Uluç ellerini usulca O'nun yanaklarında gezdirerek "Geldim" diye fısıldadı.Gözünün kenarından süzülen tek damlayı eli ile kurulayarak "Sen uyu hadi ben buradayım" dediğinde Serhan görüş alanına girmişti bile.
Ani bir hareket yapıp Mina'yı ürkütmekten korktuğu için bütün gücü ile dişlerini sıkarak kendini tutmaya çalıştı ama bu O'nun için oldukça zordu.
Mina ise dermanı yokmuş gibi çoktan yeniden gözlerini yummuştu bile.Biraz daha Mina'nın yanında , saçlarını okşayarak oturduktan sonra ayağa kalktı.İki adımda Serhan'ın yanına geldi ve ayağı ile O'nu dürterek uyandırdı.
Serhan da zaten diken üstündeydi resmen ama iki günün verdiği yorgunluktan O da sızıp kalmıştı.
"Neler oluyor yaa" diye söylenerek ayağa kalktığında , Uluç'un öfke taşan gözleri ile karşılaşmak herhalde bekleyeceği en son şeydi.Yine de gözlerini bir an bile kırpmadan "Ne işin var senin burada" dedi buz gibi bir sesle.
Uluç ise "Sen gelsene benimle" dedikten sonra O'nu odanın dışına sürüklemeye başlamıştı bile.
Dışarıya çıktıklarında Serhan kendini O'nun kollarından kurtararak "Ne istiyorsun" dedi "Hem senin ne işin var burada" diye sorusunu yenilediğinde kendisini çoktan karşı duvarda bulmuştu bile.
"Kes sesini yoksa yemin ederim paralarım seni" dedi iki yakasına yapışarak.
Hastane , saat gece yarısını geçeli çok olduğu halde oldukça kalabalıktı ve anında iki kişi yanlarına gelmişti bile.Uluç ellerini adamın üzerinde çekerken "Dışarı" diye fısıldadı sessizce.
Ama bu adamla işini görmeden önce Mina'nın nasıl olduğunu öğrenmek için karşıdan gelen doktorun yolunu kesti.
"Af edersiniz ben Mina Karaca hakkında konuşmak istiyorum" dedi "303 de kalıyor"
Doktor bakışlarını elinde ki dosyaya çevirdi.Bir kaç sayfada göz gezdirdikten sonra "Evet Mina Karaca.Kolunda parçalı kırık olduğu için ameliyata aldık ve gerekli tedaviyi uyguladık. Vücudunda ki cam parçacıklarını da temizledik ve yüzü.Kafasında derin bir dikiş izi var."
Doktorun söylediği her kelime Uluç'un öfkesini kat be kat çoğaltıyordu.Ellerini saçlarının arasında gezdirerek uzaklaşan doktorun ardından kederli gözlerle bakmaya devam etti.
Serhan hala yanında hareketsiz olarak duruyordu ve Uluç konuşmanın devamını bahçede olmasının herkes için daha iyi olacağının bilincinde merdivenlere doğru yürüdü.O'nun da kendisi ile geldiğinden emin Bir an bile ardına bakmadı.Bahçede yeterince uzaklaştığını düşündüğünde durdu ve geri dönerek "Nasıl oldu bu?" dedi
Serhan da bunun oldukça zor bir konuşma olacağının farkındaydı ve uzatmadan "Babası yaptı" dedi.
Bu olasılık Mina'yı gördüğü ilk an beynine düşmüştü zaten ama artık teyit edilmesi Uluç'u çileden çıkardı.Serhan'ın sadece bir nefes uzağına gelerek durdu ve "O Allah'ın belası herif O'na bunları yaparken sen neredeydi?" diye tısladı."Seni yanında O'na destek ol diye getirmedi mi? Madem olamayacaktın neden O'nun la gelmeyi kabul ettin?"
Her sorusu bir öncekinden daha sertti ve öfkesi her sorunun sonunda daha da çoğalıyordu.Serhan da zaten Mina''yı gördüğü ilk andan beri kendisine aynı soruları soruyordu ama bu soruları başkasının sormasını kaldıramadı.
"Bana haber vermedi" diye haykırdı Uluç'u uzağına iterek "O'nun gittiğini anladığımda hemen peşinden gittim ama....yetişemedim" dedi sesi giderek hafifleyerek.Mina'yı o halde gördüğü anı hayatı boyunca unutamayacağına neredeyse emindi.O kadar kötü görünüyordu ki durumunun çok daha kötü olmasından korkmuştu.
Uluç ise O'nun halinin farkında bile değil di ki olsa bile bunu umursayacak halde değildi.
"Bunun hesabını verecek.Yemin ederim bunun hesabını verecek" dedi.Bakışları çakıştığında Serhan , O'nun hesap soracağı kişinin sadece Mina'nın babası olmadığını çok iyi anlamıştı.
Mina , gözlerini açtığı ilk an aklına gelen şeyle "Yok canım olamaz" diye fısıldadı.Gözlerini kapattığında bunun aklının bir oyunu olduğuna çok emindi."Uluç'un ne işi var burada" dedi kendi kendine ama bir yandan da O'nu gördüğünü ve hatta "Geldin mi?" diye sorduğuna neredeyse emindi.Bunun sadece bir hayal olduğuna kendini ikna etmeyi başardığında rahatlayarak derin bir "Ohh" çekti.Ama aklına O'nun gözleri yaşlı bir şekilde "Geldim" dediği gelince yanakları yeniden kıpkırmızı oldu.
"Bu olabilir mi acaba?" diye fısıldadı kendi kendine."Sadece benim için buralara gelmiş olabilir mi?"
Aklını bu konuya o kadar çok takmıştı ki kolunda ki ağrının farkında bile değildi.Hatta kolunu tamamen unutarak hızla doğrulmaya çalıştı ama vücuduna saplanan ani acı ile kasılarak attığı acı dolu bir çığlıkla kendini yeniden yastıklara bıraktı.Bu sırada kapı aniden açılmış ve Uluç bembeyaz bir yüzle içeriye dalmıştı.
Mina daha ne olduğunu bile anlamadan Uluç tam dibinde bitmişti bile.
"Ne oldu Mina? Neden öyle çığlık attın.Çok mu sancın var?"
Uluç , Mina'nın sağlam elini sıkıca tutmuş sorduğu sorularının cevaplarını Mina'nın yüzünde arıyordu.Mina ise tamamen şaşkın bir şekilde O'na bakıyordu ve sonunda sadece "Gerçekten gelmişsin?" diyebildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Bir Hayat
RomanceArdındaki demir kapının çıkardığı tok sesle yerinden sıçradı.Şaşkınlıkla etrafına baktı ve her şeyin ne kadar farklı olduğunu düşündü.Derin bir nefes alarak ne yapacağına karar vermeye çalıştı. Aslında günlerdir bunu düşünüyor ama bir yanıt bulamıyo...