-4-

23.8K 830 89
                                    

Sabah uyandığımda kendimi oldukça yorgun hissediyordum. Bir daha uzun bir süre taşınmak istemediğimi bağırıyordu kollarım, temizlik yapmaktan nasiplerini almışlardı. Yatakta oyalanmayı bırakıp rutin işlerimi hallettikten sonra mutfağa geçip mısır gevreğini kaseye doldururken Yağmur'un alarmını duydum. Okuldaki işlerini halletmesi gerektiğini biliyordum ama bu kadar erken kalkacağını düşünmemiştim. İki dakika sonra yanıma geldiğinde saçı başı dağılmıştı bu haliyle oldukça sevimli görünüyordu. "Günaydın canım erkencisin." dediğimde somurtarak masaya oturdu. "Alarmı kapatmayı unutmuşum, biliyorsun uyanınca da bir daha uyuyamıyorum. Kahvaltı yaparım diye kalktım ama mısır gevreği yiyorsun." dedi yüzünü buruşturarak. "Sabahları bir şey yiyemiyorum, boş mideyle de çıkmak istemiyorum biliyorsun ama dolapta her şey var. İstediğin gibi kahvaltı yapabilirsin ayrıca yedek anahtarlarının hepsini evden çıkmadan önce masanın üzerine koy." dedikten sonra masadan kalktım.

Nasıl yaptığını hala anlayamasam da bir şekilde yedek anahtarımı alıyor, kendisine de sürekli anahtar kaybettiği için on tane yedek yaptırıyordu ve bu anahtarları hep benim yalnız kalmak istediğim zamanlarda kullanıyordu. "Nereden anladın ya?" diye isyan edince gülümsedim. "Huyunu biliyorum Yağmur, bırak anahtarlarını." hemen savunmaya geçmesiyle duraksadım. "Tamam da ya başına bir şey gelirse bu yüzden anahtarımın olmasını istediğimi biliyorsun." söylediklerinde haklıydı ama bir orta yol bulmak zorundaydık. "Tamam şöyle yapalım sen de sadece bir tane kalsın, sen geri kalanını bana ver kaybettiğinde de benden alırsın. Hepsi sen de olunca huzursuz oluyorum Yağmur, bunu önceki evde de yaşadık biliyorsun. Çat kapı geliyorsun, zile bassan neyse de anahtarla açmayı alışkanlık haline getiriyorsun. Ev arkadaşı istesem ilk söyleyeceğim kişi sensin emin ol ama yalnız yaşamak istiyorum." son söylediğimle güldüğünde ben de güldüm. "Tamam haklısın bir tanesini alır, geri kalanını bırakırım." yanağından öpüp "Süpersin." dedikten sonra odama geçip siyah kalın askılı diz üstü elbisemi giyip, üzerine beyaz ceketimi giydim altına da siyah topuklu ayakkabılarımı giydiğimde hazırdım. Saçlarıma hızlıca hafif bir dalga verdikten sonra eyeliner ve rujumu sürüp çantamı alarak odadan çıktım.

"Çok güzel olmuşsunuz Su Hanım." diyen arkadaşıma reverans yapıp "Teşekkür ederim efendim, o sizin güzelliğiniz." dedikten sonra arabamın anahtarını portmantodan aldım. "Hadi kaçtım ben görüşürüz sonra ayrıca Kemal'i bir ara. Bence seninle vakit geçirmek isteyecektir." diyerek göz kırpıp evden çıktığımda, arkamdan Yağmur'un "Ne demek istiyorsun?!" diye bağırmasını umursamadım. Kemal de bizim bölümdeydi ve okulun başından beri Yağmur'a bir ilgisi vardı. Ama benim canım arkadaşım Berk'ten başkasına kendini kapattığı için çocuğu fark etmedi. Belki şimdi söylediklerimi düşünür de mutlu olmayı başarırdı. Binadan çıkıp arabama bindikten sonra kapıları kilitledim, araba kullanmaya ilk başladığım günden beri huy olmuştu bende kendi kilitlemeden ben kilitlerdim. Arabayı avukatlık şirketine sürerken vücudum hala isyan ediyordu neyse ki hafta sonuna iki gün kalmıştı hiçbir yere gitmeden sadece dinlenecektim.

Şirkete girdiğimde derin bir nefes alıp kendimi yeni güne hazırladım. "Günaydın Ay!" Asıl ismi Ayda idi ama kendisine Ay denilmesini daha çok seviyordu. Otuz beş yaşının sonlarında şirketin eli kolu olmuştu, telefon trafiği ondan soruluyordu. "Günaydın deli kız nasıl geçti taşınma?" bezmiş bir şekilde cevap verdim. "Oldukça yorucu geçti nasıl geçsin." halime gülerek "Hadi sen odaya git, ben sana kahve yolluyorum." dediğinde havadan öpücük yolladım. "Cansın sen can." asistanlığına yardım ettiğimiz avukatlar gelmeden önce herkes stajyer odasında toplanıyordu, kızlardan pek hoşlanmasam da katlanmak zorundaydım. "Günaydın." diyerek içeri girdiğimde kendi aralarında konuşuyorlardı. "Ben Umut Bey'i kafalarım görürsünüz." diyen Arzu ile kaşlarımı çattım. "Umut Bey kim?" diye sorduğumda Melek cevapladı beni. "Yeni avukat bugün büyük patron onun için stajyer seçecek." anladığımı belirtircesine başımla onayladığımda Arzu bize doğru parmak sallamaya başlamıştı. "Umut'a göz koyan karşısında beni bulur." söylediklerine göz devirirken, gelen kahvemi yudumluyor bir yandan da dosyanın eksiklerini tamamlıyordum.

"Mehmet Bey'in odasına giren yürüyen taşın yeni avukat olduğunu söyleyin bana!" diyerek içeri giren Aysu'ya Arzu "Müstakbel kocam olur kendisi uzak dur!" diyerek tısladığında Aysu onu dikkate almış gibi durmuyordu. "Güzelim sen ondan çirkinlerini tavlayamadın bunu hayatta tavlayamazsın." söylediklerine hak versem de sustum. Arzu'nun amacı başarılı bir avukat olmaktan çok, zengin bir koca tavlamaktı. Buraya da tanıdığı vasıtasıyla gelmişti ama bu gidişle barınması çok uzun sürmeyecekti. "Su, Mehmet Bey seni çağırıyor." diyen Ay ile dosyalarımı alıp ayaklanmıştım. "Tamam abla geliyorum hemen." kızlar hala Umut kavgası yaparken ben üst kata çıkıp Mehmet Bey'in odasına girdim. "Beni çağırmışsınız Mehmet Bey." dediğimde odada ki kişi dikkatimi çekti, hayır kızların bahsettiği Umut benim komşum Umut olamazdı öyle değil mi? Dünya o kadar da küçük bir yer değildi!

"Seni oğlumla tanıştırayım kızım, Umut Alsancak bundan sonra şirketi Mert ile birlikte yönetecekler." Umut'ta beni gördüğüne şaşırmış ama gülerek "Biz tanışıyor zaten baba." demişti. Mehmet Bey kaşlarının çatarken nereden tanıştığımızı sorduğunda, cevap veren ben oldum. "Karşı komşum olur kendisi." Mehmet Bey bu duruma sebebini anlayamadığım bir şekilde mutlu olurken konuşmaya devam etti. "Kızım kimse bilmese de Mert benim yeğenim o yüzden bundan sonraki patronlarınız Umut ve Mert. Ben düşündüm ve senin Umut'un asistanı olmana karar verdim." cümlesini bitirdiğinde küçük çocuk gibi yapmayın diye ağlamak istesem de hanımefendi kişiliğimi bozmadan "Siz nasıl isterseniz efendim." diyerek cevapladım Mehmet Bey'i.

"Tamam o zaman ben artık çıkıyorum daha sonra hepinizle vedalaşmaya gelirim, hadi size kolay gelsin." diyerek odadan ayrılan Mehmet Bey ile Umut'a döndüm. "Bunlar elimizdeki davanın dosyaları Umut Bey ne zaman incelemek istersiniz?" dediğimde babasının boşalan yerine geçmişti. "Getirin Su Hanım bir yerden başlamam gerek nasılsa." adımlarımı masasına yönlendirerek dosyaları verdiğimde konuştum. "Sormak istediğiniz bir şey olursa ben asistan odasındayım ararsanız gelirim." başıyla onayladığında odadan çıktım. Kızların yanına gittiğimde şaşkınlığım hala üzerimdeydi. Beni deli eden, bütün gece aklımdan çıkmayan komşum şu an patronumdu!

"Mehmet Bey seni neden çağırmış Su?" Arzu yanıma gelip hesap sorar gibi soru sorduğunda sinirlenmiştim. "Seni ilgilendirseydi seni de çağırırdı Arzu!" diyerek su almak için yanından ayrılacağım sırada hırsla kolumdan tuttu. "Sana bir soru sordum Su! Umut Bey'le mi alakalı?!" diye bağırdığı sırada kolumu sert bir şekilde elinden kurtarıp ona bir adım yaklaştım. "Evet onunla ilgili Umut Bey'in asistanı olmamı istedi ben de kabul ettim. Ne yapabileceksin?" dediğimde kaşlarını çattı. "Seni mahvederim Su, buradan gitmek istemiyorsan asistanlıktan vazgeçtiğini söyleyeceksin!" söylediklerine gülümseyerek kollarımı bağladım."Söylesene nasıl mahvedeceksin beni Arzu? Torpille geldiğin yerde, not ortalaması yüksek olduğu için işe alınan gözde avukatı nasıl alt edeceksin? Çok merak ediyorum gerçekten!" yüzü renkten renge girerken cevap veremeyerek arkasına döndü. "Herkes haddini bilecek, kimsenin gözünün yaşına bakmam!" diyerek suyumu alıp yerime oturduğumda kimseden ses çıkmıyordu. Herkes benim nasıl çalıştığımı, benimle çalışan avukatların benden nasıl memnun olduğunu biliyordu, beni karşısına almayı kimse cesaret edemezdi.

Telefonumu alıp Yağmur'a mesaj attım. "Çok sevgili komşum şu an da yeni patronum!" mesajı görür görmez yazacağından da en az benim kadar şaşkın olduğundan da emindim. Mesaj geldiğini görmemle telefonumu elime aldım. "Ne demek yeni patronum?!Kızım hızına yetişemiyorum artık yavaş ya!" dediğinde güldüm bazen ben de kendi hayatımın hızına yetişemiyordum. "Mehmet Bey'in oğluymuş bundan sonra şirketi o yönetecek ve bil bakalım asistanı kim?!BEN!" yazıp yolladığım sırada Umut odaya girdi. Kızlar hemen üstlerine çekidüzen verip hazır ola geçerken, onların bu çabasına güldüm. Kendilerini nasıl fark ettireceklerini düşünmeye başlamışlardı bile. "Su Hanım odama gelir misiniz?" telefonumu alıp yerimden kalkarken "Geliyorum efendim." diyerek odadan çıkıp üst kata arkasından çıktım. Kıskanç birkaç bakışı fark etsem de umursamadım, benim için önemli olan sadece işimdi. Odasına girdiğimizde içeride Mert Bey'i görmemle gülümsedim. "Hoş geldine geldim." her zaman neşeli olmayı nasıl başardığını anlamasam da bu özelliğini seviyordum. "Hoş buldum kuzen." diyerek birbirine sarılan iki yakışıklıya içim giderek baktıktan sonra kendimi toparladım. Onlar birbirlerinden ayrıldıktan sonra Mert Bey'in gözleri beni buldu. "Şirketin gözde avukatını almışsın." dediğinde kaşlarımı çattım, söylediklerimi duyma ihtimali neydi?

Kalbimin KomşusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin