Kapıdan içeri girdiğimde arkamda bekleyen Toprak'ı da içeri aldım.Kapıyı ardımızdan kapatıp mutfağa ilerledim.Çıkardığım bardağa suyun doluşunu izlerken hipnoz olmuş gibiydim.Kuzey'in bakışları,sözleri,sesinin tonu asla gözümün önünden gitmiyordu.Onu o yıkık dökük villada bulduğum günden beri sanki bana yabancılaşmıştı.Gözlerimin içine bakan o iki çift göz başka birine ait gibiydi.
Yanımda hissettiğim nefesle donakaldım.Toprak uzanıp musluğu kapattı.Bardaktan taşan sular tezgaha yayılmıştı.
"Derin,Kuzey bu aralar çok gelgitli.Biliyorsun yaşadığı şeyler hiç kolay değil ama sana olan sevgisinden hiç şüphem yok.Biraz birbirinizi alttan almaya ve huyunuza gitmeye mi çalışsanız?"
Bakışlarımı devirdim.
"Bir psikolog olmadığın kalmıştı Toprak."
"Ne psikoloğu yenge,benden aşkolog olur.O masada da varım."
Gülüşüne kayıtsız kalamayıp sırıtmıştım ama o sırıtma bile üç saniyeyi geçmemişti.Boğazıma tırmanan bulantının etkisiyle lavaboya doğru koştum.Klozete çöküp öğürmeye başladım.Ne kadar süre öyle durdum bilmiyorum ama en son kendimi bitkin hissetmeye başlayınca ayağa kalkmak için lavabonun kenarına tutunmaya çalıştım.Toprak hemen gelip koluma girdi ve beni ayağa kaldırdı.Yüzümü yıkayıp sifona bastım.
Odamıza çıkıp kapıyı ardımdan kapattım.Ağlamamak için kendimi sıkıyordum.İlerleyip pencereye yaklaştığımda eve ellerinde poşetlerle gelen adamı gördüm.Toprak poşetleri adamın elinden alıp gülerek sohbet etti ve ardından eve geri döndü.Perdeyi çekip berjere oturdum.Kafamı koltuğun ardına yasladığımda göz ucuyla solumdaki minik kitaplığı gördüm.Daha önce hiç dikkat etmemiştim.Kuzey'in seçtiği kitaplar..
Gözümü kapatıp elimi kitapların üzerinde gezdirdim.Bir,iki,üç,dört,beş,altı,yedi,dur.Gözümü açıp kitabı aldım.Genç Werther'in acıları.Ondan bu tarz kitaplar yerine daha ağır dilli benim okumayacağım türde kitaplar beklerdim.Kitabın sayfalarına göz atmaya başladım.Sayfaların uçları yukarı doğru kıvrılmış ve dikkatini çeken yerlerin altı kurşun kalemle çizilmişti.Olduğum yerde gömülüp kitabı kendime biraz daha yaklaştırdım.Kalbim hızlı atmaya başladı.Sayfaları değiştirip altını çizdiği yerleri okumaya başladım.
'Ah,tesadüfen parmaklarım onunkilere dokununca,ayaklarımız istemeden masanın altında birbirine değince nasıl da damarlarım çekiliyor!Ateşten kaçar gibi geri çekiliyorum,ama gizli bir güç beni yine ona doğru çekiyor,tüm duygularım almak bullak oluyor.Ah,onun suçsuz ruhu bu küçük yakınlaşmaların bana nasıl acı verdiğinden habersiz.Benimle konuşurken elini elimin üstüne koyduğunda ve konunun heyecanıyla,cennetten gelen soluğu dudaklarıma değecek kadar bana yaklaştığında,işte o zaman üzerime yıldırım düşmüş gibi oluyorum."
Elimi karnıma koyup kitaba bakmaya devam ettim.Bu sayfada işaretlediği tek yer buydu.Bakışlarımı karnıma çevirdim.Elimle hala karnımı okşuyordum.Fısıldayarak başımı eğdim.
"Belki de dışardan göründüğü gibi bir buz dağı değildir baban,ne dersin?"
Kapının çalmasıyla elimi hızla karnımdan çektim.
"Yenge Kuzey ilaç,vitamin,meyve falan göndermiş.Kesin yesin diyor.Yerken de ben başında bekleyip rapor verecekmişim ne kadar yediğini."
Bakışlarımı tekrar karnıma çevirdim.İstemsizce gülümsemiştim.
"Geliyorum."
Aşağı indiğimde Toprak'ın mutfakta olduğunu gördüm.Masada oturuyordu.
"Nerden çıktı bunlar?"
"Kustuğunu duyunca bunları gönderdi.Mide bulantısı için ilaçlar ve bağışıklık güçlendirici vitaminler var.Tatlılar ve meyveler de tabii.."
Yanındaki sandalyeyi çekip oturdum ve mandalinayı soyup yemeye başladım.Hiç konuşmadan beni izliyordu.Zil çaldığında başımı aniden kaldırdım.Toprak elini belindeki silaha götürmüştü.
"Sen burada kal."
Kapıya doğru giderken doğrulup arkasından izledim.Gelen Demir'di.
"Niye korkutuyorsun oğlum,haber versene.Sıkacaktım kafana o olacaktı."
"Kalbime sıkmışsın zaten bir de kafama sık tam olsun."
Mutfak kapısının pervazına dayanıp gülerek onları izliyordum.
"Aşkolog olarak yüksek lisansını kimle yaptığın belli oldu şimdi."
İkisi de gülerek bana dönmüştü.Toprak elini Demir'in beline atıp pis pis sırıtmaya başladı.
"İlk ve tek aşkım."
"Yenge sen bakma burdan sonrası artı on sekiz."
Kahkaha atarak merdivenlere yöneldim.Yarım kalan mandalinamı da merdivenlerde yemeye devam ediyordum.
"Kuzey de gelmek üzere.O gelince biz çalarız."
Arkamı dönmeden başımı salladım ve odama girdim.Koltuğun üzerinde bıraktığım kitabı alıp yatağa uzandım.Kendimi çok bitkin hissediyordum.Üzerimdeki hırkayı çıkarıp yorganın altına girdim.Kazakla bile içim tir tir titriyordu.Kitabı okumaya devam ettim.Sayılı yerlerin altı çiziliydi.Kalbine dokunan her cümleyi öğrenmek istedim.Önemsediği her cümleyi ezberlemek..Mıknatıs gibiydik.Ne kadar uzaklaşsak da birbirimize kapılıp o manyetik alandan çakamıyorduk.
Gözlerim kapanmaya başlayınca kitabı Kuzey'in yattığı tarafa bıraktım.Tam uykuya dalmak üzereyken kapının açıldığını duydum.Kim olduğuna bakmak için gözlerimi açıp ardını dönecektim ki kokusu tüm odaya yayıldı.Kuzey gelmişti.Ağır ve temkinli adımları etrafımda dolaşıp tam karşımda durdu.Yatağın diğer tarafı yükle çöktü.Kitabı eline aldığını duyabiliyordum.Sayfaları çevirmeye başladı.
Sesi cennetten geliyor gibiydi,sanki bugün bana bağıran o ses telleri Kuzey'e ait değil gibiydi.
"Demek kocanın kitaplarını karıştırıyorsun."
Gözlerimi açmadan uyuma taklidi yapmaya devam ettim.
Yatağın başlığına yaslandığını hissedebiliyordum.
"Beni de kendisini de mahvedecek olan bir zehri hazırladığını ne görüyor ne de hissediyor ve felaketime neden olacak kadehi bana uzattığında,onu büyük bir hazla içiyorum.Çoğu zaman,hayır çoğu zaman değil,ama bazı zaman bana baktığı o sevimli bakışları,duygularımı istemsizce dile getirdiğim zamanlardaki hoşgörüsü,çektiklerimden ötürü bana acıdığını gösteren alnındaki çizgiler neye yarar?"
Nefesinin dibimde olduğunu hissettim ve gözlerimi kırpıştırmamak için ayrı bir çaba sarf etmiştim.Alnıma değen bir çift ıslak dudak bir süre öylece kaldı ve ardından kendini geri çekti.
"Varlığı beni nasıl da her yerde takip ediyor!Hem uyanıkken hem de uyurken tüm ruhumu kaplıyor.Gözlerimi kapatır kapatmaz ortaya çıkıyor o gözler ve bir deniz gibi,bir uçurum gibi karşımda duruyorlar,içime işliyor,alnımın ortasındaki yeri kaplıyor."
"Hmm,bu da güzel bir paragraf ama bir kaç değiştirilmesi gereken yer var."
Sesi düşünceliydi.
"Mavi gözlerinde bana ve kaderime karşı ilgisinin olduğunu görüyorum.Beni seviyor! Bu sözler kendimi çok değerli hissetmemi sağlıyor.Bunu sana söyleyebilirim,çünkü beni anlayabilirsin.Beni sevdiğinden beri nasıl da kendime tapıyorum.Bu bir tür kendini beğenmişlik midir yoksa durumun yarattığı bir his mi? Derin'in kalbimdeki yerini alabilecek birini tanımıyorum."
"İyi geceler küçük yaramaz kız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZEY (+18) Düzenleniyor
Mystère / Thriller🔞+18 içerik vardır, 18 yaşından küçük ve rahatsız olanların okumaması tavsiye edilir.🔞 Elini bacak aramdaki sıcaklığa soktu.Kadınlığıma dokunduğunda kendimden geçip kafamı arkaya attım ve inledim.Ellerimi ani bir refleksle elinin üzerine atıp çekm...