Selamlar canlarım!
Yeni bölümle karşınızdayım.
Hikayeyi yayınladığım ilk zamanlar bu bölümde multimedia'daki görseli paylaşmışım. mrvnr1905 kuzumdan beni inanılmaz mutlu eden bir sürprizdi. Bugün görünce tekrar aynı duyguları hissettim... Çok teşekkür ederim.
Keyifli okumalar!
***
13. Bölüm: Aşkın Kalbe Düşüşü ~~
2 yıl önce ~~Bir pazar sabahı içi daha da daralmış bir şekilde uyandı genç adam. Yine salonun orta yerinde, etrafa saçılmış olan şişelerin arasında sızmıştı, anlaşılan... Başının altında duran ceketini silkeleme gereği dahi duymadan üzerine geçirdi. Her sabah olduğu gibi o sabah da dört duvar arasında durmaya dayanamayarak bir süre önce aldığı evinden ayrıldı, hızlı adımlarla. Bahçesine park ettiği arabasına atladı. Rastgele ilerlese de yollarda dakikalar belki de saatler sonra kafenin önünde buldu, kendisini... Koşarak içeri girmek ve yalnızlığının yalancı ortağı ile sarılmak, kendini avutmak istedi ama yapamazdı... Hafta sonları kadının biricik kızına ait zamanlarıydı, emindi bir başkasını istemezdi...
Kendine hiç mi saygın yok be adam geri dön, deyip zorlasa da kendini, adımları iç sesinden bağımsız yaklaştı kafenin kapısına doğru. Kapının kolunu tutmuş açacakken kulaklarına dolan ezgi ile kalakaldı eşikte. Sesin kaynağını bulabilmek adına ürkek gözler ile taradı kapının camından içeriyi. Sağ taraftaki masalardan birine oturmuş küçük çocuğa, tatlı bir şarkı söylerken tebessüm eden genç kızı fark etmesi yalnızca bir andı. Hapsoldu gözlerine doğan o gülüşe... Bilincini yitirdi, dünya durdu. Kalbi atmayı, kanı akmayı reddetti o saniyede... Nefesi kesilirken düğümlendi boğazı, kalbi göğüs kafesinin ardında çırpınışlarını arttırırken nasıl, dedi içinden bir ses... Yalnızca minicik bir gülüş, nasıl böyle dolabilirdi bir insanın içine? Nasıl olur da keserdi, soluğunu?
Anlam veremedi genç adam içinde yeşerenlere. Genç kız, şarkının son sözlerini mırıldanırken kapattı gözlerini, sanki sonsuza dek saklamaktı amacı o gülüşü, ruhuna dinletmekti o sesi... Bir an sonra kahkaha sesleri dolarken kulaklarına açtığı gözleri karşılaştı, Gazel Hanım'ın kendisine gülümseyen, aydınlanmış çehresiyle. Tamda o anda kendisine dönmek üzere olan genç kızı da fark ederek geri döndü. Hiç düşünmeden koşa koşa arabasını park ettiği alana ulaştı. Her şey yalnızca birkaç saniye ya da dakika içerisinde olmuştu belki ama arabasına binip oradan uzaklaşırken ömrünün en uzun anını yaşamış gibi hissediyordu, genç adam. Kalbi hala yerinden çıkacakmışçasına bir hızla atıyor, aldığı solukları yetmiyordu benliğine... Korkmuştu. Neden, niye olduğunu bilmiyordu ama korkmuş ve de kaçmıştı. Yine! Peki ama bu defa nedendi kaçışı? Neydi onu ardına bile bakmadan kaçmaya iten? Neden Hazel Hanım da kendisine tebessüm ederken içeri girememiş, genç kızın yüzünü görmeye dahi cesaret edememişti? Kurtuluş değildi, kaçışlar... Biliyordu, her kaçışının ardından hapsolduğu o pişmanlık ve yalnızlık yine ziyaret edecekti, yüreğini...
Ertesi gün istese de gidemedi kafeye. Kendiyle olan savaşı bitmek bilmezken, defalarca üzerine ceketini geçirip kapıya kadar gelmiş ama bir türlü o bir iki adımı atıp dışarı çıkamamış her defasında odasına geri dönüp kendisine lanetler etmişti. Ama sonraki akşam içindeki savaşı yok saydı genç adam. Korkaklığını susturarak arabasına atladı ve birkaç dakika sonra kafenin hemen önündeki ağacın dibinde buldu kendini... İçeriyi gözledi bir süre... Bir yanı o gülüşü yeniden görmek için çırpınırken bir yanı gecenin ayazında kalmış kimsesiz, ürkek bir güvercin gibi titriyordu... Nitekim bulamadı gözleri, aradığı gülüşü. Kalbi anlam veremediği bir duygu ile burulur, gözleri nemlenirken gerisin geri döndü arabasına. Kader buydu ya yıllar sonra aynı ağacın dibinde sevdiği kadın, kalbindeki acı ile duruyor olacaktı. Bu defa yalnızlığıyla gözleri nemlenen hatta acı dolu yaşlar döken, gülüşüne vurulduğu sevdası olacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~~Havin~~ #TAMAMLANDI!
General Fiction♥ Gözleri miydi insanın kaderini belirleyen? Kapkaranlık gözlerinden sebep miydi bu acı dolu hayat? Gece gözlerine okyanuslar kuran bir kadın mı aydınlatacaktı dünyasını? Ondan sonra mı kurtulacaktı ömrünün karasından? Sevdiği kadından uzak, sevil...