Mina yaşlı adamın yanına geldiğinde artık zorlanmadan yüzüne oturttuğu gülümse ile "Merhaba kolay gelsin" dedi.
Musa dede tek elini gözlerine siper ederek "Geldin mi" diye sordu."Nasıl hallettin mi işlerini.Eksiklerini alabildin mi?"
Mina sıkıntı ile yere Musa dedenin yanına çöktü."Bende bunu konuşmak istiyordum sizinle.Benim gelmem şart mı?.Selin hanım da sizinle beraber ben hiç fazlalık olmasam" dedi alacağı yanıtı bilerek.
Musa dede kaşlarını çatarak "Bunlar ne biçim laflar Mina.Neden hala varlığından rahatsızlık duyduğumuz düşünüyorsun.En son ne zaman tatil yaptın yada dağa doğrusu hayatın da hiç tatil yaptın mı?
İkisi de bu sorunun cevabını biliyordu aslında.Mina'nın hiç öyle güzel anıları olmamıştı ve Musa dede de bir yerlerden başlamak istiyordu.
"Öyle hissetmediğimi biliyorsunuz" derken O'nu rahatlatan tek şey Uluç'un bu geziye katılmayacağını bilmesiydi."Ben sadece yalnız olsanız daha iyi olur diye düşünmüştüm" dedi acele ile.
Musa dede ayağa kalkıp üzerinde ki toprakları silkeleyerek "Yanlış düşünmüşsün her zaman ki gibi.Ben çok yoruldum erken yatacağım.Söyle yemeğimi odama getirsinler kızım.Sizde erken kalkın erken yol alalım güneşe kalmayalım" dedi ve Uluç'ların olduğu yere doğru yürümeye başladı.
Mina O'nu ve yanında ki yapışkanları görmek istemediğinden mutfak kapısından içeriye girmeye karar verdi.
Musa dede Uluç'un yanında ki kadını görünce yeniden tansiyonunun yükseldiğini hissetti.En büyük korkusu torununun bu tarz bir kadına kapılıp evde ikinci bir Nazan vakası yaşanmasıydı ki Uluç'un yapacağı hatanın tamiri Bahadır'ın kinden çok daha büyük olurdu.
Hiç havasında olmamasına rağmen yanlarına oturarak muhabbetlerine katılmaya karar verdi.Bahadır kardeşlerinin bütün ikazlarına rağmen Nazan ile evlenmişti ve O'nun pişman olduğunu çok iyi biliyordu Musa dede.Sürekli Nazan'ın yaptıklarını savunması ve O'nun yanında yer almasının altında yatan sebepte buydu aslında.kardeşlerinin haklılığına direnebildiği kadar direnecek ama an gelecek ki bütün gemileri yakıp gerçekleri kabul edecekti.Bütün torunlarını olduğu gibi Bahadır'ı da çok iyi tanıyordu ve bu dediklerinin kısa bir zaman sonra yaşanacağını çok iyi biliyordu.
Uluç dedesinin yanına oturmasıyla tek kaşını kaldırıp saklamadığı bir merakla dedesine bakmaya başladı.Yaşlı adam da bunun farkındaydı elbette ama yaptığı son derece normalmiş gibi "Hoş geldin kızım.Kusura bakma toprakla uğraşıyordum daha önce gelemedim"
Şebnem şaşkın bakışlarını Nazan'a çevirdiğinde bugün şok üstüne şok yaşadığını düşünüyordu.Uluç ile iplerin tamamen koptuğunu düşünüp başka sulara yelken açmaya hazırlanırken sabah O'nun gelmesi ile her şey bir anda yeniden değişmişti.Bunlar yetmezmiş gibi , geçen geldiğinde yüzüne bakmayan dedenin yanlarına oturmasıyla "Oldu bu iş" demekten alamadı kendini.
Uluç ise her geçen saniye daha da şaşırıyordu.
Musa dede "Sen ne zaman gideceksin İstanbul'a" dedi Uluç'a kısa bir muhabbetin ardından.
İstanbul meselesini hatırlamasıyla bütün sinirlerinin yeniden gerildiğini hissetti.Selin'in boşanması tek celse de bitecekken , Cem'in ani bir karar değişikliği ile boşanmaktan vazgeçmesi ile kalakalmışlardı.Bir de bunu mahkemede öğrenince sinirler iyice gerilmişti tabi.Adli tatilin başlamasıyla da boşanma haliyle Eylül ayına kalmıştı.
Uluç o tarihte Cem'in karşısına dikilebileceğini ve O'nu bu işe ikna edeceğini biliyordu ama bütün siniri üzerindeyken halletmek o an için çok daha mantıklı geliyordu.İstanbul da halletmesi işler de olduğundan bir taşla iki kuş vuracaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Bir Hayat
RomanceArdındaki demir kapının çıkardığı tok sesle yerinden sıçradı.Şaşkınlıkla etrafına baktı ve her şeyin ne kadar farklı olduğunu düşündü.Derin bir nefes alarak ne yapacağına karar vermeye çalıştı. Aslında günlerdir bunu düşünüyor ama bir yanıt bulamıyo...