Ellerimiz birbirine kenetlenmiş bir şekilde yürürken, bizi karşılayan şaşkın bakışlara gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Ayda Abla bizi görüp göz kırptığında minik bir tebessüm sundum, ona bu olayları daha sonra anlatacaktım. "En sevdiğim çift gelmiş." diye bağırarak bizi karşılayan Mert Bey'le utanmadım desem yalan olurdu. "Keşke daha sessiz karşılasaydınız." dediğimde güldü. "Hoş geldiniz ve hayırlı olsun." dediğinde başımla onaylayıp gülümsedim, Umut "Hoş bulduk ama lütfen bir daha bağırma." dediğinde ise gülümsemem büyüdü. "Ben çantamı bırakayım." diyerek Umut'un elini bıraktığımda, sevgilim saçlarıma minik bir öpücük kondurup "Hemen gel." diyerek göz kırptı. "Tamam." diye mırıldanıp odaya doğru ilerlerken Arzu'nun kıskanç ve öfkeli bakışlarını görmek beklediğim bir şeydi. Onunla konuşmadan içeri girdiğimde arkamdan kapıyı kapattığını duysam da dönüp bakmadım. "Hiç vakit kaybetmeden adamı ayartmışsın Su, tebrik ederim!"
Sesindeki öfkeye aldırmadan çantamı dolabıma yerleştirdiğimde dayanamayıp tekrardan konuştu. "Söylesene nasıl becerdin adamı ayartmayı?!" bu sefer sesi daha yüksek çıkıyordu arkamı döndüğümde, öfkeli gözlerini gözlerime sabitledi. "Ben kimseyi ayartmadım Arzu ama çok merak ediyorsan söyleyeyim; O beni tanımak istedi. Birbirimizden hoşlandığımızı anladığım için de kabul ettim bu kadar basit." yanından geçip gidecekken kolumdan tutmasıyla duraksadım. "Kendine çok fazla güveniyorsun değil mi? Bakalım senden sıkılıp ayrıldığında da bu kadar rahat olabilecek misin?" dediğinde kolumu ondan kurtardım. "Birincisi kendime değil ilişkimize güveniyorum." sesimdeki sertlikle birlikte ciddiyetimi fark ettiğinde kaşlarını çattı. "İkincisi olur da ayrılırsak ki hiç sanmıyorum." dedikten sonra bir adım daha attım. "Ben yine rahat bir şekilde dolaşırım Arzu, bir adam için kendimden vazgeçmem. Beni hiçbir zaman çökmüş göremezsin." dedikten sonra anbean bozulan yüzüne karşı gülümseyerek bir adım geriledim. "Nişan gününe karar verdiğimizde davetiyemizi yollarım." diyerek odadan çıktığımda kendimi rahatlamış hissediyordum. Umut'un odasına geçtiğimde odada volta atan sevgilimi görmek beni şaşırtmıştı. "Umut? Bir sorun mu var?" dediğimde gözleri beni buldu. Yanına gittiğim an ellerimi tutup, dikkatle yüzümü inceledi. "Yüzümde bir şey mi var?" dedim boş bulunup, bu halime güldü. "Hayır güzelim, moralin bozuk mu diye kontrol ediyordum." dediğinde onun bu haline ben de gülümsedim. "Merak etme hallettim ben artık tek kelime etmez." sözlerimden sonra memnun olmuştu. "İşte benim sevgilim." işlerimizin başına geçtiğimizde özel hayat diye bir şey kalmamıştı, kendimizi yoğunluğa kaptırmak bizim için oldukça kolay olmuştu.
