
Karanlık, gerçekten alıp götürebilir miydi onu? Daha korkunç adamların, simsiyah, uzun tırnaklı cadıların olduğu bir cehenneme... Ama o anda yaşadığı da cehennem değil miydi zaten? Cennet karanlık olur muydu hiç?
O halde zaten cehennemde değil miydi? Onu boğan, canını acıtan, kanını akıtan bir cehennem...Alıntı 2:
"Hey! Bu mükemmel kokunun kaynağı nedir? Hemen yemek istiyorum," diyen adama tebessüm ettiğinin farkında değildi, Aymira. Adamın tepkisi o kadar içten o kadar doğaldı ki kendisine eşlik etmekten başka yol tanımıyordu insana. Biraz önce Kumru'nun yardımıyla fırından çıkarıp dilimlediği kekten iki dilim alıp servis tabağına koydu. Genç adamın bir şey söylemesine fırsat vermeden tabağı masanın üzerine koydu. Hemen ardından dolaptan çıkardığı siyah kupaya orta koyulukta çay doldurdu. Bunu ne zaman ve nasıl öğrenmişti kendisi de bilmiyordu ama Azad'ın çayı ne çok demli ne de çok açık içtiğini biliyordu...
Genç adam, yaşadığı anın verdiği huzur ve mutlulukla kekten kocaman bir ısırık aldı. Hatta koca dilimi yalnızca iki ısırıkta bitirdi demek daha doğru olurdu. İkinci dilimi de bitirdikten sonra çayından bir yudum içti. Eli boş tabağa gidince yüzünde masum bir çocuk ifadesiyle bakışları Aymira'ya döndü.
Genç kız tabağa iki dilim daha kek koyarken yüzündeki tebessümün büyümesine engel olamamıştı. O ve Kumru birer dilim keki neredeyse on dakikada yemişken bu adam iki koca dilimi yalnızca birkaç saniyede midesine indirmişti. Eh demek ki erkeklerde durum böyleydi.
Azad, çayını ve kekleri bitirdikten sonra oturduğu koltukta iyice yayıldı. Bir eli karnına giderken "Şuna bak bana bir haftada göbek yaptırdınız!" diye söylendi tatlı tatlı. Ve bu hareketi ona içten, kocaman bir gülümseme kazandırdı. Aylardır ilk defa... İlk defa genç kızın o güzel çehresi bir gülümsemeyle aydınlanmış, gözlerindeki gölgeler terk etmişti benliğini... O an ant içti Azad. Her ne pahasına olursa olsun bu kız, bundan sonra hep gülecekti. O ışıl ışıl kahve gözlere bir daha asla hüznün gölgesi düşmeyecekti. Güzel çehresi huzurun ve mutluluğun ev sahibesi olacaktı...
***
İlk etapta Aymira, Azad ve Barlas'ın hikayesi olacakken kurgu ilerledikçe Kumru ve Yalçın da bizlere katıldı. :)
Umarım severek okursunuz.
Benimle olduğunuz için sonsuz teşekkürler :)
Instagram: asliyilmazmyreal ve asliyilmazhikayeleri
***
Not: Hikaye, ruhlarla ilgili bir hikaye değil. Ancak tecavüz, darp vb. şiddet içerikleri olacak.Yaşınız uygun değilse okumayınız. ❌
Kocaman Sevgilerimle,
MyReaL
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~~Havin~~ #TAMAMLANDI!
Fiksi Umum♥ Gözleri miydi insanın kaderini belirleyen? Kapkaranlık gözlerinden sebep miydi bu acı dolu hayat? Gece gözlerine okyanuslar kuran bir kadın mı aydınlatacaktı dünyasını? Ondan sonra mı kurtulacaktı ömrünün karasından? Sevdiği kadından uzak, sevil...