Selamlar canlarım! (:
Hafta sonu yüzüklerimizi taktık. Merak edenler blogumdan ve instagram hesabımdan detaylara ulaşabilirler. :)
Keyifli okumalar!
***
Gece yaşananların etkisi ile sabahı sabah etmiş, gözlerine bir damla uyku girmemişti. En son uyuyamayacağını anlayıp kendini evden dışarı atmıştı, camın kenarında kendisini izleyen bir çift yaşlı gözden habersiz...
Adamın yüzü gitgide kendisine yaklaşırken yaşadığı duygular ile yanakları iyice kızarıp kalp atışları daha da hızlanmıştı. Dudaklarının kenarına vuran nefesinin ardından nasıl olduğunu bilmediği bir şekilde hayır, diyebilmişti. Bu sözcük nasıl dökülmüştü dudaklarından o da bilmiyordu. Olması gerekendi, ama döküldüğü an en çok kendi canını yakmıştı. Hele o kocaman eller teninden ayrılıp sokulmak için canının gittiği beden uzaklaşırken yanından daha da kanamıştı yüreği. Ruhu kapana kısılmış, kalbi daha da minik bir kafese sıkıştırılmıştı sanki...
Adamın dudaklarından belli belirsiz bir, özür dilerim, dökülürken duyduğu ses, kanayan yüreğine işlemiş kendinden nefret eder hale getirmişti, genç kızı. Çok mu zordu akışına bırakmak, çok mu zordu sanki bir kereliğine olsun kabul etmek! Böyle yıkık bir şekilde gitmesine nasıl izin verir, bir insanı nasıl böyle umarsızca üzebilirdi? Dayanamayıp adamın ardından bir adım atmış seslenecekti ki dudaklarından dökülmek için bekleyen adının yerinde esen rüzgârlar daha da kanattı zavallı yüreğini... Ardından seslenecek kadar bile tanımıyordu ki onu. Adını bile bahşetmemişti ona, bu gece bakışlı adam. Peki, o zaman kendisi nasıl kalbini versin, teninin sıcaklığını paylaşsındı?..
"Hey! Yabancı diye mi sesleneceğim senin ardından? Söylesene, adını bile bilmediğim, ama günlerdir aynı çatı altında yaşadığım, varlığı, sesi, kokusu ile lanet olasıca kalbimi yerinden çıkacak kadar hızlandırıp ruhumu bilmediğim diyarlara uçuran yabancı! Söylesene, nasıl izin vereyim sana? Nasıl hayır demeyeyim? Nasıl acı çekmeyeyim, en önemlisi nasıl canını acıtmayayım, söyle? Çok mu zor konuşmak? Ben bilmem kimim, seni o bu şu sebepten buraya getirdim ve bilmem ne zamana kadar burada kalman gerekiyor ama... "
"Gidersin..." demişti genç adam, acı dolu bir sesle. Kızın dilinden dökülüp kalbine saplanan sözlerine son verirken...
"Gitmem, gidemem. Bunu anlaman neden bu kadar zor? Gidecek olsam şimdiye kadar defalarca giderdim! Neydi beni burada tutan? Evin etrafını saran koca koca duvarlar mı? Her tarafa yerleştirdiğin ahmak kameralar mı? Kapının dibinde duran, koca cüsseli, güvenlik olduğunu iddia eden adam mı? Neydi beni bu zamana kadar burada tutan? Bir dur düşün be adam! Neden hala buradayım?" Gözlerinden akan yaşlara hâkim olamayarak, ne söylediği hakkında zerre fikri olmadan dökmüştü içindekileri genç kız.
"Ağlama gül yüzlüm, kurban olayım yapma..." diye yalvarırcasına bir sesle konuşan adamı, bir yanı parçalara ayırmak isterken diğer yanı sarıp sarmalamak, adamın kollarına koşup huzur bulmak için çıldırıyordu. Ama hıçkırıklarının arasına karışan bir, ağlatma o zaman, olmuştu dilinden dökülen... Daha fazla orada durup nefes alamayacağını anlayınca minik ayaklarını sürüye sürüye ayrılmıştı, odadan. Merdivenlerin başına geldiğinde, bir alt basamağa adımını atmadan önce bir ümit beklemişti, belki gelir de tutar kollarından, gitme, konuşacağız, her şeyi anlatacağım, der diye ama gözlerinden süzülen yeni bir damla yaş ile birlikte atmıştı adımını. Sonra bir diğerini ve bir diğerini daha...
Kızın ardında öylece kalmaktan başka çaresi yoktu. Onun gözlerinden akan her bir damla yaş, dudaklarından dökülen her bir hıçkırık hançer olup ruhuna saplanıyordu. Bu hayatta gülmeyi en çok hak eden, gülüşleri ile gecesine doğan, günü, güzellikleri müjdeleyen, uğruna ölüme koşacağı insan, karşısında hıçkırıklarını salarak ağlıyordu ve sebebi kendisinden başkası değildi... Nasıl dur desin, bu acıya nasıl dayansın, onu bile bile nasıl kanatsındı? Varsın o yine sevdasını derinlerinde tek başına yaşasın, ama gül yüzlüsü hep gülsündü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~~Havin~~ #TAMAMLANDI!
Fiksi Umum♥ Gözleri miydi insanın kaderini belirleyen? Kapkaranlık gözlerinden sebep miydi bu acı dolu hayat? Gece gözlerine okyanuslar kuran bir kadın mı aydınlatacaktı dünyasını? Ondan sonra mı kurtulacaktı ömrünün karasından? Sevdiği kadından uzak, sevil...