Uluç odasına adım attığı an yaptığı hatanın boyutlarını daha iyi anladı.Hissettiği sıkıntı ile ellerini saçlarının arasından geçirip, deli gibi volta atıyordu şimdi.
"Lanet olsun! Lanet olsun! Neden kendime hakim olamıyorum.Beni bu kadar çileden çıkartmayı nasıl başaıyorsun Mina bir anlasam?"
Birden durarak ellerini kaldırdı "Tamam.Önce sakin olmalıyım ve sonra......" derin bir nefes alarak aldığı kararı değiştirmekten korkarcasına hızla odasından çıktı ve hızlı ve kararlı adımlarla Mina'nın odasına geldi.Bir süre kıpırdamadan durdu ve içeriden gelen kesik kesik solumaları duyunca kalbinde bir yerin cız ettiğini hissetti."Mina....Ah Mina...neden bu kadar zarar veriyoruz kendimize" dedi acıdan kısılmış bir sesle...
Kapıyı hafifçe tıklatıp, pişmanlık solu bir sesle
"Mina!!!" diye fısıldadı."Gelebilir miyim?"
İçeriden tamda düşündüğü gibi hiç ses gelmeyince usulca kapıyı açtı ve yaşça odadan içeriye süzüldü.
Odanın perdeleri sıkıca örtülmüş ve odaya en ufak bir ışık huzmesinin bile girmesi engellenmişti.Uluç gözlerinin bir müddet karanlığa alışması için bekledikten sonra bakışlarını yatağa çevirdi ve Mina'nın neden cevap vermediğini anladı.
Mina yatağın üzerine yeni doğmuş bir bebek gibi kıvrılmış elleri kalbinin üzerinde birbirine kenetli bir halde uyuyordu.Daha doğrusu buna uyuyor demek çok da doğru değildi aslında.Ne kadar huzursuz olduğu her halinden belliydi.Arada kesik kesik soluklanıyor ve dudakları sanki ağlıyormuşçasına bükülüyordu.Ve gözleri....Her halinden ne kadar çok ağladığı belli olan ıslaklığını hala koruyan güzel gözleri.
Uluç bir kez daha ellerini saçlarından geçirerek "Hayvansın sen!!!" dedi kendine "Düpedüz hayvansın işte!"
Mina'yı uyandırmaktan korkarcasına sessiz adımlarla yatakla arasında ki mesafeyi kapadı ve yatapın yanında eğilerek O'nu izlemeye başladı.O kadar savunmasız ve kimsesiz görünüyordu ki Uluç elinin hangi ara kalkıp O'nun saçlarında dolaşmaya başladığını anlamadı bile.Ama sanki Mina uykusunda bunu hissetmiş gibi gevşedi ve yüzünde ki ağlamaklı ifade nispeten hafifleyerek yerini daha huzurlu bir hale bıraktı.
"Özür dilerim Mina.Bu hale geleceğini bile bile bunu yaptığım için çok...çok özür dilerim" dedi Uluç da kesik kesik.
Ellerini saçlarından yavaşça aşağılara doğru indirerek ıslak kirpiklerine dokundu yavaşça.Dokunuşlarının O'nu uyandıracağını biliyordu ama buna engel olamadı.Bu gece aralarında konuşulmamış ve halledilmemiş hiçbir sorun kalmamasını o kadar çok istiyordu ki elleri yoluna devam ederken baskısını bilinçli bir şekilde daha da arttırmıştı.
Ama buna hiç gerek yoktu çünkü Mina , Uluç'un elini saçlarında hissettiği an çoktan daldığı hafif uykudan uyanmıştı bile.Bir süre yaşadığı şaşkınlıktan kurtulmaya çalışmış ama daha sonra O'nun elleri yön değiştirince ne yapacağını şaşırmıştı.Tabiki bir de O'nun söylediklerinini duymuş olmanın verdiği sersemlik hüküm sürüyordu yorgun beyninde...
Ama dudaklarının üzerinde ki teması hissedince kafasını istemsizce çevirip "Yapma" dedi sert bir sesle ve anında doğrulup yatağın öteki tarafından ayağa kalktı.Uluç da O'nu takip ederek çoktan ayağa fırmlamıştı bile.
İki adımda O'nun önüne geçerek aklından geçen odadan çıkma fikrini engelledi.
"Sence de konuşmamız gerekmiyor mu Mina?"
Mina ters bir bakış attıktan sonra buz gibi bir sesle "Hiç sanmıyorum" diye tısladı sıkılı dişlerinin arasından.
Uluç ise işinin çok zor olduğunu çoktan anlamıştı ve hafif bir tebessümle "İnatçı" diye fısıldadı ama Mina'nın yüzünün aldığı şekilden kendisini duyduğunu anladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Bir Hayat
RomanceArdındaki demir kapının çıkardığı tok sesle yerinden sıçradı.Şaşkınlıkla etrafına baktı ve her şeyin ne kadar farklı olduğunu düşündü.Derin bir nefes alarak ne yapacağına karar vermeye çalıştı. Aslında günlerdir bunu düşünüyor ama bir yanıt bulamıyo...