Bölüm 10: Canım Acıyor ~~

5.6K 274 69
                                    

Selamlar canlarım,

Öncelikle belirtmeliyim ki bölümleri tamamen sizler istediğiniz için yayınlıyorum.
Çünkü şöyle bir göz attığımda bile bir sürü eksik ve düzeltilmesi gereken şey olduğunu görüyorum ve üzülüyorum. Yine de bu defa sizleri üzmeyeceğim ve bölümleri yayınlamaya devam edeceğim.

Sizlerden ricam gördüğünüz eksikleri benimle paylaşmanız, zira insan kendi yazdığında en fazla ne kadar eksik ya da hata görebilir ki? :)
İyi, kötü her türlü yorumunuzun başımın üstünde yeri var. ❣️

Bölüm şarkısını çok severim, mutlaka dinleyin!

Keyifli okumalar!

***

10.Bölüm: Canım Acıyor~~

Hiç istemese de kızı o akşam evinde bırakan Füsun, ertesi sabah erkenden uyanıp yanına gitti ama çaldığı kapı bir türlü açılmayınca telaşlandı. Cebindeki yedek anahtar ile kapıyı açıp kıza seslendi tekrar ve tek tek bütün odaları gezdi, evin her yerini aradı. Aradığını bulamayınca da koşa koşa ablasına gitti. Daha avludayken seslendi. "Abla, abla koş! İpek yok! Abla..."

Kardeşinin telaşlı sesini duyunca bir an korksa da İpek'in adını duyunca rahatlayarak odasından çıkıp sakin sakin Füsun'un yanına gelen Burcu, elini omuzuna koydu ve "Sakin ol candan canım, her sabah anasını babasını ziyarete gider İpek kız. Demek ki bu defa vedası uzun sürmüş ki henüz gelmemiş, sakin ol," dedi yüzünde minik bir tebessümle.

Minnetle baktı Füsun ablasına ve sımsıkı sardı kollarını beline. "İyi ki varsın ablam, anne yarım, candan öte canım..."

Kollarındaki meleğini sımsıkı sardı Burcu, kokusunu çekti içine. Hala cennet kokuyordu kardeşi... İlk günkü gibi... Onu kucağına verdikleri anı hatırlarken gözleri hafif nemlense de büyük bir irade ile akmasına izin vermedi yaşlarının. Kolları sırtında gezerken  "Sen bundan sonra çok daha güçlü olacaksın Füsun. Kanından daha önemli iki canın olacak kanatlarının altında. Birini diğerinden ayırmayacak, onlara analarının eksikliğini göstermeyecek, onların gözlerine uyku akmadan uyumayacak, kursaklarından helal lokma geçmeden lokma yemeyecek, onların ciğerleri nefesleri ile ferahlamadan nefes dahi almayacaksın..." diye nasihatler verdi kardeşine. Tıpkı yıllar önce kendisine verildiği gibi... Saçlarının arasına bir öpücük kondurup "Saçlarından öpecek, gözlerine nem inmesine izin vermeyeceksin. Canın yanacak da onunki yanmasın bana yeter diyeceksin..."

Ablası sözlerine devam ederken sanki mümkünmüş gibi daha da sıktı beline doladığı kollarını. Daha fazla devam etmesine izin veremeden gözlerinden akan yaşlarla birlikte "Sen.. sen öyle mi yapıyorsun ablam? Senelerdir tüm bu saydıklarını benim için mi yapıyorsun?" diye sordu. Sorusuna cevap alamadan çalan kapı ile sıyrıldı ablası kollarından... Ama biliyordu Füsun, ablası onun için kendinden geçmişti, annelerinin yokluğunu bir an olsun hissettirmemiş, koruyucu bir gölge olmuştu üzerinde ya o da bu iki yaralı kuzu için kendinden geçecek, ablasına layık bir kardeş olacak, anasının ruhunu şad edecekti.

~~

Eve vardıklarında yüreğinde derin bir heyecan ve ona eş bir korku vardı Füsun'un. İçinden dualar ediyordu emanetinin gönlü ısınsın, birbirlerine ortak olsun bu iki kuzu, diye. Derin bir nefes alıp sımsıkı tuttu genç kızın elini ve mutfağa doğru yol aldı. Birazdan orada olurdu emaneti, her sabah olduğu gibi...

Çocuk içindeki bastıramadığı korkusu ile ilerledi mutfağa doğru. Füsun, dün gece odasına gelmemiş, ona dinlemediğini düşündüğü o hikâyeleri anlatmamış, saçlarını okşamamıştı ya korkuyordu yoksa o da mı annesi gibi terk etmişti kendisini? Nefesini tutmuş bir şekilde içeri girdiği an Füsun ile göz göze geldi ve tuttuğu nefesini salarken içinden şükretti kime olduğunu bilmeden...

~~Havin~~ #TAMAMLANDI!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin