69. BÖLÜM
06 KASIM 2015
20,25
İSTANBUL / KURTULUŞ
Yasemin göz yaşını silerken gülümsedi. Faruk ile Kemal yan yana geldiler. Yasemin ile Mustafa ise masadan duran heykelleri ellerine aldılar. Mustafa'nın elinde geçmişe giden heykel, Yasemin'in elinde geleceğe giden heykel. Birbirlerine karşılıktı durdular. Son bir kez dördü birbirlerine baktı. Mustafa heykeli bir eliyle sıkıca kavrarken diğer elini Yasemin'e uzattı. Yasemin de bir eliyle heykeli tutarken diğer elini Mustafa'ya uzattı. Eller birleştiğinde birden bir ışık süzmesi odaya doldu. Öyle ki Faruk ile Kemal'in gözleri kamaşmıştı. Her ikisi de gözlerini kapattılar. Ve birden büyük bir sarsıntı oldu... Faruk son bir hamle ile Kemal'e sarıldı. Ve sonra aniden...
" Yasemin sen iyi misin"?
Duyduğu ses ile gözlerini açtı Yasemin. Karşısında duran Mustafa Ekâbir'e kaygılı gözlerle bakıyordu. Etrafına bakındı. Faruk ve Kemal sanki donmuş hareketsiz duruyorlardı. Karşısındaki Mustafa Ekâbir ve kendisi dışında sanki her şey donmuş gibiydi, sanki bir remin içindeymiş gibi hissediyordu kendini.
" Yasemin burnun kanıyor iyi misin"?
Yasemin elini Mustafa'dan çekip, burnunu sildi.
" kimsin sen?"
" beni karıştırdığın olmuştu ama ilk defa tanımaman, bak bu farklı"
" kimsin sen?neresi burası? bu adamlar da kim?"
Mustafa Ekâbir elinde tuttuğu heykeli masaya koyup Jasmine yaklaştı, omzunu tutup
" sen iyi misin"?
Jasmine kendini geri çekti.
" kimsin sen diye sordum, burada ne arıyorum"
Mustafa Ekâbir de şaşkındı. O da etrafında olup biteni anlamaya çalışıyordu.
" ne oluyor böyle sana Yasemin"
" bana neden iki de bir Yasemin diyorsun sen, beni nereden tanıyorsun, o elindeki heykel de ne?"
" beni korkutmaya başladın, içinde bulunduğum durum zaten yeteri kadar beni korkutuyor"
Mustafa Ekâbir, Jasmine'nin hiçbir şey bilmeyen bakışlarının ne kadar sahici olduğunu anlamıştı.
" bu heykel bana Atamer'den hatıra senin ki ise, biraz karışık Hayım kendisi getirdi."
" Hayım mı, Atamer bu insanları tanımıyorum bile"
" hangi yıldayız Yasemin"
" ne"
" hangi yıldayız diye sordum Yasemin"
" tabii ki 1957"
" yok, artık, ...bu kadarı da biraz fazla değil mi Tanrım"
Diyerek bir sandalye çekip oturdu.
" ne oluyor burada"
Mustafa Ekâbir, elini başına götürdü. Kendi kendine söyleniyordu.
" çok güzel, şimdi bunu nasıl açıklamam lazım, ben tarihçiyim, tamam biraz Atamer'in benliği bana geçti kabul ama..."
" kendi kendine söylenmeyi bırakıp da bana da neler olduğunu anlatacak mısın lütfen"
Mustafa ekabir, kafasını kaldırdı.
" anlatacak mıyım, anlatmamı mı istiyorsun... Tamam, o zaman bak bebeğim, sen 1957'de olduğunu sanıyorsun ama canım benim yanılıyorsun, sene 2015."
" sen neler saçmalıyorsun be adam"
Mustafa Ekâbir, yerinden kalkıp etrafına bakındı sonra eski bir gazete bulup.
" al eski bir gazete ama yine iş görür"
Yasemin, Mustafa'nın uzattığı gazetenin tarihine baktı.
" bu... Bu 1995 yılına ait"
" evet canım, eve uzun zamandır girilmediği için bu tarih ile idare edeceksin, ama istersen bir koşu çıkıp yeni bir gazete alayım istersen, ya kadın şu etrafına baksana "
" bu imkânsız ama böyle bir şeyin olması, bu nasıl olabilir, rüya bu... Kesinlikle rüya"
" haklısın bebeğim, resmen kâbus ve bunun nasıl olduğunu izah edebilecek kişilerden biri şu an karşımda buz tutmuş gibi duruyor, diğeri ise benim ile yer değiştirdi ve ben tarihçiyim tamam biraz bir şeyler geçti ama bunu nasıl açıklayabilirim ki"
" yeter artık, amma konuşuyorsun kimsiniz siz"
Mustafa Ekâbir, Yasemin'e baktı.
" bu adamlar canım, Kemal Keskin ve Faruk Gezgin... Senin adın da Yasemin Çakır"
" Yasemin mi, ya sen"
" genelde bana Atamer derdin, hoş şikâyetçi de değilim beni öpmen keyifliydi, ama tanıyamaman inan beni rencide etti güzelim... Ben Mustafa Ekâbir"
" bu... Bu rüya olmalı... Evet... Odada düştüm başımı vurdum ve rüya görüyorum"
" anlıyorum canım, bende senin rüyalarını süsleyen yakışıklı prens olmalıyım"
" sen ne zevzek bir adamsın"
Mustafa Ekâbir etrafını göstererek
" uyan artık Yasemin, şu etrafına bak, bu bir rüya değil ve yardımcı olmazsan belki de kâbus olabilir"
Yasemin sandalyeye oturdu.
" bana ne olduğunu anlatacak mısın"?
" çok şey istiyorsun bebeğim... Buraya nasıl geldin bilemiyorum ama az önce senle gitmeye hazırlanıyorduk"
" nereye"
"sana kısa bir açıklama geçerim, ama asıl sorulması gereken soru sen 1957'de ne arıyordun?geçmişten mi geliyorsun? yoksa bu da bir döngü mü... Hangisinin cevabı beni daha çok korkutur acaba"
Yasemin Mustafa Ekâbir'e baktı.
" anlat bildiklerini Mustafa Ekâbir"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
25 ( BAŞLANGIÇ )
Science FictionHER SON BİR BAŞLANGIÇTIR BELKİ 7 BELKİ 2 BELKİ 5 NE OLACAĞINLA ALAKALI DEĞİL NE OLDUĞUNU BİL ARTIK 25 SENSİN