BÖLÜM-23-ZEFİR

44.1K 1.4K 162
                                    

Multimedya Kuzey ARSLAN

Kuzey'den

İşimizi bitiresiye kadar kalmak için ayarladığımız otelde güvenliği test etmiş ve odama çekilmiştim.Yarın buluşmam gereken dostlarım vardı ve sonra büyük gün.Pega'ya istediğini verecektik.

Saat gece yarısına gelirken neredeyse herkes odasına gitmişti.Oldukça büyük olan bu otele hepimiz anca sığmıştık.

Elimdeki silahla ilgilenirken telefonum çaldı.Arayan Antalya'da tedbir amaçlı bıraktığım topluluğun lideriydi.

"Ne oldu?"

Çok sesli nefes alıp verişi duyuldu, heyecanlı ya da telaşlı olmalıydı.

"Ceren, Ceren'i öldürmüşler.Evinde ölü bulduk."

Öfkeyle ayağa fırladım.

"Ne demek öldürmüşler? Size onun yurt dışına geleceğini söylemedim mi ?"

"Gelecekti abi, bizi aradı akşam.Eve gidip hazırlanacağını ve yanımıza geleceğini haber verdi."

Sinirle telefonu kapattım.Biri onu öldürmüştü ama kim?

Ceren çok iyi dövüşen bir suikastçiydi, onu öldürmek büyük güç isterdi.Kim öldürdüyse takdire şayan biri olmalıydı.

Kapım apar topar açıldı ve içeriye telaşla Toprak girdi.

"Ceren'i öldürmüşler duydun mu ? Hayır kim yapabilir bunu ? Kim cesaret edebilir?"

Masaya bıraktığım silahta gezdirdim bakışlarımı.

"Bizi tanımayan biri."

"Kızı tanıyan yoktu, tek işi birini takip etmekti.Kimi takip ediyor olduğunu bilmiyorum ama belaya bulaşmış olmalı."

Gözlerim hızla Toprak'a döndü.Ceren'i Derin'in hayatına girmesi için yıllar önce ona o görevi ben vermiştim, tamamen aklımdan çıkmıştı.

Tek düşündüğüm Ceren'i öldürenin Derin olmamasıydı, yoksa onun da canlı çıkması imkansız olurdu.

Derin'den

Burnuma gelen kokuyla gözlerim aralandı.İçerisi elmalı turta kokuyordu.

Kendime gelip doğrulduğumda Egemen koltukta yanımda oturuyordu.Uyandığımı görünce sevgiyle bana baktı.Alnı ile saçları arasında bir bandaj vardı.Demek ki yaşadıklarımız hayalden ibaret değildi.

Elimi tutup elleri arasına aldı.

"Sana bir şey oldu diye ödüm patladı, kriz geçirmişsin ama şansa bak ki burada ilaçların vardı.Hastalığın yıllardır hiç kendini belli etmiyor diye tedbirli dolaşmıyordum ben de, benim hatam."

Kendime tam anlamıyla geldiğimde bakışlarım içinde olduğumuz evde gezdi.Daha önce hayatımda hiç böyle bir yer görmemiştim.Her yer sadece siyah ve griydi.Korku salan bir havası vardı evin ve ileride de yukarı kata çıkan bir merdiven vardı.Egemen'in böyle bir evi olduğundan haberim yoktu.

Evi incelemeyi bir kenara bırakıp yaşadığımız korku dolu anlar geldi aklıma.Üstümdeki örtüyü çekip oturur pozisyona geldim ve Egemen'e yaklaştım.Elimle saçlarını kaldırıp yarasının olduğu yere baktım.Ellerimi kavrayıp sevecen bir gülümsemeyle aşağı çekti.Yarasına bakmamı istemiyordu, küçükken de hep böyle yapardı çünkü yarasını görünce benim de canımın yanacağını söylerdi hep.

"O kıza ne oldu? Ayrıca burası neresi ? Neler oldu Egemen?"

Egemen gözlerini meraklı gözlerimde gezdirdi ve kalkıp ilerideki bir odaya girdi.

Geri döndüğünde tabakta elmalı turta vardı.Kimin abisi harika elmalı turta yapabilir ki ? Egemen farklıydı benim için işte.

Yanıma oturdu ve elindeki tabağı bana uzattı.Sorduğum sorulara cevap vermek istemediği belliydi.

