BAŞLANGIÇ BÖLÜM 48

53 17 1
                                    


48. BÖLÜM

14 Nisan 2015

22.30

CHİCAGO / AMERİKA


"Tatlım, bebeğim işte nescafen"

Atamer elindeki bardağı Yasemin'e uzattı. Yasemin kanepede ayaklarını uzatmış televizyona bakıyordu.

" sağ ol Atamer, sen iyi misin"?

" neden sordun"

" ne bileyim, yok sen uzan ben kahve yaparım demen, ne bileyim senden böyle hizmet görmeye pek alışık değilim de"

" nankörsün sen nankör, sanki hiç yapmıyorum... Nerede benim gazetem almadım deme sakın"

" orada işte Atamer"

" ha tamam"

Atamer gazeteyi alıp koltuğa oturdu. Bir yandan gazeteye bakıyor bir yandan da kahvesini içiyordu.

" tuhaf adamsın"

" bak gene laf sokuyorsun, ne tuhaflığım varmış"

" her gün aynı gazete, binlerce kilometre uzaktayız oradaki haberleri öğrenmek saçma"

" tatlım sonuçta vatanım, senin de"

" ya ya ne demezsin, konferanslar dışında kaç kere gittin, burada yaşıyorsun, buranın bilim adamısın"

" annem derdi ki bedeninin uzak olması ruhunun uzak olmasına engel değildir"

" evet... Annen iyi bir kadındı"

" öyleydi... Keşke onu daha çok tanısaydın..."

" en azından görme şansım oldu "

" evet bebeğim, bir kez ve hastanede ölüm döşeğinde"

" internetten öğrensene, hem bu gazeteler biliyorsun gecikmeli haber veriyor"

"bebeğim, birincisi gazetenin kokusu başka, eline mürekkep değmeli... Hem sen televizyonuna baksana"

Yasemin televizyonunu seyrediyordu.

" bak Avrupa parlamentosu soykırım için oylama yapacak, gördün mü"?

" tatlım o dünkü haber, internete baksaydın bugün soykırımın ezici üstünlükle onaylandığını okurdun"

" ya tamam,olabilir, ben geriden gelmek istiyorum, hadi sen televizyonunu seyret"

" izin verirsen seyredeceğim"

" ne yani ben mi izin vermiyorum, sen bensiz yapamadığın için bana laf atıyorsun"

" Allah Allah o niyeymiş"

" e tabi yakışıklıyım, akıllıyım... Hem de çok... Zekâmı çekemiyorsun"

" yesinler zekânı... Ben senin neden bu Türkiye merakının olduğunu biliyorum"

" nedenmiş bebeğim, söyle de bende bileyim"

" baban yüzünden"

" ha ha ha. Benim babam Mısır'lı canım"

" biyolojik babandan bahsediyorum ben"

" oooo Yasemin hanım, belden aşağıya vurmak yok"

" bana merak etmediğini söyleme"

Atamer elindeki gazeteyi indirdi.

" annemi hamileyken bırakıp giden adamın nesini merak edeyim"

" o yüzden mi fizikçi oldun, gizemli baban da fizikçiymiş ya"

Atamer tekrar gazeteyi okumaya başladı.

" tatlım ben annem istediği için fizikçi oldum... Bak fizik demişken vay be..."

" hayrola ne oldu"

" adam ölü bulunmuş"

" ne diyorsun Atamer"

" Murat Zeybek... Sahilde ölü bulunmuş... Üçüncü sayfa... İstanbul üniversitesinden emekli fizik profesörü Murat Zeybek parantez içinde altmış beş, bebek sahilinde ölü bulundu..."

" tanıyor muydun"?

" şahsen değil... Bir zamanlar iyi bir fizikçiydi, bir iki makalesi bile yayınlanmıştı... Oradan biliyorum"

" yazık, üç beş kuruş için adamı öldürmüşlerdir"

" bak ne yazıyor aynı üniversitede öğretim üyesi olan Cemal Gürses de kayıpmış"

" aman Atamer bak işte katil belli, adam diğer adamı öldürüp ortadan kaybolmuş"

" sen dedektif olmalıymışsın Yasemin, nasılda iki dakika da çözdün olayı"

" Atamer canım"

" efendim bebeğim"

" kahvem bitti, bir bardak daha verebilir misin"?

Atamer hiç istifini bozmadan

" kalk da kendin al, hem kalkmışken bana getirirsen sevinirim"

Yasemin ayağa kalktığında sinirliydi.

" bende bu rüyadan ne zaman uyanacağım diyordum, kısa sürdü"

" söylenmeyi bırak, asistanım değil misin?"

" salak"

" tamam, canım bende seni seviyorum"


25 ( BAŞLANGIÇ )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin