-20-

13.1K 554 22
                                    

Yolu çok fazla konuşmadan daha çok benim uyuklamalarımla bitirdiğimizde Umut arabayı park edip ellerimi tuttu. "Ata ile çok fazla muhatap olmanı istemiyorum Su." sabah sabah bu konudan konuşmak moralimi bozsa da haklı olduğu için ters bir şeyler söylemekten kaçınıp gülümsedim. "Merak etme sadece olması gereken şeyi yapacağım ve bir daha adını anmayacağım." Umut hiçbir şey söylemeden gözlerime uzun uzun baktığında, utanıp etrafa bakınmaya başladım tam o sırada gözlerini bize dikmiş Ata'yı görmemle kaşlarım istemsizce çatıldı. Umut'un elimi farkında olmadan hafifçe sıkmasıyla onunda Ata'yı gördüğünü anladım, bakışlarımın yönü sevdiğim adamı bulurken, yanağına minik bir öpücük kondurdum. "Seni seviyorum Umut bunu biliyorsun değil mi?" sesimle irkildiği an ellerimdeki minik baskısı azaldı, muhtemelen o da sıktığını yeni fark ettiği için pişmanlık dolu bakışlarını gönderirken ellerimi öptü. "Biliyorum ve ben de seni çok seviyorum güzelim. Özür dilerim canını yakmak istememiştim." sesindeki pişmanlık tınısıyla bir elimi elinden kurtarıp yanağına götürüp hafifçe okşadım." Acıtmadın merak etme. Ben şimdi derse gideyim öğlende sen gelip beni al, nasıl fikir?" planımızı ona hatırlattığımda başıyla onaylasa da bakışlarının arada bir Ata'ya kaydığını fark ediyordum. "İyi dersler güzelim." dediğinde onunla vedalaşıp arabadan indim.

Kampüse doğru adımlarımı yönlendirirken Ata'nın peşimden geldiğini biliyordum, Yağmur'u gördüğüm an yanına giderken, bir yandan da Ata'ya diyeceklerimi düşünüyordum. "Sabahın köründe olan derslerden hala nefret ediyorum." diyen arkadaşıma en içten şekilde hak verirken sarılmasına da karşılık verdim. "Emin ol aynı hisleri paylaşıyoruz." Yağmur güneş gözlüğünün ardından etrafa bakınırken gözlerinin Kemal'i aradığını biliyordum. "Biraz konuşabilir miyiz Su?" Ata'nın sesini duymamla gerilirken, Yağmur'un bu durumu fark ettiğinden emindim. "Ben de seni bekliyordum." sesimin alaycılığı Ata'nın şaşırmasına sebep olurken çantamı ve kitaplarımı Yağmur'un oturduğu masaya bırakıp tamamen Ata'ya odaklandım. "Ata senin derdin ne?" derken sesim oldukça soğuk ve sertti, böyle bir çıkışı beklemediğiyse her halinden belliydi. Şaşkınlığı geçmediği için cevap veremiyorken konuşmaya devam ettim. "Sana cevap vermiyorsam eğer hislerini ve düşüncelerini önemsemediğim içindir, neden ısrarla mesaj atıyorsun? Neden beni rahatsız ediyorsun?" kasılan çenesi sinirlendiğini belli ederken konuştu. "Kaç senelik arkadaşınım ben senin Su, bunun senin için hiç mi anlamı yok?" dediğinde hiç düşünmeden "Yok!" diyerek devam ettim. "Eğer sen arkadaş olarak haddini bilseydin, biz bunları yaşamazdık Ata! Sana bizle ilgili hayal kurma arkadaştan başka bir şey olamayız diye defalarca söylemişken sen ne hakla benim ilişkimi, sevdiğim adamı yargılayabiliyorsun?" cevap vermesini beklemeden işaret parmağımı ona doğru sallayarak konuştum. "Bir daha hiçbir şekilde beni rahatsız etmeni istemiyorum, artık hayatımda yerin yok bunu aklından sakın çıkarma!"

Eşyalarımı alıp hızlıca binaya doğru ilerlerken Yağmur'un seslenmelerini umursamadım eğer dursaydım Ata'ya daha ağır şeyler söylemekten korkuyordum. Her ne olursa olsun yılların yaşanmışlığı vardı kalbini yeterince kırmışken daha fazlasına hakkım yoktu. "Kızım bir dursana! Neler oluyor hiçbir şey anlamadım?!" Yağmur kolumdan tutup nefes nefese sorularını sıralarken Ata hızlıca yanımızdan geçip amfiye girdi. Attığı mesajlardan ve Umut'un tavrından bahsettiğimde Yağmur, Ata'ya oldukça sinirlenirken onu sakinleştirmek bana düştü. "Ben gereken şeyleri söyledim zaten boş ver, hem Umut'la benim için önemli bir gün böyle şeylerle moralimi bozamam." dediğimde sinirinden eser kalmamıştı. "Doğru ya Ata yüzünden onu unuttum! Nasıl söyleyeceksiniz insanlara?" diye sorduğunda amfiye doğru yürümeye başladık. "Umut çıkışta beni alacak önce bir yemek yiyeceğiz sonrada herkesin toplandığına emin olduğumuz bir an ofise el ele gireceğiz." dediğimde Yağmur ellerini birbirine vurup çocuk gibi sevindi. "Ve Arzu'ya eniştemin kime ait olduğunu göstereceksin!" onun bu hakine gülerken hak vermeden edemedim .Arzu cephesi yeni bir sorun demek olsa da durması gerektiği noktaları bileceği için rahat olacağım kesindi. "Günaydın kızlar." diyen Kemal'le konu dağılırken hocanın da gelmesiyle dersin hemen bitmesini diledim.

Nihayet okul gününün sonuna geldiğimizde, kampüsün bahçesine çıkar çıkmaz sevdiğim adamı arabasına yaslanmış halde beni beklerken görmek, günümü güzelleştirmeye yetmişti. "Eniştemiz gelmiş bile." Yağmur'un cümlesiyle onlara dönüp vedalaşıp hızlıca Umut'un yanına ilerledim, birkaç kızın sevgilime olan hayran bakışlarını fark ettiğimde ise boynuna sıkıca sarıldım. "Beni özlediğin için mi bu sarılma yoksa bu adam benim imajımı çiziyorsun?" kulağıma fısıldadığı cümlelere gülümsedim. "İkisi de ama özlem daha ağır basıyor." saçlarıma minik bir öpücük kondurduğunda birbirimizden ayrıldık, arabanın kapısını benim için açtığında hemen binip onun da koltuktaki yerini almasını bekledim. Arabaya biner binmez "Nasıl geçti günün?" diye sorduğunda asıl merak ettiğinin Ata'yla olan konuşmam olduğunu biliyordum. "İyi geçti bütün sorunlarımı hallettim artık rahatım." dediğimde kasılan yüzü gevşedi. "Berk gelmedi bugün haberin var mı?" konuyu değiştirmek için güzel bir seçenekti Berk. "Ablamla şehir dışına çıktılar yarın dönecekler." aldığım cevaba başımı sallamakla yetindim. Ablasına her ne kadar sinir olsam da bunu asla Umut'a belli etmemeliydim, onun üzülmesini istemiyordum.

Öğle yemeğini yerken aklım şirkettekilerin vereceği tepkilerdeydi, Umut bu halimi fark etmiş olacak ki uzanıp elimi tuttu. "Kendini çok fazla kasıyorsun güzelim ve bu hiç hoşuma gitmiyor." ilişkimiz sadece bizi ilgilendirirdi en başından beri böyle düşünüyordum ama bu gerilmeme engel olmuyordu. "Elimde değil." dedim samimi bir şekilde "İnsanların tepkilerinden yorulacağımı düşünüyorum." diye eklediğimde aslında beni yoracak tek şeyin Arzu olduğunu biliyordum. "Üzerine gelmelerine izin vermem merak etme." diyerek göz kırptığında gülümsedim, gerginliğimle onunda huzurunu kaçırmak istemiyordum. "Mertle konuştum hafta sonu kahvaltıya gidelim diyoruz, sen ne dersin?" dediğinde bir süre plan yapıp yapmadığımı düşündüm bir sonuca varamayınca da Umut'u onayladım. "Olur bir planım yok." Yemeğimizi bitirip şirkete geçtiğimizde gerginliğimden eser kalmamıştı, Umut elimden tutarak asansörden çıkmamızı sağladığında derin bir nefes alıp duruşumu dikleştirdim, gün daha yeni başlıyordu.

Kalbimin KomşusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin