Sabah alarmın tiz sesiyle uyandığımda bir süre kendime gelmek içi bekledim, banyo kapısının kapanmasıyla Alaz'ın çoktan uyanmış olduğunu anladım. Yataktan kalkarak saçımı tepeden toplayıp odamdan çıktığımda Alaz mutfağa doğru gidiyordu. "Günaydın tatlım." diyerek ona seslendiğimde duraksayıp bana döndü. "Günaydın cadı, ben hızlıca bir şeyler atıştırıp çıkıyorum haberin olsun." dediğinde onu başımla onaylayarak banyoya girip hızlı bir duş aldım. Saçlarımı kurutup banyodan çıktığımda evdeki sessizlikten Alaz'ın çıkmış olduğunu anladım, yatak odama geçip hızlıca hazırlandıktan sonra evden çıkmak için kapıya yönelirken, çalan zille çantamı almadan kapıyı açtım. Umut her zamanki şıklığı ile kapımda durmuş bana tebessüm ederken "Seni kahvaltıya götürmeye geldim." dediğinde tebessüm edip düşünüyormuş gibi yaptım.
"Çok isterdim sevgilim ama gıcık bir patronum var. İşe geç gitmem sorun yaratabilir." diyerek dudaklarımı büzdüğümde bakışları anında dudaklarıma yöneldi daha sonra kendini toparlayıp bir adım bana yaklaştıktan sonra beni kendine çekti. "Sanırım gıcık patronunu halletmem oldukça kolay olacak. O yüzden sen onu kafana takmayıp benimle kahvaltıya geliyorsun." onun bu sevimli hallerine gülerken yanağına minik bir öpücük kondurup geri çekildim. "Size güveniyorum Umut Bey, o yüzden kahvaltı teklifinizi kabul ediyorum." dediğimde göz kırpıp gülümsedi. Çantamı alıp evden çıktığımda ben kapımı kilitlerken, Umut'ta asansörü çağırıyordu. "Alaz gitti mi?" diye sorduğunda onu mırıldanarak onayladım. "Kahvaltı bile yapmadı doğru düzgün ilk gün diye geç kalmak istemedi herhalde." asansöre bindiğimizde başıyla söylediklerimi onaylayıp, yüzüme dikkatlice bakmaya başladı. Bakışları hiç değişmediğinde "Bir sorun mu var?" diye sorma ihtiyacı hissettim, bakışlarım bir an aynadaki yansımama döndüğünde yüzümde herhangi bir sıkıntı olmadığını görmek içimi rahatlatmıştı. "Evet var." diyerek asansörden çıkarken, kapıyı benim geçmem için tuttuğunda şaşkınlıkla yerimden kıpırdayamadım. Her şey yolundayken, güne güzel başlamışken ne gibi bir sorun olabilirdi ki? "Ne oldu?" diye sorduğumda başıyla asansörden çıkmamı işaret ettiğinde ayaklarım bu sözsüz emre hemen uydu. "Günün erken saatinde bile kusursuz ve çok güzelsin, bu benim için büyük bir sorun." dediğinde kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken Umut yüzünde hayranlıkla karışık tebessümle beni izliyordu.
"Teşekkür ederim." kekelemeden konuşabildiğim için şanslıydım, utandığımı fark ettiğinde daha fazla üzerime gelmedi elimi tutarak yürümeye devam etti. Onun bu durup dururken iltifat eden hallerine hala alışamamıştım, ne zaman alışırdım bilmiyordum fakat bu hallerinin hoşuma gittiğini inkar edemezdim. Arabaya doğru yürürken "Sabahları kahvaltı etmeyi sevmiyorum." dememi zerre umursamamış yolcu kapısını binmem için açmıştı. Arabaya bindikten sonra kemerimi bağlarken, onu şoför koltuğundaki yerini alana kadar izledim, arabaya bindikten sonra da bakışlarımı üzerinden çekmedim. Onun hayatından yer edinebildiğim için kendimi çok şanslı hissediyordum. Sevgisini her an hissettiğim için ne kadar şükretsem azdı. "Gözlerini üzerime dikerek kararımdan vazgeçiremezsin Su, kahvaltı yapmadan işe gitmeni istemiyorum." dediğinde gülümseyerek elimi yanağına uzatıp hafifçe okşadım. "Onun için bakmıyorum, sevdiğim için bakıyorum. Kendimi şanslı hissediyorum." dediğimde gülümseyerek elimi tutup öptü. "Ben de seni seviyorum bir tanem ve emin ol ben senden daha şanslıyım." dediğinde tebessüm ettim.
Her zaman geldiğimiz mekanda denizin o güzel görüntüsünü izleyerek kahvaltımızı yaparken "Annenler ne zaman gelecekler? Haber verdiler mi?" diyen sevgilimle gözlerimi denizden çekip ona çevirdim. "Bir şey söylemediler ben de sormadım açıkçası ama bugün arar, öğrenirim." dediğimde "Sence bizimkileri tanıştırmak için çok mu erken?" diye sorduğunda düşünmeden edemedim. Ben Umut'un ailesini ablası dışında tanırken, Umut'ta benim ailemle tanışmıştı. Her iki ailede ilişkimizden haberdardı ve ciddi olduğumuzu biliyorlardı o yüzden çokta erken olmadığından emindim. "Erken değil aslında ama ya hemen evlenin diye baskı yaparlarsa?" diyerek düşüncemi olduğu gibi belirttim. Evet güzel giden bir ilişkimiz vardı ama evlilik ciddi bir konuydu ve aceleye gelmemesi konusunda ısrarcıydım. Umut elimi tutup baş parmağıyla hafifçe okşarken "Günü geldiğinde evleneceğimizi onlarda biliyor Su, bu konuyu onlarla konuşup halledebiliriz. Sırf evlen baskısı yaparlar diye uzatmanın bir anlamı yok bence." dediğinde ona hak vermeden edemedim. "Tamam o zaman ben bugün annemi arar ne karar verdiklerinin öğrenirim, olur mu? Duruma göre de tanışma işini konuşurum hazırlıklı olurlar." dediğimde gergin yüzü yumuşadı. Elini elimden çekerken "Anlaştık güzelim." dedikten sonra çayından bir yudum alıp gayet önemsiz bir detaymış gibi "Bu arada Berk bugün bizimle işe başlayacak, haberin olsun." dediğinde gülen yüzümün düştüğünü biliyordum. "Kardeşinle pekte iyi anlaşamadığımızı biliyorsun değil mi?" dediğimde güldü. "Biliyorum ama ben anlaşmanızdan yanayım nasıl olsa aile olacağız artık." Umut'u bu konuda kırmak istemediğim için Berk'e ılımlı davranmaya çalışacaktım, Yağmur'un bunu dert etmeyeceğini umuyordum çünkü Umut'un da dediği gibi aile olacaktık ve hiç istemesem de o ailede Berk'te olacaktı. "Tamam o zaman, kalkalım mı artık?" diye sorduğumda hesabı istedi, gergin bir günün beni beklediğini hissediyordum.
Şirketten içeri girdiğimizde ilk karşılaştığımız kişinin Berk olması hiç hoşuma gitmezken bunu belli etmedim. "Hoş geldiniz. Ben de sizi bekliyordum." diyerek abisiyle tokalaştığında benimle de aynı şekilde selamlaştı. "Nasılsın Su?" diyerek benimle konuşmaya çalıştığında Umut'un gözlerini üzerimde hissettim. Gülümseyerek, sıcak bir tonla "İyiyim Berk, sen nasılsın?" diye sorduğumda Umut'un rahatladığını hissettim, bu konunun onu gerdiğini yeni fark ettiğim için kendime kızmayı aklımın bir köşesine not ederken, bakışlarım Berk'in üzerindeydi. "İyiyim ben de işimin başındayım artık." dediğinde gülümseyerek "Hayırlı olsun." dedikten sonra Umut'a döndüm. "Ben de işlerimin başına geçeyim artık, size kolay gelsin." diyerek yanlarından ayrıldıktan sonra benim için hazırlanan odama geçtim. Mezun olduktan sonraki ilk gerçek iş günümdü ve oldukça heyecanlıydım. Masama geçip koltuğuma kurulurken aklıma Umut ile konuştuğumuz konu geldi, işlere başlamadan önce çantamdan telefonumu çıkartıp annemi aradım.
"Efendim kızım." annemin neşeli gelen sesini duyduğumda gülümsedim, onu şimdiden çok özlemiştim. "Nasılsın annem?" bir yandan konuşup bir yandan da bilgisayarımı açtım. "İyiyim güzel kızım sen nasılsın?" arkadan gelen seslerle onun meşgul olduğunu anladığım için hal hatır sorma faslını çok uzatmadım. "Ben de iyiyim annem, işlerimin başına dönmem gerektiği için direkt konuya giriyorum, İstanbul'a ne zaman geliyorsunuz?" oluşan kısa sessizlikle annemin şaşırdığını anlamam zor olmadı. "O nereden çıktı şimdi?" derken şaşırdığı ses tonundan belli oluyordu. "Umut siz buraya geldiğinizde ailesiyle tanışmanızı istiyor ben de sana sormadan bir şey söylemek istemedim." dediğimde derin bir nefes aldı. "Bir şey oldu zannettim ödümü koparttın Su! Bizde babanla böyle bir düşüncedeydik zaten, Umut iyi düşünmüş. Akşam baban gelsin konuşur, sana haber veririm ben kızım." dediğinde gülümsedim. "Tamam o zaman annem senden haber bekliyorum ben, akşam görüşürüz kendine iyi bak." diyerek annemle vedalaştıktan sonra telefonu kapatıp, Umut'un odasına ilerledim. Kapıyı çalıp başımı içeri uzatırken "Müsait misin? Gelebilir miyim?" diye sorduğumda "Sana her zaman müsaidim gel." diyerek verdiği cevapla beni yine güldürmeyi başarmıştı.
"Annemle konuştum, onların aklında da böyle bir plan varmış zaten akşam babamla konuşup bana haber verecek." dediğimde ayaklanıp yanıma geldi. "Sevindim, sen haber verdiğinde ben de bizimkilerle konuşurum." dediğinde aklıma akşam olanlar geldi, işaret parmağımı ona doğru uzatırken şaşkın bakışlarla beni izliyordu. "Sakın akşam yaptığın gibi 'Bana kalsa hemen evlenirim, Su ne isterse o olur.' tarzında konuşmalar yapıp, beni hedef gösterme. Yanımda durup 'Biz ne zaman istersek o zaman evleniriz.' demezsen, evliliği ancak rüyanda görürsün." dediğimde Umut bu halime gülüp parmağımı tutarak beni kendine çekti. Öpmeden önce söylediği son şey ise "Merak etme bu tehditten sonra ağzımı bile açmam." oldu, umarım sözünde durur, beni yarı yolda bırakmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimin Komşusu
RomanceHem komşum hem iş arkadaşımdı... Bir de... Kalbimin sahibiydi... Eski ismiyle Komşu, yeni kitap olarak yayında..