Günler hızla geçip hafta sonu gelip çattığında kendimi oldukça yorgun hissediyordum. Hafta boyunca bir sürü davayla ilgilenmiş, birkaç duruşmaya girmiştim. Beynimin artık yorulduğunu hissediyordum. Arzu dışındaki bütün kızlar beni tebrik etmiş, Ay oldukça sevindiğini defalarca tekrarlamıştı. Arzu ise sert bakışları dışında bir şey yapmıyordu. İşle ilgili konuları kenara bırakıp aklıma Mert ve nişanlısıyla yapacağımız kahvaltı geldi. Cumartesi günleri alarmla uyanmaktan nefret etsem de onlarla kahvaltı yapacağımız için buna mecburdum. Cumartesi sabahı alarmın çalmasıyla yatakta hiç oyalanmadan kendimi duşa attığımda, suyun beni rahatlatması o kadar hoşuma gitmişti ki fazladan oyalandığımı baya geç fark etmiştim .Saçlarıma hızlıca şekil verip, at kuyruğu yaptığımda beyaz tshirt ve pantolon kombinimi giyerek minik bir makyajla tamamlanmıştım. Takı kullanmaya aşık bir olduğum için hızlıca bileklerimi ve parmaklarımı doldurduğumda, zilin çalmasıyla yatak odamdan çıktım. Sevgilimle fark etmeden aynı kombini yaptığımızı görmek mutlu olmama sebep olmuştu. "Günaydın hayatım." yanağını öptükten sonra çantamı, telefonumu ve spor ayakkabılarımı alarak kapıyı kapattım. "Günaydın güzelim." Binadan ayrılıp arabaya doğru ilerlerken, elini sıkıca tuttuğumda beni hızlıca kendine çekip ellerimizi belimde birleştirdi. "Ben neden sana her gün daha çok aşık oluyorum?" diyerek dudaklarıma minik bir öpücük kondurup geri çekildiğinde şaşkınlıkla ona bakıyordum. "Bilmem Umut Bey, bu sorunun cevabı sizde." derken sesim titriyordu beni bu kadar çabuk heyecanlandırması haksızlıktı.
Arabaya bindiğimizde Umut fazlasıyla düşünceliydi, iki dakika içerisinde değişen bu ruh halinin sebebini merak etmiştim doğrusu. "Umut bir problem mi var?" diye sorduğumda bakışlarımız kısa bir anlığına birleşti daha sonra yola bakmaya devam etti. "Sorumun cevabını düşünüyorum." dediğinde kaşlarım çatıldı, bunun için mi durgunlaştı yani? "Bulabildin mi peki?" merakım sesime yansımıştı. "Bulamadım." dedikten sonra gülümsedi. "Bana baktığında gözlerinde oluşan pırıltılardan mı, yoksa kalbinin iyilikle dolu olmasından mı? Belki de dik duruşuna olan hayranlığımdan veya başarılı olmak için çabalamandan ya da sana her baktığımda heyecanlanmamdan. Hangisini söylesem diğeri eksik kalacak gibi şu sebepten sana her gün aşık oluyorum diyemiyorum." söyledikleriyle utanırken aynı zamanda da mutlu olmuştum, tek bir yönüme değil birden fazla yönüme aşık olması güzel bir şeydi. "Seni çok seviyorum." dediğimde gülümsedi. "Ben de seni çok seviyorum."
Mert ve Alin'le buluşacağımız kafeye geldiğimizde, fazlasıyla samimi bir ortam olduğunu görmek sebepsizce rahatlamama sebep olmuştu. Şık mekanları sevmediğim için küçük, şirin yerler her zaman tercihimdi. Mert'in yanında güzel bir kadınla oturduğunu gördüğümde Alin'i hızlıca süzdüm, oldukça güzel bir kadındı. Bizi fark ettiğinde anda kocaman gülümsemesiyle ayağa kalktığında anlaşacağımıza şimdiden emin olmuştum. "Hoş geldiniz." diyerek bizi selamladığında önce Umut'la birbirlerine sarıldılar, daha sonra sıra bana geldiğinde elini uzattı. "Hoş geldin, Alin ben." elini sıkıp "Hoş buldum, Su." dediğimde "Bu böyle olmaz." diyerek bana sıkıca sarıldığında şaşırmıştım. "Alin kızı korkutma güzelim." diyen Mert'le sarılmamız son buldu. "Korkutmuyorum sadece artık yanınızda tek kalmayacağım için mutluluğumu gösteriyorum." dediğinde güldüm, Yağmur'la aynı gibilerdi tanışsalar kesin kanka olurlardı. "Rahatsız ettiysem özür dilerim." dediğinde kolunu hafifçe sıktım. "Hayır aksine memnun oldum."
Tekli koltuklara oturduğumuzda gelen garsona siparişlerimizi verdik. "Ne zamandır Umut'a artık hayatına birini al diyordum, bugünü gördüğüm için çok mutluyum." diyen Alin'le Umut'a dönüp kısa bir bakış attım. "Aşık olmam gerekiyormuş demek ki." diyerek beni kollarının arasına alan sevgilimin yanağına öpücük kondurup kollarından ayrıldım. "Nişanlanıyormuşsunuz tebrik ederim." dediğimde söze Mert girdi. "Nihayet ikna ettim bir buçuk ayımız kaldı." Alin onun sözlerine gözlerini devirirken Su'ya bakarak konuştu. "Önce kariyer dediğim için pişmanım çünkü biliyorum ki bunu sürekli yüzüme vuracak .Sen sakın benim yaptığımı yapma!" Alin'in tatlı uyarılarına utanmadan edemedim, Umut masanın üzerindeki elimi tuttuğunda bakışlarımı ona çevirdim. "Merak etme Alin benim Mert gibi yıllarca beklemeye hiç niyetim yok." Gözlerindeki aşk kendimi hiç olmadığım kadar iyi hissettirirken, Mert'in isyan eden sesini duymamızla bakışlarımız son buldu. "Al bak güzelim beni bu adamın ağzına düşürdün mutlu musun? Hata ben de kolundan tutup zorla oturtacaktım nikah masasına!" Alin sevgilisinin yanaklarını sıkarken bu tatlı çifte gülmeden edemedim, Mert iş yerinde de çok ciddi biri değildi fakat Alin'in yanında iyice çocuklaşıyordu. "Kıyamam ben sana, biz onlardan önce evlenir çocuk yaparız farkı kapatırsın merak etme."
O an kararımı vermiştim ikisi de birbirinden deliydi! Kahvaltının devamında Umut ve Mert'in anılarından bahsetti Alin, hepsinde onların yanında olması çok güzel bir şeydi. İçimde hiçbir kıskançlık yoktu, aksine bu üçlünün arasına katıldığım için oldukça memnundum. "Alin aslında seni arkadaşım Yağmur'la tanıştırmam lazım kesinlikle muhteşem bir ikili olursunuz." kahvaltının başından beri düşündüğüm şeyi Alin'in, Mert'e asılmaya çalışan kızlara yaptığı şeylerden sonra dile getirme ihtiyacı hissetmiştim. Yağmur'la aynı mantıkta çalışan kafaları vardı ikisi de sevdiklerinde gözü olan insanlara acımazdı. "Tanışalım o zaman bir gün hatta kızlar günü yapalım bunları çekiştiririz!" diyerek Mert ve Umut'u gösterdiğinde kahkaha attım. Umut beni kendine çekerken Alin'e doğru parmağını salladı. "Sevgilimi sakın dolduruşa getirme Alin hatta ondan uzak dur." Umut bir yandan bana sarılırken bir yandan da başımı göğsüne bastırarak Alin'e bakmamı engelliyordu. "Artık çok geç Umut, bizi tanıştırma kararı aldığında başına gelecekleri bilmen gerekiyordu." dediğinde kendimi Umut'tan kurtardım. "Ayrıca ben ona daha Kayra'dan bahsetmedim." Umut kasılırken bakışlarımı Alin'den alıp Umut'a çevirdim. "Kayra kim Umut?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimin Komşusu
RomanceHem komşum hem iş arkadaşımdı... Bir de... Kalbimin sahibiydi... Eski ismiyle Komşu, yeni kitap olarak yayında..