Tabağa bakmadan aynı merakla gözlerine baktım.Elindeki tabağı masaya bıraktı.

"Hayatımı kurtardın Derin, sayısız kere ateş ettin ve orada öldü.Benim küçük ninjamı arabaya bağlamışım ya da bağlamamışım ne fark eder?"

O gülerken benim de neşem yerine gelmişti. Beni öldürmeyi planlayan birinin arkasından yas tutacak değildik.

"Bu beni arabaya zincirleme olayını unutmayacağım."

Gülümsemesi daha da genişledi ve elimden tutup beni ayağa kaldırdı.Gülümsemesi silinmişti.

"Bilmen gereken çok önemli şeyler var."

Hızlı adımlarla merdivenden inerken bende arkasından savruluyordum.Sinirlendiğinde ya da önemli bir olay olduğunda ona ayak uydurmak imkansız hale geliyordu.

Aşağı kata indiğimizde buranın tamamen siyah olduğunu gördüm. Yukarı kata göre daha korkutucu bir havası vardı ve korku filmlerinden fırlamış gibiydi adeta.Egemen'in burada ne işi olduğunu artık gerçekten merak ediyordum.

Uzun bir koridordan geçtikten sonra karşımıza dev bir çelik kapı çıktı.Kapı kulpu olması gereken yerde kasalardaki gibi kilit sistemi bulunuyordu.

Ben hayretle incelerken Egemen çarkları çevirmeye başladı.Bir süre sonra 'klikt' sesi duyulduğunda kapı kendiliğinden açılmıştı.

İçerideki her şeyin üstü örtülüydü ama Egemen burada durmadı ve yürümeye devam etti.Köşede bir dönemeç vardı ve oradan döndükten sonra bir kapı daha çıktı karşımıza.

"Beyaz saray böyle korunmuyordur vay be..."

Ben kendi kendime fısıldarken Egemen duyup bana döndü ve şaşırıp gülmeye başladı.Ağzımdaki cırt cırtı kapatıyormuş gibi hareket yaptım ve ellerimi teslim olur şekilde havaya kaldırdım.Buna daha çok gülmüştü.

Kapının üstünde tuşlar vardı.Egemen uzunca bir süre tuşlardan şifreyi yazdı ve nihayet bu kapı da açıldı.

İçeri girdiğimizde ağzım açık kalmıştı. Gözlerim bağımsızlığını ilan etmek ister gibi dönüyor ve daha çok açılıyordu.

İçerisi tam anlamıyla araba ve silah deposuydu.Devasa duvarlardaki uzun raflar silahlar ile doluydu.Aklınıza gelebilecek her türlü ölüm aleti mevcuttu.Ben hala şaşkın sesler çıkartırken Egemen beni kolumdan tutup çekmeye devam etti.Küçük bir odaya girdik.

İşte burası beni her şeyden çok şaşırtmıştı.Duvarlar yüzlerini canlı göremediğim anne ve babamın resimleriyle doluydu.Evde bir kaç resimleri vardı ama alelade çekilmiş fotoğraflardı.

Bunlar ise ellerinde silahlar ile adam öldürürken çekilmiş fotoğraflarıydı.Normal fotoğrafları da vardı ama çoğunluk silah barındırıyordu.

En büyük resimde ise harika giyinmiş annem, babam ve bir adam ellerindeki kadehleri tokuşturuyordu.Hepsinin de yüzlerinde ne kadar mutlu olduklarını belli eden kahkahaları vardı.Balo gibi bir yer olmalıydı çünkü herkes takım elbise ve gösterişli elbiseler giymişti.Ben fotoğrafa dalmış düşünürken Egemen öksürdü.

"Artık zamanı geldi Derin, bunu senin de bilmen lazım.Ailemiz sandığın gibi sıradan hayatlara sahip değildi ve yıllardır sandığın gibi annem seni doğururken ölmedi.Annem ve babam görüp görebileceğin en güçlü suikastçilerdi ve uğruna can verdikleri şeyi koruma sırası bizde..."

Elindeki büyük kutuya endişeyle baktı. Beynim donmuştu resmen, bir anda bu kadar aksiyonu bünyem kaldırmıyordu.

"Bunun için."

Kutuyu açtı ve içerisindekine hayranlıkla baktı.

"Zefir."

Sesi fısıltıdan ibaretti.

KUZEY (+18) Düzenleniyor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin