Yeni kitabım KALBİMİN AYNASI'na hepinizi bekliyorum!
Yeni ev, yeni umutlar, yeni çevre...
Taşınma işinden nefret etsem de daha önce sadece gezmek için geldiğim Beşiktaş'ta yaşamanın nasıl bir şey olacağını merak etmiyor değildim. Fazla kalabalığı seven biri değilimdir normalde ama staj yaptığım firmayla oturduğum yer arasında uçurumlar olunca sessiz sakin semtimi bırakıp buraya taşındım daha doğrusu hala taşınıyorum çünkü henüz yerleşemedim.
Ben Su Demir, yirmi dört yaşında hukuk bölümü son sınıf öğrencisiyim. Notlarımın yüksek olması sebebiyle iyi bir hukuk firmasında staj görmeyi başardım hayatımı hem okuyup hem de çalışarak geçiriyorum. Ailem başka şehirde yaşadıkları için çok fazla görüşemesekte birbirimize oldukça bağlı bir aileyiz tabi bunu derken onları aramadığımı daha yeni hatırlamam da pek hoş olmadı tabii. Evin içerisinde kolilere çarpa çarpa yürürken telefonumun sesi bir yerlerden duyuldu muhtemelen eşyaların altında kaldığı için sesi boğuk ve kısık çıkıyordu, olduğum yerde bir süre bekledikten sonra sesin salondan geldiğini fark ettim. Adımlarımı salona yönlendirip koltuğun ucundan görünen telefonumun üzerinden kitap kolisini kaldırdığımda arayanın annem olduğunu fark etmemle telefonu açacakken bu sefer de şarjım bittiği için telefonum kapandı.
Girişe bıraktığım çantamdan şarj aletimi çıkarıp telefonumu hızlıca şarja taktıktan kısa bir süre sonra açıp annemi aradığımda telefon ikinci çalışta açıldı. "Kızım neredesin sen? Meraktan öldük burada!" annemin kızgın biraz da endişeli sesini duyduğumda onları bu kadar merakta bıraktığım için kendime minik bir küfür mırıldanıp sesimin sevecen çıkmasına dikkat ederek konuştum. "Annem çok özür dilerim! Biliyorsun taşınma işinden nefret ediyorum emin ol telefonum çalana kadar varlığını ve nerede olduğunu bile unutmuştum sen arayınca buldum." sonlara doğru kısılan sesimle suçluluğumu kabullenmiştim. "Tamam hadi tamam iyisin ya gerisi mühim değil. Yerleşebildin mi bari?" sorusuyla gülümseyerek kendimi koltuğa attım neyse ki koltuğun yanında prizim vardı ve bu en sevdiğim şeylerden biriydi. "Baya kolayladım annem biraz sonra Yağmur yemek getirecek onunla devam edeceğiz bitiririz hemen." Yağmur üniversite birinci sınıftan beri arkadaşımdı ve hiç ayrılmamıştık en yakın arkadaşlarımdan biriydi.
Normal de düzenime kimseyi dokundurtmazdım ama yarın sabahın köründe işe gidip bugün bitiremediğim dosyaları bitirmem gerekiyordu Yağmur da benim düzenimi en iyi bilen insanlardan biri olduğu için yardım etme teklifini bir iki itirazdan sonra kabullenmiştim. "İyi bari kızım gece de yanında kalsın yeni bina sonuçta nasıl insanlar olduğunu bilmiyoruz ilk gecende yalnız bırakmasın seni." dediğinde gülümsedim. "Merak etme sultanım söylerim kalır. Babamla abim nasıl?" Ben annemin izinden gidip avukat olmak istemiştim abim ise babamın izinden giderek doktor olmuştu. Avukatlığı seçeceğimi duyduğumda babamdan biraz trip yesem de daha sonradan arayı düzeltmeyi başarmıştık. "İyiler onlar da hastanedeler hala gelmediler, onları bekliyorum neyse ben kapatayım da sen işine bak kızım." dediğinde vedalaşarak telefonu kapattıktan sonra Yağmur'u aradım."Efendiiiiiiim." diyerek telefonu açtığında gülümsedim. "Neredesin deli kız?"
"İki dakikaya sendeyim bebeğim." iki dakikayı dinlenerek geçirecektim demek ki. "Tamamdır bekliyorum." dedikten sonra telefonu kapatıp ayaklarımı uzatıp gözlerimi kapattığımda zil çaldı bu kızın iki dakikası da kendisi gibi hızlıydı. "Geldim Yağmur çek o zilden elini!" diye bağırarak kapıyı açtığımda masum gülümsemesini gördüm. "O elini bir gün kıracağım!" parmağımı sallayarak konuşmama zerre aldırmadan içeri girdiğinde bir yandan da söyleniyordu. "Ya ben senin için bu saatte buralara geleyim sen bana kız, kalbimi kırıyorsun gerçekten." koltuğa kendini attığında gülümsedim. "Akşam ben de kalırsın düzelir kalbin merak etme." derken ben de yanına oturup kafamı bacaklarına koydum. Birilerinin dizlerinde yatmayı oldum olası severdim Yağmur da saçlarımı okşamaya başladığında bir yandan da gözleriyle etrafı tarıyordu. "İşleri baya bitirmişsin bebeğim bana bir şey almamış." gülümsedim. "Kütüphanemi sana bıraktım." kütüphanemden nefret ederdi, bilerek ona bırakmamıştım ama madem zile nefret ettiğim gibi basıyordu o zaman onun düzenlemesinde de sakınca yoktu.
"Lütfen bana şaka yaptığını söyle!" dediğinde dizlerinden kalkıp yan koltuktaki koliyi gösterdim. "Hayır bak kitaplarımın bir kısmı orada ki kolide." kalkıp kolinin içine baktığında gözleri dehşetle açıldı. "Benim gitmem lazım Su ocakta yemeğim var!" dediğinde kahkahamı tutamadım. "Sen yemek yapmayı bilmiyorsun Yağmur! Hadi bakalım kütüphane ellerinden öper." dedikten sonra yatak odasına geçip kıyafetlerimi yerleştirmeye devam ettim. Evim üç oda bir salondu odalardan ikisi yatak odası biri çalışma odasıydı, misafir geldiğinde koltukta sürünmesin diye bir yatak odası takımı fazladan almıştım eski evimde de böyleydi yeni evimde de böyle olacaktı. Ben eşyalarımı hallederken Yağmur'un "İnsan arkadaşına böyle davranmaz vallahi yazıklar olsun." demesini duyuyor ama takmıyordum. Kitap düzeninde takıntılı biriydim hukuk kitapları en üstte konularına göre alfabetik sırayla dizilirdi. Onlardan sonra da türlerine göre romanlarım gelirdi ve aynı düzen onlar içinde geçerliydi, kitap okumayı fazlaca sevdiğim için Yağmur'un iki saatlik bir işi vardı. O bilmese de yarım saat sonra yardımına gidecektim ama söylenmesini dinlemek şu an hoşuma gidiyordu.
Son bavulumu da yerleştirdikten sonra çalışma odasının kapısına dayanıp Yağmur'un kitaplarımla cebelleşmesini izlemeye başladım. Bir süre sonra gülümsememi gördüğünde sinirle soludu. "Gül sen gül! Hiç deme canım arkadaşım geldim sana yardım ediyorum! Yazıklar olsun!" elindeki kitabı rafa koyduğunda odaya girdim. "Canım arkadaşım geldim sana yardım ediyorum." dediğimde güldü. "Tamam hadi bırak sen ben hallederim sen de gidip çay koy." dememle odadan fırlaması bir oldu. Hızlıca zaten yerlerini bildiğim kitapları dizerken hala tam olarak yerleşememenin huzursuzluğu vardı içimde, yarım kalan işleri hiç sevmezdim. "Yarın işe gidecek misin?" diyen arkadaşımı başımla onayladım. "Benim de aklımdan o geçiyordu tam evin işi bitmeden çalışmaya başlamak canımı sıkıyor." koliden bir kitap alıp bana uzatırken konuştu. "Merak etme iki kişiyiz iki saate hallederiz kalanı sen gözünde büyütüyorsun birazcık."
"Haklı olabilirsin aslında." diyerek kitapları hızlı hızlı yerleştirirken aklıma geleni ona sordum. "Berk'le aranız nasıl?" yüzü biraz düşse de bozuntuya vermedi. "Hala aynı Ayça ile devam ediyorlar beni de sorunları olmadığı sürece aramıyor." sesindeki mutsuzluk canımı yaktı. Berk bizim bölümde Yağmur'un platonik aşkıydı, çocuk onun bu ilgisinin farkındaydı ama ona arkadaş olarak yaklaşıyordu en kötüsü de bütün sevgililerini ona anlatıyor, araları bozulduğunda da bizim kızdan yardım istiyordu. Arkadaşımı kullandığı için ondan nefret etsem de Yağmur ona toz konduramadığı için fazla kötü bir şey söyleyemiyordum. "Seni kullanıyor Yağmur." derken ona bir adım daha yaklaşıp ellerinden tuttum. "En ufak bir umut ışığı görsem sizin için arkanda dururum sana destek olurum Yağmur ama sen kendini kullandırmaktan başka bir şey yapmıyorsun. Sürekli üzgünsün ve bu benim canımı çok sıkıyor." gözlerinden bir damla yaş akarken buruk bir gülümseme belirdi dudaklarında. "Haklısın ne diyebilirim ki? Buna bir son vereceğim ama merak etme dayanamıyorum artık." dediğinde ilk defa ondan böyle bir şey duymanın mutluluğuyla gülümsedim. "En doğru kararı verdin bir tanem ben her zaman yanındayım." birden bana sıkıca sarılıp "İyi ki varsın Su." dediğinde sırtını sıvazladım. "Sen de iyi ki varsın canım."
"Tamam hadi bu kadar duygusallık yeter! Sen gidip çayın yanına çekmeceden bir şeyler koy ben de şu kolileri aşağıya indireyim de gece takılıp düşmeyelim." dediğimde gülümseyerek gözyaşını silip ayaklandı. "Beş dakikaya hazır merak etme." diyerek mutfaktan çıktığında kolileri iç içe koyarak kocaman bir kule elde ettim. "Çıktım ben!" diyerek mutfağa bağırdığımda kapıyı zorlanarak kapatmayı denememle tek elle tuttuğum kolilerin hepsi yanımdan geçen adamın üzerine devrilirken o an yerin dibine girmeyi istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimin Komşusu
RomanceHem komşum hem iş arkadaşımdı... Bir de... Kalbimin sahibiydi... Eski ismiyle Komşu, yeni kitap olarak yayında..