-11-

16.8K 691 49
                                    

Umut mutlulukla elini uzattığında kucağımdaki elimi avucunun içine bıraktım, avucumun içini koklayarak öptüğünde kalbim hızlanmıştı. "Seni üzmemek için elimden geleni yapacağım, sana çok değer veriyorum Su." söylediklerindeki samimiyeti hissedebiliyordum, nasıl olduğunu bilmesem de ona değer vermeye başladığımın bilincindeydim. "Ben de sana çok değer veriyorum Umut." dediğimde bir kere daha avucumu öperek elimi masanın üzerine bıraktı. "Sana biraz ailemden bahsetmek istiyorum." dediğinde masaya yaklaştım daha önce zamanı geldiğinde anlatacağından bahsetmişti demek ki bu anı bekliyordu. "Babamı zaten tanıyorsun, seni öve öve bitiremiyor kızı gibi sevdiğini söyleyebilirim." dediğinde gülümseyerek araya girdim. "Ben de onu çok seviyorum işe başladığım ilk zamanlar çok yardımını gördüm, hakkını ödeyemem." söylediklerimde ciddiydim Mehmet Bey'in yeri bende çok ayrıydı. "Annem emekli avukat, sanırım daha önce tanışmışsınız o da seni seviyor ,Berk'i zaten tanıyorsun. Aslında ailemden bir ablamı tanımıyorsun." dediğinde güldük, haklıydı fark etmeden bir şekilde ailenin içine girmiştim. "Ablamı uzun zamandır görmüyorum Su biraz psikolojik problemleri vardı." söylediklerinden sonra ciddileştim, ablasıyla olan ilişkisini merak ediyordum. "Bir adama takıntılı diyecek şekilde aşıktı, üniversitede tanışmışlar. Başta her şey güzeldi adam gerçekten iyi biriydi, ilişkilerinin birinci yılında evlenmeye karar verdiler. Babam başta okulunuzu bitirin sonra evlenirsiniz dese de lafını dinletemedi, evlendiler."

Umut'u üniversite zamanı tanısam acaba ablası gibi davranır mıydım diye düşündüm ister istemez sanırım davranmazdım .Okulumu bitirmeden ,işe başlamadan evlenmek bana göre bir şey değildi. Umut suyundan bir yudum aldıktan sonra konuşmaya devam edince dikkatimi yeniden ona yönlendirdim. "Ablam evlendikten birkaç ay sonra değişmeye başlamıştı ,eşinin yani Enver Abi'nin etrafındaki herkesi kıskanır olmuştu zaten bu huyları yüzünden kendi etrafında da insan kalmamıştı. Enver Abi ona bunun yanlış olduğunu, onu sevdiğini ama arkadaşlarının da olması gerektiğini anlatsa da ablam dinlememekte ısrarcıydı. İkisinin de birbirlerinden başka kimseleri olmasın istiyordu bütün hayatını ona adamıştı ve ondan da aynısını bekliyordu, bizimle bile arasına mesafe koymuştu." dediğinde dayanamadım. "Peki hiç destek almadı mı?" böyle bir düşünceyi benimsemiş olması kötüydü. Kim bütün hayatını sadece tek bir kişiyle geçirmek isterdi ki?

"Çok söyledik ama bizi hiçbir şekilde dinlemedi, Enver Abi de haklı olarak daha fazla dayanamadı ve boşanma davası açtı." ablası için üzülmüştüm sevdiği adamdan böyle bir takıntı yüzünden ayrılmış olması gerçekten çok kötüydü. "Ablam ne kadar diretse de Enver Abi kararından dönmedi ve boşandılar. Babam, ablamı yurtdışında bir kliniğe yatırdı çünkü boşandıktan sonra kendine zarar vermeye başlamıştı, daha fazla onu bu şekilde görmeye dayanamamıştı. Ablam bir sene klinikte kaldığında kimseyle görüşmek istemedi bu kararını anlayışla karşılarken Enver Abi ile bağımız hiç kopmadı sürekli görüştük. Boşanmış olmalarına rağmen ablamı sormaktan hiç vazgeçmedi bir süre sonrada hayatına birini aldı, evlendiler. Düğüne bizi de davet etmişti çünkü sadece benimle değil babamlarla da sürekli görüşüyordu. Annem gitmek istemedi, babam istese de annemi yalnız bırakmak istemediği için o da gitmedi düğüne ama ben gittim." dedikten sonra duraksadı, yüzünde acı bir gülümseme oluştu. "Gittim ama nereden bilebilirdim ki aynı gün ablamın taburcu olup evine döneceğini?" kader ağlarını o kadar karmaşık örmüştü ki içimden bir ses bütün suçun Umut'a kaldığını söylüyordu, konuşmaya başladığında ise haklı olduğumu anladım.

