Sabah erkenden kalkıp, doğru düzgün kahvaltı etmeden okula gittiğimizde oldukça sinirliydim. "Ben ne güzel mısır gevreğimi yiyordum Yağmur, niye bozuyorsun sen benim keyfimi?" mısır gevreğimi elimden alıp "Bu çok sağlıksız en güzeli kahvaltı." diyerek aç kalmama sebep olmuştu ve ben açken çok sinirli olurdum. "Kahvaltı ısmarlarım keyfin yerine gelir." dediğinde kalbini kırmamak için susmayı seçtim. Yarım saat sonra okulun yanındaki bir kafenin önüne arabamı park ettiğimde sinirim hala geçmemişti, bir çay içmeden de kendime gelecek gibi değildim. "Hiç sabah insanı değilsin Su." diyen Yağmur'un haklı olduğunu biliyordum ben bile katlanamıyordum bu halime o nasıl katlanıyordu anlamak zordu.
Kahvaltı tabağı sipariş verdiğimizde Yağmur'a döndüm. "Kemal'i de çağırsaydık keşke, bir ara istersen gelir belki." bir süre düşündükten sonra olur aslında diyerek telefonuna uzandı. "Alo Kemal nasılsın?...Biz Su ile her zaman ki kafedeyiz kahvaltı yapacağız sen de gelsene, tamam bekliyoruz." telefonu gülümseyerek kapattığında onun bu haline güldüm, mutlu olması içimi rahatlatıyordu. "Beş dakikaya burada olurmuş." heyecanlı bir şekilde konuşması sürekli gülümsemesi Kemal'den gerçekten hoşlanmaya başladığı anlamına geliyordu. Acaba ben de Umut'u düşünürken böyle mi oluyordum? "Anladım onu da sen Kemal'e karşı bir şeyler mi hissetmeye başladın Yağmur?" yanakları kızardı sorduğum sorudan sonra alelacele "Sonra konuşuruz bu konuyu gelir şimdi rezil olmayayım." diyerek konuyu kapattığında düşüncelerimden emin olmuştum.
Kemal kafeden içeri girdiğinde kahvaltı tabaklarımız da gelmişti. Garsona "Ben de aynısından alabilir miyim?" dedikten sonra Yağmur'un yanına oturdu. "Nasılsınız kızlar? Afiyet olsun." gözleri benden çok Yağmur'un üzerindeydi, onun Berk'ten vazgeçtiğini öğrendiğinden beri ilgisini göstermekten çekinmiyordu belli ki."İyiyiz, sen?" onları izlerken birbirlerine ne kadar yakıştıklarını düşünmeden edemedim, bir an önce flört dönemini bırakıp sevgili olmalarını istiyordum. "İyiyim ben de. Su yeni evin hayırlı olsun, yardıma gelemedim özür dilerim." dediğinde gülümsedim. "Ne özrü saçmalama olur mu hiç öyle şey? Gayet memnunum evimden umarım uzun yıllar taşınmak zorunda kalmam, gerçekten yorucu bir iş." bıkkınlıkla söylediğim şeye gülümsediler. "Evet taşınmak gerçekten eziyet olabiliyor ama evini sevmene sevindim." içten bir şekilde "En kısa zamanda akşam yemeğine bekliyorum o zaman, ne zamandır birlikte vakit geçirmedik." dedim beni onayladıktan sonra kahvaltımızı yapıp okula geçtik.
Ata'yı bahçede gördüğümüzde onu çağırmayı unuttuğumuz aklıma geldi. "Yağmur biz Ata'yı unuttuk." diye mırıldandığımda yüz ifadesinden, onun da aklına gelmediğini anladım. ,"Ayıp oldu ama yapacak bir şey yok unuttuk." Ata bize yaklaşırken gözlerini bana dikmiş olduğunu fark ettim kaşlarım istemsizce çatılırken neden bana böyle baktığını anlamamıştım. "Su biraz konuşabilir miyiz?" Selam bile vermeden ters bir şekilde konuşması canımı sıkmıştı. "Tabii olur." Yağmur'ların yanından ayrılıp kampüse doğru ilerlerken Ata söze girdi. "Geçen kafede gördüğüm komşunla aranda bir şey mi var?" böyle bir soru beklemiyordum açıkçası. "Hayır, neden sordun?" yürümeyi bırakıp ona döndüm. "O akşam masalarına kaçamak bakışlar attığını gördüm, ama soramadım. İşin aslı doğrusunu söylemek gerekirse o günden beri de aklımdaydı bu soru ama seni ancak görebildim." derin bir nefes alıp söylediklerini kafamda tarttım, daha sonra ise samimiyetten uzak bir tebessümle konuştum. "Ata aramızda bir şey yok evet ama bu ona karşı bir şeyler hissetmediğim anlamına gelmiyor. Anlıyor musun?" daha önce birçok kez ona bizden bir şey olmayacağını söylemiştim, yine üstü kapalı bir şekilde anlatmaya çalışmıştım. Yüz ifadesindeki memnuniyetsizliğe bakılırsa anlamıştı. "Anladım, tamam." hızlıca yanımdan uzaklaşmasıyla Yağmur'un yanıma gelmesi bir oldu. "Umut'u soruyor." dedim soru sormasına fırsat vermeden, başka bir şey dememe de gerek kalmamıştı zaten o da biliyordu Ata'nın bana olan takıntısını. "Boş ver takma hadi içeri girelim."
Ders bittiğinde kampüsten ayrılırken telefonuma gelen mesajla duraksadım, mesaj Umut'tan geliyordu. Dersin bitti mi? sorusuna gülümseyip hızlıca cevap verdim. Evet Umut Bey biraz önce çıktım geliyorum. Yağmur ile Kemal'e dönüp "Benim işe gitmem lazım sonra görüşürüz." diyerek hızlıca vedalaştıktan sonra arabama ilerledim, hızlıca koltuğa kurulduğumda gelen yeni mesajı heyecanla açtım. Dikkatli ol. Beni düşünmesi mutlu olmama sebep olurken telefonu koltuğa koyup arabayı şirkete doğru sürmeye başladım. Umut içimdeki bazı duyguları harekete geçirmeye başlamıştı bu durumdan mutlu olduğum kadar korkuyordum da. Hislerimin karşılıklı olduğundan emindim ama hayal kırıklığı yaşarsam toparlayamamaktan korkuyordum, aynı zamanda da hayat korkarak geçmezdi bununda bilincindeydim.
Yol boyunca düşüncelerimde boğularak şirkete geldiğimde derin bir nefes aldım, iş ile özel hayatı birbirine karıştırmamalıydım. "Selam Ay." diyerek Ayda Abla'ya selam verdiğimde aynı içtenlikle karşıladı beni, adımlarımı hızlıca asistan odasına yönlendirdiğimde bu saatte ilk defa boş olduğunu görmek modumu yükseltmişti. Eşyalarımı dolabıma koyarak Umut'un odasının önüne gittiğimde, hızlanan kalbimi düşünmemeye çalışarak kapısını tıklatıp içeri girdim. "Kolay gelsin Umut Bey." dediğimde başını dosyalardan kaldırdı, beni gördüğü an yüzünde bir gülümseme belirdi. Kalbim sanki mümkünmüş gibi daha da hızlanırken konuştu. "Teşekkürler Su Hanım, hoş geldiniz." masasına yaklaşırken gülümseyerek konuştum. "Hoş buldum Umut Bey, yardımcı olabileceğim bir şey var mı?" dosyaların altından bir dava dosyası çıkarıp uzattı, ben dosyayı açarken konuştu. "Boşanma davası, ilgilenir misin?" başımla onaylayarak "Tabii." dedikten sonra masama yöneldim. Boşanma davalarını pek sevmesem de yapacak bir şey yoktu bakmak zorundaydım.
Saatler ilerlerken ben boşanma davası dışında farklı iki dava dosyasıyla daha ilgilenmiş, eksikleri tamamlarken saate göz ucuyla baktığımda mesainin bitmesine az bir zaman kaldığını gördüm. Umut'ta benim gibi kendini kaptırmış çalışıyorken, bitirdiğim son dosyayla ayaklanarak dikkatini çekmeyi başardım. "Umut Bey bu dosyayı da bitirdim ve mesainin bitmesine beş dakika kaldı." söylediğime güldükten sonra konuştu. "Benimle akşam yemeği yer misiniz Su Hanım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimin Komşusu
RomanceHem komşum hem iş arkadaşımdı... Bir de... Kalbimin sahibiydi... Eski ismiyle Komşu, yeni kitap olarak yayında..