İş çıkışında iki sevgili ayrı arabalarla eve giderken, Su yol üzerindeki bir markete uğrayıp alışveriş yapmaya başladığında telefonu çaldı, arayanın kim olduğuna bakmadan telefonunu açtı. "Efendim." telefonunu başıyla omzu arasına sıkıştırmış, salata malzemelerini poşetlere koyuyordu. "Güzelim arkamdaydın birden kayboldun bir sorun yok değil mi?" sevgilisinin sesini duyunca elinde olmadan gülümsedi. "Hayır bir sorun yok, yarın için alışveriş yapıyorum canım geç sen eve." eve geçmesini istemese Umut'un yanına gideceğinden adı kadar emindi. "Eğer istersen yardıma gelebilirim?" diye sormasıyla düşüncesinde haklı olduğunu gördü. "Çok düşüncelisin ama ilk defa alışveriş yapmıyorum canım ben hallederim. Hem sen bugün üç tane davaya gittin yorulmuşsundur eve git ve dinlenmene bak."
"Akşam bir şeyler yapar mıyız?" Umut'un dinlenmeye niyetinin olmadığı belliydi fakat aynı şey Su için geçerli değildi. "Bu akşam Yağmur da yokken dinlenmek istiyorum Umut, yarın yorucu bir gün olacak." dediğinde Umut'un gülümsediğini duydu ."Eğer istersen sana yardıma gelebilirim yemek konusunda iyiyimdir." dediğinde Su alışverişini bitirmişti. "Hünerlerinizi başka zaman göstermenizi rica ediyorum Umut Bey, yarın benim günüm." dedikten sonra Su kasaya gitmesi gerektiğini söyledi, vedalaşarak telefonu kapattıklarında kalan birkaç işini halledip marketten ayrıldı. Eve vardığında binanın önünde Umut'u görmek, Su'yu hiç şaşırtmadı centilmen sevgilisinin yardım etmek için bekleyeceğini biliyordu. Arabadan indiği an kendisine doğru yürüyen adama tek kaşını kaldırarak baktı. "Sana eve git ve dinlen dememiş miydim ben?" sesindeki hafif sitem adamın gülümsemesine sebep oldu. "Yardım etmeden gideceğimi düşündüysen beni hiç tanımamışsın demektir."
Bagajda ki poşetlere yöneldiğinde Su, aklına gelen şeyle gülümseyerek poşetleri almasına engel oldu yakın geçmişi anmanın tam zamanıydı. "Koli olayı gibi günlerce poşetlerini bana taşıttı diye söylenmezsin değil mi?" Umut ellerini bagaja yaslayarak kızı kollarının arasına hapsetti, gizli bir şey söyleyecek gibi Su'ya doğru eğilerek yüzünde saklayamadığı tebessümle konuştu. "Eğer bir öpücük verirsen aramızda sır olarak kalabilir kimse duymaz." Su onun bu haline gözlerini devirip konuştu. "Sen biraz fırsatçı olabilir misin?" Umut dudaklarını büzerken Su'yun gözleri kısa bir anlığına dudaklarına kaydı, sonra yaptığını fark ederek hızlıca gözlerine bakmaya başladığında Umut güldü. "Söz konusu sensen her şeyi fırsata çevirebilirim." dediğinde Su daha fazla uzatmama kararı aldı, yanağına hızlı bir öpücük kondurup arkasını döndü ve hafif olan poşetleri eline alarak arabanın yan kısmına geçti. Umut'un onunla farklı biri olmasını seviyordu, belki onu kendi arkadaşlarının yanında görmemişti ama kuzenine karşı davranışlarından yola çıkarsa, Su dışında kimseyle çocuklaşmıyordu ve bu durum içten içe hoşuna gidiyordu.
Umut'un kalan poşetleri almasıyla arabayı kilitleyip hızlıca binanın içine girdiler, asansörle kendi katlarına çıkarlarken, yanındaki adamın varlığıyla ne kadar mutlu olduğunu bir kez daha anladı Su .Konuşmasalar dahi yan yana olmak bile yetiyordu ona ve bu daha önce yaşadığı ilişkilerine hiç benzemiyordu .Asansörün kata ulaşmasıyla düşüncelerine son verdi, Umut'un arkasından asansörden çıkıp bir iki adımla kapıya ulaştı. "Kahve içsek olmaz mı?" diyen adamı kırmayı düşünmüyordu, ayakkabılarını çıkartıp içeriye girerken "Geçin bakalım Umut Bey." diyerek kenara çekilip Umut'un geçmesine izin verdi. Umut doğruca mutfağa ilerlerken onu takip etti, poşetleri yere bıraktığında ellerini ovuşturdu. "Sen içeri geç ben bunları hemen yerleştireyim o zamana kadar su kaynamış olur." Umut'un konuşmaya başlayacağını fark ettiği an "Şu kadarcık şey için yardım etmeyeceksin Umut, aklından bile geçirme." dedi, Umut ellerini kaldırarak "Tamam sustum, içeri geçiyorum." dediğinde düşüncelerinde haklı olmanın gururuyla gülümsedi.
Aldıklarını buzdolabına yerleştirdiği sırada su ısıtıcısının sesini duydu, zamanlamam harika diye kendini övdükten sonra kahveleri yapıp, yanlarına da çikolata koyduktan sonra salona geçti, Umut elindeki telefonuyla oynuyordu. "Kahveler geldi!" diyerek neşeyle içeriye girdiğinde Umut elindeki telefonu bıraktı. "Ellerine sağlık canım." diyerek tepsideki kupayı eline aldığında telefonunun bildirim sesi yükseldi, o sırada Su merakına yenik düştü. "Kiminle konuşuyorsun?" merakının sesine yansımasına sinirlense de dışından sadece gülümsemekle yetindi, Umut ise başını kaldırmadan "Mert'le canım, sevgilisiyle tartışmış bana gelecekmiş." diyerek sorusunu cevapladı. Mert Bey'in daha önce bir ilişkisi olduğunu duymamıştı hiç gizli yaşamayı seviyordu demek ki. "Çoğu avukatın sevgilileri muhakkak ofise bir ziyaret yaparlar, Mert Bey'in öyle bir durumu olmadığı için sevgilisi olduğunu da bilmiyordum, şaşırdım."
Umut telefonunu kenara bırakıp kahvesinden bir yudum alarak bana döndü. "Alin işlerinden dolayı gelmemiş şirkete hiç, bir de ofis ortamlarını pek sevmez doktor hanım varsa yoksa işi." Alin'i merak etmeye başlamıştım ."Ne doktoru peki? Ne zamandır birlikteler?" Umut bu kadar iyi tanıyorsa ilişkileri yeni değildi. "Kadın doğum doktoru özel bir hastanede çalışıyor, liseden beri de birlikteler." dediğinde şaşkınlığımı gizleyemedim ."Bu kadar uzun zamandır birlikte olmaları gerçekten çok güzel bir şey, peki neden hala evlenmediler?" günümüzdeki insanların en fazla iki sene sonra evlendiklerini göz önünde bulundurursak, onların hala bekar olmaları tuhaftı. "Alin'in kariyerine dair bazı hedefleri olduğu için Mert ona saygı duydu, beklediler. Alin tamam artık evlenebiliriz dediğinde Mert ertesi gün evlenme teklifini etti, iki ay sonra nişanlanacaklar seneye de düğünleri var." onlar adına sevinmiş, Mert'e olan saygımda artmıştı ,Alin'i sevdiği kadar saygıda duyuyordu ve anladığım kadarıyla destekliyordu.
"Neden tartıştılar acaba?" kendi kendime mırıldanmama Umut cevap verdi. "Muhtemelen Mert'in nişanla ilgili saçma bir isteği yüzündendir, Alin sadelikten yanayken Mert gösterişli olmasını istiyor. Yıllardır bekliyorum en güzeli olsun mantığında, bir yerde haklı ama Alin'in kararlarına da çok karışmamalı bence sonuçta sadelikte güzeldir." İki tarafa da hak vermiştim o yüzden ne dememe gerektiğini bilmiyordum. "Aralarında hallederler ne diyeyim." dediğimde Umut bu halime gülümsedi, telefonu çaldığında ekranda Mert'in ismi belirdi. "Efendim...Tamam geliyorum." telefonu kapatıp kahvesinden kocaman bir yudum aldı. "Bitiremedim özür dilerim ama sözüm olsun başka zaman bitireceğim." dediğinde güldüm, ayağa kalktığında ben de ayaklandım. "Sen otur dinlen ben yolu biliyorum." diyerek alnımdan öpüp beni koltuğa geri oturttu. "Yarın görüşürüz bir tanem." diyerek evden çıktığında bana ilk kez bir tanem demesinin şokuyla koltukta kalakaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimin Komşusu
RomanceHem komşum hem iş arkadaşımdı... Bir de... Kalbimin sahibiydi... Eski ismiyle Komşu, yeni kitap olarak yayında..