"Ablam eve gelipte beni göremeyince annemlere sormuş, annem de ağzından benim Enver Abi'nin düğününe gittiğimi kaçırmış. Eve döndüğümde ablamı salonda gördüğüme o kadar sevinmiştim ki koşup ona sarılacakken, karşımda duvar gibi durup sarılmama engel oldu. Neden böyle yaptığını anlamadım ilk başta sonra bana, onun hasta olmasına neden olan adamın düğününe nasıl gittiğimi sordu. Ne cevap vereceğimi bilemedim ilk başta sonra açıklamaya çalışsam da beni hiç dinlemedi, artık benim gibi bir kardeşi olmadığını söyledi o günden beri de benimle konuşmuyor." uzanıp elini tutup sıktım. "Umut sen yanlış bir şey yapmamışsın, ablanın iyileşmiş olması çok güzel bir şey evet, ama bu demek değil ki Enver Bey'i tamamen unuttu. İçinde her zaman bir yara olarak kalacak bundan eminim. Belki de yaptığı hataları düşünüp kendine bir günah keçisi aramış bu yüzden de seni suçlamıştır ama bu demek değil ki sen gerçekten suçlusun. Kendini suçlama lütfen." elimi sıkıca sarmaladığında gözleri sıcacık bakıyordu. "İlk zamanlar kendimi çok suçladım hatta Enver Abi ile arama mesafe koydum sonra sağlıklı düşününce bunun yanlış olduğunu anladım. Ablamın hatalarını benim sırtlanmam doğru değildi bunu anlaması için çok çabaladım ama kendini bana tamamen kapattı. Enver Abi benim durumumu anlayışla karşıladı hatta ara ara hala görüşüyoruz ama beş senedir ablamla iletişim kuramıyorum." dediğinde durumuna gerçekten üzülmüştüm. Oturduğum yerden kalkıp yanındaki sandalyeye geçtim ve ona sıkıca sarıldım. "Sen gerçekten muhteşem bir adamsın Umut, ben eminim ablan bir gün hatasını anlayacak."

Kolları belimi hızlıca sararken kokusunu doya doya içime çektim. "İyi ki varsın Su." dediğinde daha sıkı sarıldım. "Sen de iyi ki varsın." birbirimizden ayrıldığımızda ellerimi tuttu. "Kendimden çok bahsettim, umarım canını sıkmamışımdır." tebessüm edip tek elimle yanağını okşadım. "Senden asla sıkılmam Umut sen yeter ki anlat, ben seni hep dinlerim." başını avucuma yaslarken gözlerini gözlerimden ayırmadı bir süre sonra yanağındaki elimi alıp öptü. "Kalkalım mı? Evin oraya geçelim sonra eğer istersen sahilde biraz yürürüz belki sen de ailenden bahsedersin." dediğinde ellerimi çektim. "Olur, kalkalım." yerime geçtiğimde Umut hesabı istemişti, hızlı bir şekilde hesabı hallettiğinde bir daha ki sefere benim ödemem gerektiğimi aklıma not ettim. Arabaya geçerken elimi tuttuğunda, uzun zaman sonra birine güvenebildiğim için mutluydum.

Sahile geldiğimizde, derin bir nefes alarak denizin o güzel kokusunu içime çektiğimde bütün bedenimin gevşediğini hissettim. Umut'un beni izlediğini fark ettiğimde gülümsedim, yol boyunca hiç konuşmamıştık. Anlattıklarının onu ne kadar üzdüğünü görebiliyordum yine o günlere gittiği her halinden belliydi, biraz sessizliğin iyi geleceğini düşündüğüm için susmuştum. Kolunu omzuma atıp beni kendine çektiğinde ellerim beline sarıldı, saçlarıma minik bir öpücük kondururken gözlerimi kapattım, onun yanındayken fazlasıyla huzurluydum. "Ailenden bahsetmek ister misin güzelim?" sesini duyduğumda gözlerimi açıp kollarının arasından çıkıp denize bakarak konuşmaya başladım. "Babamla abimin doktor olduğunu biliyorsun zaten aynı şekilde annemin avukat olduğunu ve benim onun izinden gittiğimi de. Babam ilk başlarda benim de doktor olmamı çok istiyordu hatta avukat olduğum için bana küsmüşlüğü bile var, küçüklüğümden beri beni beyaz önlükle hayal ettiği için bu durumu kabullenmesi biraz zor oldu." o günleri tekrardan hatırladığımda gülümsedim. Bir ay boyunca bana trip atmıştı en sonunda araya annem girmiş, avukat bir karısı olduğu için pişman olup olmadığını sormuştu da babam ancak o zaman düzelmişti. "Babam beyin cerrahı abim ise kalp doktoru, babamla aynı hastanede çalışıyorlar. Abim bana çok düşkündür bu sıralar fazla konuşamasakta geçen haftaya kadar neredeyse her gün birbirimizi arar sorardık." bunu söyledikten sonra pişman olmuştum, Umut'un ablasıyla olan sorununu yeniden aklına getirmek istememiştim. Umut'un bana gülümseyerek baktığını görünce tebessüm ettim, sorun yoktu.

"Böyle bir aileyiz işte." diyerek konuyu kapattım daha fazla boş bulunup karşımdaki adamı üzmek istemiyordum. "Onlarla tanışmak için sabırsızlanıyorum." dediğinde kaşlarım istemsizce çatıldı, bunu hiç beklemiyordum.

Kalbimin KomşusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin