4

6K 304 19
                                    

"Avustralya kadar olmasa da gerçekten çok güzel bir yer, baba."

Heyecanlı sesiyle konuştuğunda bakışlarımı tabağımdan kaldırarak mutlulukla parlayan gözlerine çevirdim.

Yemek boyunca bir kez bile yüzüme bakmamıştı.

Eskiden ne zaman bakışlarımı yüzüne çevirsem o hep bana bakıyor olurdu.

Şimdi ise sanki ben orada yokmuşum gibi davranıyordu.

Bu durum canımı sıksa da şimdilik bu konuda yapabileceğim bir şey yoktu.

"Beğeneceğini biliyordum, kızım."

"Ben düşündüm ki," Hepimizin ilgi odağı olduğundan emin olduktan sonra tekrar konuşmaya başladı. "Belki üniversiteyi de orada okumalıyım."

Söylediği şey içimde tarifi olmayan bir acı yaratırken yavaşça yutkundum.

Daha yeni gelmişti ve şimdiden oraya tekrar gitmek istediğini söylüyordu.

Babası şaşkın bir ifadeyle yüzüne baktığında itiraz etmesi için içimden Tanrı'ya dualarımı iletmeye başlamıştım.

Üniversiteyi burada da okuyabilirdi.

Hem böylece sürekli yanında olur ve kimsenin ona yaklaşmadığından emin olurdum.

"Bu harika bir fikir. Londra'da okuyabileceğin bir sürü güzel üniversite var."

Tanrı ne zaman benden yana olmuştu ki?

Neşeyle kıkırdadığında annemle babası birbirlerine bakarak gülümsediler.

Sinirlerimi bozan bu görüntü karşısında daha fazla sakin kalamayacağımı anladığımda hızla ayağa kalktım.

Bir anda tüm bakışların ilgi odağı olmuştum.

"Ben dışarı çıkıyorum." diye mırıldandım masanın üzerinde duran telefonumu elime alırken.

Bir şey söylemelerine izin vermeden hızlı adımlarla yemek salonundan çıktım.

Vapor 2 || HOODHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin