Selamlar canlarım!
Finalin ilk kısmıyla geldim! Bence çokça uzun bir bölüm oldu. Son cümle ile ilgili neler söyleyeceksiniz çok merak ediyorum 🤓🤓
Bölüm şarkımız da var.
Keyifli okumalar! (:
***
22. Bölüm: Final ~~
Havin'in Doğum Günü~~
Annesi ve Füsun Ana'nın binbir özen ve emek ile hazırladığı, masmavi bir şeker hamuru ile kaplanan ve üzerine yıldızların, pembe kalplerin yerleştirildiği, dışarıdan bakanlar için küçük bir kız çocuğuna hazırlandığı düşünülecek pastasının başında durmuş bir dilek tutarken yüzünde huzurlu bir tebessüm vardı Havin'in. Sevdiği insanlarla birlikteydi ve bu insanlar, onun için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardı. Hayatında ilk defa bu kadar çok kişiyi seviyor, onlar tarafından seviliyordu. Aylar önce en değerlisi, biricik annesinin yaptığı o konuşmadan sonra hemen hemen her şey değişmiş, her şey çok daha güzel bir hal almıştı. O an, her ne kadar canı acımış, üzülmüş olsa da annesine minnettardı. Zira gözlerinin önündeki perdeyi kaldıran o konuşma olmuştu.
Ertesi sabah geldiği an Devrim'le oturup saatlerce konuşmuşlardı. İkisi de sevgilerinden emindi ama ne yazık ki bazı şeyler için yalnızca sevgiden emin olmak yeterli değildi... Birbirlerini tam anlamıyla tanımak, gelecekleri hakkındaki plan ve hayallerini öğrenmek, ortak bir paydada buluşmak zorundalardı. Bu sebeple Devrim, o gün ilk defa geçmişine dair her şeyi anlattı. Annesini kaybedişini, babasını, Füsun Ana'sını, İpek'i... Sonra da annesi ve babasından kalan şirketi işletmek istemediğini, kendisini her defasında hüzne salan geçmişinden tamamen kurtulmak istediğini...
Havin'in o saf ve sevgi dolu kalbi, sevdiği adam için bir kez daha burulmuştu... Hayatı boyunca asla paraya önem vermemiş, annesinin çalıştırdığı minik kafeden kazandıkları onlara yetmişti. Şimdi de sevdiği adamın ailesinden kalan şirket ya da diğer şeyler umurunda değildi. Onun istediği tek şey, her bakışında aşka davet edildiği bu adamla olmaktı...
Birkaç gün sonra Devrim'in, şirketin ve diğer mülklerin, satışı için işlemleri başlattığını, kısa süre içerisinde de eline yüklü bir para geçtiğini öğrendi ama hayatlarına yeni ve güzel bir başlangıç yapmayı arzu ettikleri için geçmişten gelen hiçbir şeyin olmasını istemedi. Sevdiği adam da kendisini onaylayınca paranın tamamı Füsun Ana adına açılan bir banka hesabına yatırıldı.
Bu süreçte Havin, önceden çalıştığı yer ile konuşup kendilerinin referansı ile birkaç yerle görüşmüş ve içlerinden biriyle anlaşmıştı. Gel gelelim ne annesi ne de Devrim ve Füsun Ana Defne'den taşınmak istemişti... Havin'in de, böyle bir isteği yoktu aslında. Yalnızca çalışmak ve annesine destek olmak istemişti ama madem kimse bu güzel şehirden ayrılmak istemiyordu o neden istesindi ki? Küçük bir yerde yaşadıkları için çalışabileceği uygun bir iş bulması biraz zor olacaktı ama sevdikleri yanında olduktan sonra her şeyin çok daha güzel olacağına emindi...
Hayatları belli bir rutine oturmuş, iki genç yaşadıkları aşkın tadına varıyordu, korkusuzca... O günlerde yeryüzündeki en mutlu insan benim, diyebilirdi ikisi de. Ancak bir gün, sahil yolundan eve doğru yürürlerken yanından geçtikleri caminin avlusunda duydukları ağlama sesi, oraya yönelmelerine sebep olmuş ve gelecek planlarına o sesin sahibi küçük kız çocuğu şekil vermişti... Havin'in yıllardır içinde sakladığı hayalini ona yeniden hatırlatmıştı...
Kız çocuğuna, emniyetin de izni ile ailesi bulunana kadar kendi evlerinde bakmışlardı. Hemen her anını onunla geçiren, yemeğini yedirip duşunu aldıran, saçlarını türlü türlü şekillerde toplayıp rengârenk tokalar takan ve her gece onunla uyuyan şüphesiz ki Havin'di. Bundan sebep, küçük çocuğu İstanbul'da uygun bir çocuk esirgeme kurumuna bırakırlarken gözyaşlarına engel olamamış, dönüş yolunda da sevdiği adamın kollarında sürekli ağlamıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~~Havin~~ #TAMAMLANDI!
Tiểu Thuyết Chung♥ Gözleri miydi insanın kaderini belirleyen? Kapkaranlık gözlerinden sebep miydi bu acı dolu hayat? Gece gözlerine okyanuslar kuran bir kadın mı aydınlatacaktı dünyasını? Ondan sonra mı kurtulacaktı ömrünün karasından? Sevdiği kadından uzak, sevil...