Bölüm 3: Part - I: Senden Önce O Kanar~~

11.3K 610 138
                                    

Merhabalar!

Bölümleri cumartesi günleri yayınlamayı planlıyordum ama sanırım alışkanlıklar bırakılamıyor öyle kolay kolay... Önceden Havin'i takip edip okuyanlar biliyorlar Havin'in yeni bölümleri perşembe günleri gelirdi hep. Eh öyle de devam ediyor şimdi :) 

Keyifli okumalar! (:

***


3. Bölüm: Senden Önce O Kanar~~

Her ne kadar nasıl bir tepki alacağını kestiremiyor olsa da genç adamın evden çıkmasıyla soluğu kızın kaldığı odada aldı, Füsun Ana. Ne olursa olsun bu yavrucağı öyle bir başına bırakamazdı. Ama odaya girdiğinde gördüğü manzara, daha da kanattı ana yüreğini. Kızın birbiri ardına dökülen gözyaşları ve gizlemek uğruna savaştığı hıçkırıkları ile daha da ezildi Füsun Ana'nın yüreği... Neye yanacağını bilemedi, yaşlı kadın. Acısıyla eve sığamayıp pişmanlık denizinde boğulurken kaçıp giden evladına mı yoksa her şeyden habersiz hıçkırıklara boğulan karşısındaki bu ana kuzusuna mı?

Koşar adım yanına vardı genç kızın. Güzel yüzünü elleri arasına alıp başparmakları ile gözyaşlarını silerken alnına sıcacık bir öpücük kondurdu. Hemen sonra sıkı sıkıya sardı, göğsüne sardı...
"Üzülme kuzum, üzülme güzel gözlüm," dedi, elleri kızın sırtında avuturcasına gezinirken. "Ben valla da kırılmadım sana. Benim deli oğlan da ne dedi sana bilmiyorum ama korktu o da. Yoksa kıyabilir mi hiç sana? Hadi kuzum, n'olur bırak ağlamayı da kalk yüzünü yıkayalım," diye devam etmişti ya Havin'in kalbine hançerler saplanmıştı bir kez daha. Ama bu defa başkaydı sebebi. Annesi düşmüştü bir kez daha hatırına. Gazel Sultan'ı... Şimdi yanında olsa o da böyle sarıp sarmalar, kıyamam akan gözyaşlarına kuzum, demez miydi? Sımsıkı sarıldı kadına. Sanki sultanına sarılıyormuş gibi. Sanki tek dayanağı oymuş gibi. Sanki şimdi sarılmazsa sonsuza dek hep pişman olacakmış gibi...

"Özür dilerim," dedi, tüm içtenliğiyle. "Özür dilerim ben, ben nasıl böyle bir şey yaptım bilmiyorum. Lütfen affedin. Siz, siz belki de annemden bile büyük olmalısınız ve ben, ben gerçekten..." her cümlesinden sonra hıçkırıkları daha da artıyor, tanımadan anne sıcaklığını hissettiği kadına daha da sıkı sarılıyordu.

Genç kız göğsüne öylesine sokulmuştu ki sesi iyice boğuklaşmıştı ama Füsun Ana anlıyordu onu. Kulakları ile değil belki ama gönlüyle anlıyordu. O yüzden daha fazla üzülmesine izin vermeden kesti sözünü.

"Yeter ama kuzum, yeter. Boş yere heba ettin kendini. Kalk hadi. Madem benden özür dilemek istiyorsun hemen kalk buradan yıkayalım o güzel yüzünü," deyip kızı ayağa kaldırdı. Aslında asıl yürek yangınının, genç kızın gözyaşlarının sebebinin çok başka olduğunu biliyordu ya bu güzel kalpli kız kendi itiraf etmeliydi kendine, onun elinden bir şey gelmezdi...

Lavaboya ne zaman ve nasıl geldiklerini bile hatırlayamıyor, öylece aynanın karşısında duruyordu, Havin. Füsun Ana'nın, yüzünü yıkamasını, sonra havluyla kurutmasını, saçlarını arkasına atıp tek bir örgü haline getirmesini sanki dışarıdan biriymişçesine izliyordu. Sonra bir anda kendine geldi. İlk defa, hayatında ilk defa biri, Gazel Sultan dışında biri saçlarını örüyordu. Bu, sultanına yaptığı bir ihanet değil miydi? Kadının ellerini saçlarından uzaklaştırıp başladığı örgüyü geri dağıtması gerekmez miydi? Evet, yapmalıydı! Ama yapamıyordu. Bu tatlı, tonton ihtiyar, o kadar güzel bakıyor, o kadar severek, büyük bir içtenlikle dokunuyordu ki saçlarına, yapma, diyemiyordu...

Havin, yatağının kenarına oturmuş, yaşadıklarını düşünürken yaşlı kadın, elinde bir tepsiyle odaya girdi. "Hadi kuzum, gel de birkaç lokma bir şey ye. Hastasın zaten, sabahtan beri de ağlamaktan helak oldun. Nasıl dayanayım ben buna?" diyerek ona doğru yaklaştı ve yatağın kenarından elini uzattı genç kıza.

Haykırmak istedi, Havin. 'Hayır, istemiyorum! Ondan olan hiçbir şeyi istemiyorum, rahat bırakın beni!' diye bağırmak, ama yapamadı. Karşısında, ona sanki kendi evladına bakıyormuşçasına bir sıcaklıkla bakan, gözleri umut dolu bu kadına ikinci bir defa saygısızlık edemezdi... Kadının eline tutunarak kalktı yataktan, bir an gözlerinin karardığını fark etse de aldırış etmedi...

"Önce yüzümü yıkamak istiyorum Füsun Ana" dedikten sonra elini bıraktı kadının. Banyoya doğru attığı ikinci adımda gözleri iyice karardı ama kadına belli etmedi. Bir adım daha attı sonra bir adım daha... Sonrası kapkara, zifiri bir karanlıktı. Tıpkı, onun gözleri gibi.

***

Geldik bir bölümün daha sonuna. Evet biliyorum bu bölüm biraz kısa oldu ama hiç yoktan iyidir öyle değil mi? :) Hem size söz hafta sonu devamı gelecek! İyi bir anlaşma he ne dersiniz? :)

Benimle olduğunuz, hikayeme şans verdiğiniz için çok teşekkür ederim. <3

Kocaman Sevgilerimle,

MyReaL

~~Havin~~ #TAMAMLANDI!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin