4. Bölüm

35.1K 2.1K 22
                                    


4. Bölüm

Mina hayatını yeniden kurma mücadelesine yeniden başlarken , hayat başka insanlar için çok başka bir şekilde akıp gitmeye devam ediyordu.....

"Dayıııııı" diye kulakları çınlatan bir sesle açtı gözlerini Uluç ve ayak ucunda zıplayan yeğenine baktı hayretle.Kafasını yastığa geri bırakırken sabahın kör karanlığında bu kadar enerjiyi nereden bulduğunu düşünüyordu hayretle.

"Beliz sana kaç kere dayının odasına dalma demedim mi ben" diyerek içeriye girdi.Beliz'i kucağına alırken "Af edersin abi" dedi gülerek.

Uluç yattığı yerden elini havada savurarak "Alıştım ben artık Selin" dedi bezginlikle.

"Yaaa bana ne bana söz verdin gezmeye götüreceksin" diye tutturmaya devam etti Beliz.

Uluç pes etmişçesine yataktan kalkarken "Bu kadar erken dememiştim cadı" dedi Beliz'in burnunu sıkarken.

Kardeşinin de yanağından bir makas alarak "Nasılsın" dedi gerçek bir ilgiyle.Selin gözlerindeki hüznü saklamaya çalışarak "İyiyim abicim.Çok daha iyiyim"

Uluç bunun doğru olmadığının farkındaydı ama yinede kardeşinin üzerine gitmek istemedi.

"Hadi bakalım" dedi Beliz'i omzuna alırken "Portakal bahçelerinde bir tura hazır mısın?"

Bu evdeki kusursuzluk kahvaltı masasına da yansımıştı her sabah olduğu gibi.Evin tek evli ferdi olan Bahadır'ın eşi Nazan evin hanımı ilan etmişti kendisini.Selin henüz baba evine dönmediği içinde bu herkes tarafından kabul görmüştü.Ama eşinden ayrılıp baba ocağına geri dönen Selin'in bu duruma ciddi itirazları her geçen gün kendini göstermeye başlamıştı.

Selin , Nazan'ın sonradan görmeliğine katlanamıyor ve her şeyi abartı bir gösteri şeklinde sunmasına dayanamıyordu.Evde yaşayan herkes bu gerçeğin farkındaydı ama kimse Nazan'a bulaşmak istemiyordu.

Ama son sözler hiç itirazsız Uluç'tan çıkıyor ve herkes tarafında da kabul görüyordu.

Uluç kendine çeki düzen verip kafasını topladığında aradan epey bir zaman geçmişti. Kahvaltıya indiğinde herkes çoktan başlamıştı bile.

"Dedem yok mu" dedi masaya oturduğunda.Herkesin derin iç çekişinden cevabının sorusunu almıştı.

"Ne yapacağız Abi.Olmuyor böyle.Kafasına estiği gibi çıkıp gidiyor.Yaşlı adam.Kimseye de haber vermemiş.Kazım efendi aşağı yolda yakalamış.Allah tan ağır yürüyor" dedi ortamı yumuşatmak için.

"Haklısın bir şeyler yapmamız lazım.Neden yanına bir yardımcı istemiyor anlamıyorum ki" dedi Uluç sabırsızlıkla.

Musa Sancak yetmiş yaşlarında ama eski toprak denilen türden bir adamdı.Oğlunu , kızını ve gelinini elim bir kazada kaybetmiş torunlarına tutunarak bu acıya dayanmayı öğrenmişti yıllar içinde.Şimdi gözü gibi baktığı torunlarının kendisi için endişelenmesini anlıyordu ama hayatını kısıtlamalarına katlanamıyordu.Yaşından beklenmeyecek kadar dinç bir adamdı ve O'na göre hayatını kısıtlamaya da başına bir bekçiye de ihtiyacı yoktu.Ama zaman içinde bunun gereksiz bir önyargı olduğunu anlayacak ve herkesin hayatının yönünü değiştiren kararlar alacaktı.

Musa bey eve geldiğinde öfkesi neredeyse burnundaydı.Bir hışımla salona girdiğinde Uluç hemen ayağa kalkarak "Dede" dedi telaşla.

Musa bey elini kaldırarak susturdu Uluç'u. "Tek kelime bile etme Uluç.Bir gölge gibi beni takip etmenizden sıkıldım"

Yeni Bir HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin