33. BÖLÜM
15 Haziran 2014
21.40
İSTANBUL / KURTULUŞ
" işte yemeğin... Özel Faruk sandviçi, tarifi çok gizli ve leziz, yanında da çok sevdiğin mide düşmanı, asit bombası Cola "
" ya Allah aşkına peynir ile domates işte, neyse sağol hocam"
Faruk masanın üstünde duran kutuyu görünce
" yine heykeli getirmişsin"
Atamer kutunun içinden heykeli çıkartıp masaya dik koyduktan sonra Faruk'un elinden sandviçle bardağı alıp oturdu. Bir yandan yemeğini yiyor bir yandan da heykele bakıyordu.
" hiç denedin mi"?
" neyi evlat"
" kullanmayı"
" hayır"
" yapma hocam"
" tamam denedim, hem de defalarca ama..."
" ama olmadı değil mi hocam"
" evet"
" bu da Murat'ın diğer heykeli kullanabileceği tezini güçlendiriyor"
" evet, babası kullanabildiyse oğlu da kullanabilir. Yagop oğlunu istediklerini anlatmıştı bana Atamer "
" iyi o zaman o da daha kullanmadı demektir"
" iyi de evlat kullandığını hiçbir zaman bilemeyiz ki"
" hocam sen tarihçisin, fizik konularını bir bilene ya da bir dâhiye yani bana bırak"
" ukala... Açıkla o zaman"
" şimdi heykeli kullansaydı zaman içinde kırılma olacaktı. Yani geçmişten geleceğe akan gerçeklik üzerinde bir kırılma noktası olacaktı ki buda sapmalara yani değişkenliklere sebep olacaktı. "
" yani"
" yanisi şu, hala birbirimizi tanıyoruz, heykel burada, bir değişkenlik yok, Murat heykeli kullanmadı"
" iyi de evlat ya kullanıp da bizde bir değişkenliğe sebep olmadıysa"
Atamer gene alaycı gülümsedi.
" suya bir taş attığında suyun üstünde halka olmamasını düşünmek gibi bir şey. Taş ne kadar küçük olursa olsun yarattığı etki kıyıya küçükte olsa bir dalga etkisi yaratır. Etki tepki meselesi"
" fizikçi olan sensin, öyle diyorsan"
" bunu ilkokulda da öğretiyorlar ama tabi uzmanından öğreneceksin hocam... Sen arasına ketçap da mı koydun"
" saçmala sevmediğini biliyorum" sonra Atamer'e baktı.
" evlat senin burnun kanıyor"
Atamer burnunu sildiğinde elindeki kanı gördü ve Faruk'a baktığında gördüğü manzara karşısında şaşkınlığını gizleyemedi.
" hocam senin de burnun kanıyor"
Atamer saatine baktı.
22.25
İSTANBUL / CANKURTARAN
Murat içerideki odaya geçti, Cemal koltuğa oturdu. Çok geçmeden Murat elinde heykelle geldi. Cemal yüzünü ekşitip
" yine mi bu heykel"
" bak üstündeki işaretleri çözdüm gibi. "
" gene aynı zırvalıkları dinlemek istemiyorum Murat, lütfen geç oldu, eve gitmek istiyorum."
" sana ispatlayacağım. Bir tanık olması gerekiyor."
Murat masanın üstünde duran kamarayı alıp Cemal'e verdi.
" bunu çekmen lazım. Hem görüntü olarak hem de sen buna şahitlik yapmalısın."
" tamam sonra gideceğim dimi"
" hazır mısın"?
Cemal kamarayı aldı çekmeye hazırladı.
" bana işaret ver kayıt de ben başlayayım" dedi Murat.
" üç, iki bir kayıt başla"
" 15 Nisan 2014 saat akşam onu yirmi beş geçiyor. Elimdeki bu heykelle zamanda bir geçiş sağlayacağım. Nasıl olduğunu veya nasıl olacağını bilmiyorum bu ilk denemem olacak. Hazır mısın Cemal, çekiyor musun"?
" evet Murat"
" tamam o zaman başlıyorum ve... Tamam"
Cemal kamaraya çekiyordu. Bir saniye geçmemişti ki Murat'ın burnundan kan gelmeye başladı. Ayakta sendeliyordu.
" müthişti kendimle konuştum" dedi Murat
Cemal hala kamaraya çekiyordu.
" bak bu şakanı kamaraya çekiyorum. Sana seyrettireceğim. Murat hiçbir yere gitmedin hep buradaydın, burnundaki salça mı? Bu yaşta yaptıklarımıza bak "
" saate baktım tam bir saat. Tahmin ettiğim gibi bunu notları..."
Murat birden titremeye başladı. Cemal o an kamarayı koltuğa attı. Kamara hala kayıttaydı.
" Murat ne oluyor. Bak bu şaka uzadı"
Cemal eliyle Murat'ın burnunu sildi, kan olduğunu anlayınca telaşlandı. Murat'ın tüm vücudu titriyor, Cemal tutmakta zorlanıyordu. Murat'dan sanki elektrik alıyordu. Ve elektriği tüm benliğinde hissediyordu. Murat'ın gözleri kaydı. Kendinden geçti. Sanki yavaş yavaş buharlaşıyordu. Ve aniden kayboldu.
22.25
İSTANBUL / KURTULUŞ
Atamer burnunu sildiğinde elindeki kanı gördü ve Faruk'a baktığında gördüğü manzara karşısında şaşkınlığını gizleyemedi.
" hocam senin de burnun kanıyor"
Sonra ikisi de sanki elektriğe kapılmışçasına titremeye başladılar. Şuurları yerinde olmasına rağmen yaşadıkları titremelerden etkilenmemeleri imkânsızdı. Müthiş bir baş ağrısı yaşıyorlardı. Atamer, göz ucuyla saatine baktı. Bir iki dakika sonra titremeler azalmıştı.
" neydi bu böyle evlat"
" ikimizi de aynı şey oldu. Tam yirmi iki, yirmi beş de"
" hala başım ağrıyor"
Atamer heykele baktı.
" işte şimdi zaman kırıldı ve bu küçük bir taş değildi"
" iyi de biz niye böyle etkilendik"
Atamer heykeli eline aldı.
" heykel yüzünden, aralarında bir bağ olmalı, diğer heykel ile"
" her şeyi hatırlıyorum ama"
" şu soruyu bana bir daha sormanı dilerdim"
" her şeyi hatırladığımı mı ama bu soru değil ki evlat"
" hayır hocam... Bana hep kadere inanır mısın diye sorardın... Bir hafta sonra gelsem sapmalardan etkilenmiş olacaktım. Ama ne tesadüf ki bugün geldim ve bu olay oldu, hem de heykelin yanındayken... Kadere inanıyor muyum? Evet... Artık inanıyorum "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
25 ( BAŞLANGIÇ )
Bilim KurguHER SON BİR BAŞLANGIÇTIR BELKİ 7 BELKİ 2 BELKİ 5 NE OLACAĞINLA ALAKALI DEĞİL NE OLDUĞUNU BİL ARTIK 25 SENSİN