BÖLÜM-18-ÖLÜM KADAR GÜZELSİN

60.7K 1.8K 166
                                    

Multimedya Kuzey ARSLAN

Derin'den

Hissettiğim acı iliklerime kadar işlemişken daha yeni kendime geliyordum.Elimi acıyla inleyerek burnuma götürdüm.

Elim bir elin parmaklarıyla birleşmişti.Uykunun sersemliğini üstümden atamamışken tuttuğum elin altında soğuk bir cisimle artık gözlerimi açmam gerektiği kesinleşti.

Baktığım tavan bana kesinlikle yabancıydı. Gözlerimi gezdirdiğimde evde olmadığımı gördüm ve hızla doğruldum.

"Yat Derin, uğraştırma."

Ses tonunun tanıdık olması daha korkutucuydu.Kuzey ile göz göze geldiğimizde perişan halde olduğunu gördüm ama bu perişanlık yorgunluk, bıkkınlık ve uykusuzluktan kaynaklanıyor gibiydi.

"Benim burada ne işim var ?" Sorumu tehditkar bir ses tonuyla vurgulamıştım.Halâ elini tuttuğumu fark ettiğimde kendimi geri attım.

"Gitme geriye, yaklaş."

Elindeki buz torbasını tekrar burnumun üstüne koydu.Şaşkınlık elimi kolumu bağlıyordu.Evin içi oldukça modern ve zengin işiydi.

Gözüm duvar saatine ilişince tedirginliğim doruğa tırmandı. Saat gece ikiydi.

"Egemen, Egemen delirmiş olmalı." Mırıldanarak telefonumu aradım.Örtünün altında bulunca elimle burnuma koyduğu torbayı ittirdim.

Telefonun kilit ekranını açınca direkt Egemen'in mesajı çıkmıştı.

"Güzelim benim şirkette işim çıktı yarın gelirim.Beni bulamazsan telaşa kapılma."

Anlamsız bir rahatlama tüm vücudumda dolaştı.

"Sizin evde kimse olmayınca buraya getirdim seni."

Sesi o kadar yorgun çıkıyordu ki.Gözlerini zor açık tuttuğu belliydi. Hiç bu kadar savunmasız biri olmamıştı.

Gözümde şu an bambaşka biri gibiydi.Hiç de tanıdık gelmiyordu.Burnumun ne durumda olduğunu anlamak için bir sağa bir sola kıvırdım.O an hiç beklemediğim bir sesle burnum öylece kalmıştı.

Kuzey kısık gözleriyle gülüyordu bana.O an için yeni fark ettiğim iki şey oldu, birincisi Kuzey'i daha önce hiç gülerken görmemiştim.Diğeri de kesinlikle sarhoş olduğuydu.

"Çok çirkin oluyorsun." Gözlerini derin bir bakış alıkoymuştu şu anda.Gözlerimi devirerek evi incelerken yanıma oturdu.Yine yakınlaşmıştık.

Göz göze geldiğimde yüzünden duygularını okumak mümkün değildi.Uzun bir süre bakışlarını gözlerimden çekmedi, ben de ona baktım.

Bir süre sonra gözleri hüzünle dolmuştu.

Elini saçlarımda dolaştırdı.Ne yaptığını anlayamıyordum.

"Çok güzelsin, çok.Hiç bir şeye benzetemiyordum seni.Şimdi biliyorum artık."

Elini tutup saçlarımdan uzaklaştırdım.

"Ölüm gibisin, tek karşılığın ölümün güzelliği."

Kaşlarımı çatıp izlemeye devam ettim.Bu sözleri ona tek söyletebilecek şey içkiydi.

Kendini ben çekildikçe daha çok yaklaştırıyordu yanıma.Kulağıma doğru eğildi.Bir süre sadece nefes alıp verişini duydum.

"Özür dilerim, çok özür dilerim.." Kulağıma fısıldayışı varla yok arasıydı.

Kafamı geriye attım.

"Neden özür diliyorsun?" Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu.

"Seni tanıyorum Derin. Hiç biri tesadüf değildi.Seni senden iyi tanıyorum. Herşeyinle benimsin ama sana getireceğim tek şey ölüm olacak."

İnsanın içini rahatlatan bir sesle bana sürekli ölümden bahsediyordu.Ayağa dikilip başımı sinirle kaldırdım.

"Ne saçmalıyorsun? Beni dayaktan kurtardın diye kendini övme tarzın bana ölümü hatırlatmak mı ? Sen tam bir-"

Saniyeler içine ayağa kalkıp dudaklarıma kapandı. Beni belimden sıkı sıkıya kendine yapıştırıyordu.Sinirle yumruk olan ellerim tuhaf bir titreşimle kendi kendine indi.

Öpüşünü her geçen saniye daha derinleştiriyordu.Beni yarım tur döndürdükten sonra arka tarafımda koltuk kalmıştı.

Kendiyle beraber beni de koltuğa yöneltti. Yatar pozisyona geldiğinde aniden durdu. Hızlı nefes alış verişi göğsünün üzerinden beni de hareket ettiriyordu.Başımı göğsüne yerleştirdi.

Bir anda kendimi çekip sinirli homurtularla çıkmaya çalışırken beni sarmalayan kollarını daha da sıktı.

"Lütfen, sadece bir kere. Kendin isteyesiye kadar sadece bir kere yanımda ol."

Sözleri o kadar derinden geliyordu ki.İnsanın kapılıp gitmemesi imkansızdı.Başımın üstünde öpücüğünü hissettim.Kalbim kafesinden çıkmaya çalışan yabani bir kuş gibi çırpınıyordu.Sürekli kafese çarpıp kanadını yaralıyor ama hiç pes etmiyordu.

Gözlerimi bilinmezlikle sıktım.Eğer Kuzey'e bu zevkleri yaşatacak ya da ona ölüm kadar güzel gelebilecek biri varsa, o ben değildim.

Memnuniyetsiz homurtularla anında kolları arasından sıvıştım.Diğer koltukta duran ceketimi giydikten sonra Kuzey'e döndüm.

Gözlerinde donmuş bir ifadeyle tabanı izliyordu.Yaptığım şey için bir üzüntü duymuyordum, daha sonra da pekâlâ pişmanlık duymayacaktım.

Ben onu kendimden bu kadar ittikçe her seferinde bana daha çok yaklaşıyor olması korkutuyordu.

Evin kapısına dönük olduğumu görünce son kez yüzüne baktım. Gitmememi söyler gibi başını yavaşça iki yana salladı.

Beni hep ikilemde bırakmayı başarabiliyordu.Dudağımın içini ısırırken artık çıkmam gerektiğini hissediyordum.

Ne hızlı ne de yavaş adımlarla kapıya yaklaştım.Kollarımda ve bacaklarımdaki güç çekilmişti. Kapıyı zorlanarak açtım.

O an kulağıma duyulması imkansız denebilecek yükseklikteki sesi ilişti.

"Gitme, yine bana geleceksin.Ölmeden önce gördüğün kişi ben olacağım.Gitme..."

KUZEY (+18) Düzenleniyor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin