BÖLÜM-46-BAŞLANGIÇ

26.9K 827 46
                                    

Morgdan çıktığımızda akan gözyaşlarımın arasında Egemen'in koluna sığınıyordum.Dedem,yıllarca bana annem ve babamın yokluğunu hiç hissettirmemişti.Ne zaman canım yansa bir şeye üzülsem hep ona koşardım.Şimdi onu böyle görmek beni boşlukta hissettirmişti.Sanki etrafımdaki herkesi teker teker kaybediyordum.Elimin tersiyle gözyaşlarımı silerken önümüze bir adam geldi.Orta yaşlarda,kumral ve oldukça iri yarıydı.

"Adamı adresinden alıp batıdaki depoya kilitledik,senden emir bekliyoruz abi."

Egemen başını belli belirsiz eğerken ona döndüm.

"O-o,dedemi öldüren adamdan mı bahsediyor?"

Egemen kısa bir süre benle bakıştıktan sonra karşısındaki adama döndü.

"Ali sen Derin'i eve götür,koruma sayısını iki katına çıkartın evin etrafında.Ben gelesiye kadar da gözünüz etrafta olsun."

Adının Ali olduğunu anladığım adam kafasını onaylar gibi salladığında gözlerimi yuvasından çıkarırcasına açıp Egemen'e döndüm.

"Hayır Egemen,ben de geliyorum!"

Egemen tahammül edemez gibi bana döndü.

"Hayır Derin,zaten her şey yeterince karışık.Lütfen evde beni bekle,çok istiyorsan ben dönünce gitmeyi isteyeceğin bir yere götürürüm seni."

İnanmaz gözlerle ona bakarken Ali kolumdan ters yöne çekiştirmeye başlayınca kolumu elinden kurtarıp arabaya doğru yürüdüm.

Arka koltuğa binip camdan dışarıyı izlerken alnımı cama dayadım.İçimde çok fazla boşluk vardı.Ne yapıp nereye gideceğimi,nasıl bir hayat yaşayacağımı bilemiyordum.Kuzey'in çekmecesinde bulduğum dosyayı hatırladım.
'Güvenlik sebebiyle infaz edilecek.' Beni en başından beri zefirin parçasını ele geçirmek için bir maşa gibi kullanmıştı ama bu kadar da ileri gidebilir miydi? Evliliğimizi bir yalanın üstüne kurmuş olabilir miydi? En önemlisi aşık olduğuna beni nasıl ikna edebilmişti? Bütün bunları düşünürken kucağıma düşen kanlar içindeki kafasının görüntüsü gözümün önüne geldi.Bana sorun değil der gibi bakmıştı.Canı yanıyordu ama bana bakarak ölmeyi sorun etmiyordu.O kadar çok bilinmeyen vardı ki beynimin içinde.Burnumu sertçe çekip gözyaşlarımı ceketimin koluna sildim.

Araba durduğunda eve geldiğimizi anlamıştım.Karanlık çökmüş,sokaklar tenhalaşmıştı,hafif bir meltem ufak ufak okşuyordu sanki yüzümü.Kapıyı kapatıp önüme döndüğümde evin kenarındaki ağacın arkasında birini görmüştüm.Gözlerimi kısıp dikkatli baktığımda gri kapşonlu yüzü görünmeyen birinin beni izlediğini gördüm.Ali'den tarafa korkuyla döndüğümde onun da fark edip elini belindeki silaha attığını gördüm.Garajın önündeki korumalar tereddütle bize doğru geldiğinde herkes ayaklanmıştı.Adam bir anda ters yönde koşmaya başladı.

Ali koşarak yanıma geldi.

"Derin hanım,lütfen eve girin ve evden çıkmayın.Yeni gelecek olan korumalar yolda,korkmayın."

Başımı eğip eve doğru yaklaştıktan sonra duvarın kenarından izlemeye devam ettim.Kalbim deli gibi atıyordu.Bu adam beni ya da Egemen'i öldürmeye geldiyse bile nasıl garajın önündeki 3 korumaya görünmeden bahçeye kadar girebilmişti ? Sokağın ucuna kadar kovaladıktan sonra hepsi de gözden kaybolmuştu.Etrafıma bakındıktan sonra sessizce kapıyı çaldım.Kapı yavaşça açıldıktan sonra başımı kaldırmadan eve girip ceketimi vestiyere bıraktım.

İkişer ikişer çıktığım merdivenlerden sonra odamın önüne gelmiştim.Ardımdan kapıyı kapatıp kendimi yatağa attım.Uyuyup her şeyi beynimden atmak dışında yapabileceğim bir şey yoktu.Kapanmakta olan gözlerime teslim oldum.

****

Telefonuma gelen bildirim sesiyle uyandım.Gözlerim kapalı bir şekilde yatağın içine attığım telefonu arıyordum.Duvarın kenarına sıkışmış telefonumu alıp doğruldum.Saat sekiz buçuktu.Bir kaç cevapsız çağrı ve büyük harflerle yazılmış haber başlığı dışında bir şey yoktu.Habere tıkladım.

'Ünlü iş adamı Altay Miroğlu yurt dışında kaldığı otel odasında ölü bulundu! Ölüm sebebi kesin olarak bilinmese de araştırmalar devam ediyor.'

Telefonu sinirle yatağa geri fırlattım.Sinirle başımı ovarken odamın önünden gelen ayak seslerini duydum.Egemen'in odası alt katta olduğu için genelde bu kata çok uğramazdı,beni uyandırmak için geliyor olsa bile muhakkak neşeyle bağırarak çıkardı merdivenleri.Gittikçe yaklaşıyordu.Sessizce parmak uçlarımda kapımın önüne kadar gelip kulağımı kapıya dayadım.Ayak sesleri uzaklaşıyordu.Ses çıkarmamaya dikkat ederek kapıyı açtım ve hafifçe araladım.Bir kaç metre ileride arkası dönük takım elbiseli bir adam duruyordu.Boyu oldukça kısaydı.

"Sokağın ucuna kadar kovalamışlar ama karanlığın içinde kaybolunca bir ara gözden kaybetmişler.Köşedeki otoparktan çıkan jeeple kaçtığını görünce bizimkiler arabayla otobana kadar takip etmişler fakat yine gözden kaybolmuş.Normal birisinin bu kadar iyi atlatabileceğini düşünmüyorum."

Kafam karışmıştı.Anında odamdan çıkıp karşısına dikildim.Adam Egemen ile konuşuyordu.

"Noluyor? Dün geceki adamdan mı bahsediyorsunuz ?"

Egemen önünde duran adama baktıktan sonra yüzündeki ciddi ifadeyi hızla silip gülümseyerek yanıma geldi.

"Boşver şimdi bunları,kahvaltı hazır kaç gündür karnına bir şeyler gittiğini görmedim.Hadi."

Egemen kolumdan çekiştirirken sesimi yükselttim.

"Niye her şeyi benden saklamaya çalışıyorsun Egemen?"

Egemen gözlerini sıkıca yumup elini alnına atıp stresle karışladı.

"Evet dün geceki adamdan bahsediyoruz ve  ben de sen ne duyduysan onları duydum az önce."

Bakışlarımı koridordaki adamda gezdirdikten sonra hiçbir şey söylemeden merdivenden inmeye başladım.Bana bir açıklama yapmaya zorunluydu,hiçbir şeye anlam veremiyordum.Hiçbir şeye!

Sinirle yemek masasındaki sandalyeyi geri çekip oturdum.Egemen de tam karşıma geçip oturdu.Tabağına bir şeyler koyarken yüzüne dikkatle baktım.Göz altları çökmüştü ve saçları birbirine girmişti.O da benim gibi dağılmıştı.

Önümdeki çaydanlıktan çayımı doldurduktan sonra Egemen'e sorar gözlerle baktım.Bardağını önüme doğru ittikten sonra onun çayını da katmıştım.Tabağıma bir kaç dilim peynir ve domates koyduktan sonra çatalı tabağın etrafında döndürmeye başladım.Hiçbir şey yemek gelmiyordu içimden.Sonsuz bir acıya boğulmuştum ve çıkış yolum yoktu.Egemen tabağıma haşlanmış yumurta dilimleri koyduktan sonra bana baktı.Gülümsüyordu ama zorundan ayakta olduğu belli olan bir gülümsemeydi bu.

"Zefir bana ilk gösterdiğin yerde mi?"

Ağzına götürdü çatal durmuştu.Donakalmış bir şekilde bir kaç saniye bana baktıktan sonra çatalı tabağına geri bıraktı.Yüzüme bakmadan konuşuyordu.

"Hayır,güvenlik sebebiyle başka bir yere taşındı."

"Neden biz bakmak zorundayız o lanet şeye? Daha ne kadar bekleyeceğiz onun yüzünden ikimizden birinin daha ölmesini?"

Egemen'in sinirlendiğini bakışlarından anlayabiliyordum.

"Annemi ve babamı neden dolayı kaybettik sanıyorsun ? Gazetelerde yazdığı gibi basit bir kazadan dolayı mı? Peki dedemin ölümü? Çok mu mantıklı geliyor haber sitelerinde yazan kalp krizinden ya da yaşlılığa bağlı ölü bulunduğu yazısı? Çok fazla insan kaybettik ailemizden,biz bu parçayı başkasına versek bile bizim normal bir hayat süreceğimize izin verirler mi sence? Vermeyecekler Derin.Ya en korktukları,en güçlüleri biz olacağız ya da onların bizi bulacağı günü bekleyeceğiz.Benim tercihim ilkinden yana."

Gözleri sinirle büyümüş beni izliyordu.Boynundaki damarlardan zor nefes aldığı aşikardı.

"Benim tercihim de öyle."

Mırıldanarak cevap verdikten sonra önümdeki tabağa geri döndüm.En nihayetinde intikam belki de şu an beni ayakta tutan tek duyguydu.Egemen masadan kalkıp sandalyesini gürültüyle ittirdi.

"Güzel.Hazırlan o zaman,bu işin yürütüldüğü yere gidiyoruz."

KUZEY (+18) Düzenleniyor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin