Sabahın ilk ışıkları ile uyanan neredeyse bütün geceyi uyumadan geçiren Uluç oldu.Uzun zamandır istediği şeye en sonunda sahip olmuş ve bundan emin olmak istercesine o uyurken karısını seyretmişti.Aylardır beklediği yoğunluğu ve yakınlığı yaşamanın verdiği tatlı bir rehavet içinde bile olsa kafası göğsünde huzur içinde uyuyan Mina'yı izlemek çok daha cezb edici görünmüştü.
Sanki bütün gece birbirlerine haz vermek için yarışan onlar değilmiş açtı vücudu karısına.Hele ki onun yarı aralık dudakalarından nefes alış verişlerini duymak Uluç için giderek işkenceye dönmeye başlamıştı.Sabaha karşı yine aynı sıcaklıkla yanmaya başladığında Mina hiç tereddütsüz yanıt vermişti kendisine ama şimdi bundan emin değildi.Ama bu şansını denemeyecek olduğu anlamına da gelmiyordu elbette.
Ellerinin hafif dokunuşları ile Mina ya yaklaştığında O'nun yarı aralık dudakları garip bir şekilde kıvrıldı ve Uluç O'nun uyumadığını anladı.Ani bir hamle ile O'nu altına alarak "Çok kötüsün Mina sabahtan beri uyanmanı bekliyorum" diye inledi.
Mina kafasını arkaya atarak "Uyandım işte şimdi ne yapacaksın bakalım" dedi.
Uluç neşeli bir kahkahanın ardından "Sonumuzu hiç iyi görmüyorum sevgilim.Sanırım bir süre sonra bizi tükenmiş bir şekilde böyle sarmaş dolaş bir halde bulacaklar"
Mina da içinden O'na hak veriyordu ve "Bizimkilere nerede olduğumuzu haber mi verseydik keşke?" dedi ama Uluç kararlı bir şekilde kafasını iki yana salladıktan sonra Mina'nın dudaklarına eğildi.Onlar yataktan çıkana kadar vakit çoktan sabahtan öğlene hatta öğleden sonraya varmıştı bile.
Evde ise yorgun ama neşeli bir Pazar sabahı hakimdi.Herkes bir ağızdan konuşuyor ve dün gecenin kritiğini yapıyordu.Masa da tek bir gerçek vardı ki o da hepsinin oldukça mutlu olduğuydu.
Yiğit böyle sıcak bir ailenin bir ferdi olduğu için çok mutluydu ve Bahadır'ın alaycı bakışlarına aldırmayarak Selin'e doğru eğildi."Kına konusunda abini örnek almamı istediğini hatırlıyorum güzelim.Diyorum ki acaba gelini kaçırma konusunda da O'nu mu örnek alayım"
Selin sinsi bir şeklilde güldükten sonra Yiğit'i kahkahalara boğan şeyi söyledi :
"Eğer o kadar saat beklersen seni boğarım"
.......................
"Hazır mısın canım?"
Mina son kez aynada kendisine baktıktan sonra "Hazırım" dedi ve Uluç'un uzattığı eli tuttu.Dün akşam otele giriş yaptıklarından beri ilk defa dışarıya çıkacaklardı.Sabah uyandıktan ve yaşadıkları o özel anlardan sonra kendilerine geldiklerinde ikisi de odadan dışarıya çıkmak istememişti.Mina Uluç duştayken kaldıkları villayı gezmişti ve neredeyse bir ev kadar büyük olduğunu görmüştü.İki tane yatak odası , büyükçe bir salon ve yine büyük sayılabilecek bir mutfak vardı.Mina perdeleri çekip çift kanatlı camı açtığında gözlerine inanamamıştı.Havanın soğukluğuna aldırmadan kendilerine ait olduğu belli olan bahçeye çıkmış ve yine kendilerine ait olan havuza yaklaşmıştı.Kış aylarında olmalarına rağmen havuz doluydu ve yanda da iki tane şezlong vardı.Bahçenin etrafı yüksek ve sık çalılarla kaplıydı ve içerisi hiçbir şekilde görünmüyordu.Uluç duştan çıkıp yanıa geldiğinde Mina hala önünde ki eşsiz manzaranın tadını çıkarıyordu.Yan taraflarda ki sık çalıların aksine bahçenin ön kısmı açıktı ve önünde alabildiğine engin görünen deniz vardı.
Uluç'un yanına gelmesi ile bu dakikalar sona ermişti.Uluç O'nu kucaklayarak içeriye taşırken kulağına "Yazın geleceğiz ve daha çok tadına varacağız ama şimdi hasta olmanı istemem" demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Bir Hayat
RomanceArdındaki demir kapının çıkardığı tok sesle yerinden sıçradı.Şaşkınlıkla etrafına baktı ve her şeyin ne kadar farklı olduğunu düşündü.Derin bir nefes alarak ne yapacağına karar vermeye çalıştı. Aslında günlerdir bunu düşünüyor ama bir yanıt bulamıyo...