《 2. Bölüm 》

115 9 0
                                    

Multimedya da Defne ve Demir
--------------------------------
Nisa'nın Ağzından;

Hayat bize bazen küçük küçük oyunlar oynar. Şuan tamda o oyunların en kötüsünü yaşıyorum. Daha yeni tanıştığım bir kız yüzünden başıma gelmeyen kalmadı.... Ona neden yardım ettim ve ne tür bir pisliğe bulaştım bilmiyorum. Ama bu hikayenin aydınlıktan karanlığa geçiş olduğunu yeni anlıyorum.
.................................

ŞUAN;

Yine bir senenin başlangıcı, aman ne güzel... Okulu sevmiyordum ama nedense en başarılı öğrenci bendim. İroniye bakın... Yataktan kalkıp günlük rutin işlerimi hallettim. Üstüme beyaz bir tişört ve altıma siyah pantolon geçirdikten sonra saçlarımı serbest bıraktım. Zaten uzun ve düzlerdi. Odadan çıkıp aşağıya indim. Merdivenlerin son basamağına geldiğimde burnuma gelen nefis kokuyla yerime çivilendim. Size ev arkadaşımın süper yemekler yaptığını söylemiş miydim. Söylemediysem, söylemiş olayım. Koşar adım mutfağa girdim. Ela masaya tabakları kokuyordu. Yanına gidip yanağından makas aldım. "Günaydın bebek." dedim sevecen bir şekilde. Ela bir anda yerinden sıçradı tabi.. Ama hemen toparlanıp "Günaydın canım. Sabah sabah ne bu enerji böyle." dedi şaşkın bir şekilde. Küçük bir kahkaha atıp "Ya ne var. Bugün okulun ilk günü ve son sınıf olduk birazda mutlu ve neşeli olalım değil mi." tabağıma aldıklarımı ağzıma tıkarken konuşmuştum ve açıkçası bence pekte konuşmuş sayılmazdı. Ela kahkahalar atmaya başlamıştı bile. Ne var gibisinden kafamı salladım. Neden güldüğünü bende biliyordum ama ondan duymak istedim bir anda. "Şey aşırı komik konuştun ve----" devam edemeden kapı çalmıştı. Kesin Barış gelmiştir. Barış yani kendileri benim en yakın arkadaşım ve Ela'nın sevgilisi yani benim eniştem olur... Ela ben bakarım diyip kapıya koşturdu. Kapıyı açtığında bir çığlık duymam bir oldu. Yerimden fırladım ve kapıya koştum. Ama keşke koşmaz olaydım. Yok bunlar benim arkadaşlarım olamazlar. Iykkk vıcıklar ya... "Noluyo lan burda." dedim bağırarak. Şuan tamda öpüşürlerken onları basmıştım. Bana şaşkın şaşkın bakan iki çift gözün tersine ben kaşlarımı çatmış bir şekilde onlara bakıyordum. Ya sabır çekerek mutfağa geri döndüm.

Kahvaltıma geri döndüm. O sırada terbiyesiz çiftimiz de masaya teşrif etmişlerdi. Onlara bakmadan kahvaltımı ediyordum. Sonra Barış hafiften öksürüp "Nisacım az önce gördüklerini unutsan. Sonuçta biz birbirimizi--- ahhh--- yani şey özledik ondan." "Barış sen ilk konuşmayı öğren ve sen -parmağımı Ela'ya doğru sallayıp- bu konularda ne kadar hassas olduğumu hoşlanmadığımı biliyorsun ve bunu bile bile kapımızın önünde yapman sinirlerimi bozuyor. Lan siz daha dün beraberdiniz be. Ne özlemesi hem sen neden çığlık atıyorsun." Ela'ya baktığımda kafasını yere eğmişti. Utandı mı o. "Şey bir anda kendine çekince--- ya of bu seferlik görmezden gelsen." Ela'ya baktığımda dudaklarını büzmüş bana bakıyordu. "Bir seferlik." dedim ciddi olmaya çalışarak.Sonrasında etraf sessizliğe gömüldü ve herkes yemeğine odaklandı.Yemeğimizi bitirdikten sonra onları biraz baş başa bırakıp -özlemlerini gidersinler- odamdan çantamı almaya çıktım.

Odadan çantamı da alınca hızlıca aşağıya indim. Merdivenin ilk basamağından aşağıya atladığım gibi mutfağa girdim. "Hadi çıkıyoruz. Yoksa geç kalıcaz." dedim en azından konuşurlarken laflarını bölmüştüm. İkiside kafasını onaylar şekilde salladı ve yerlerinden kalktılar. Kapıya doğru ilerledim. Ayakkabılarımı giydikten donra kendimi dışarıya attım. Hava bugün çok güzeldi. Derin bir nefes alıp verdim. O sırada çifte kumrularımız da gelmişlerdi. Barış "Hadi bugün benim arabayla gelin." dedi. Kafamı aşağı yukarı sallamakla yetindim. Ama Ela hanım "Süper olur aşkım." dedi. Gözlerimi devirip arabaya doğru ilerledim. Barış kapıların kilidini açınca hemen arka koltuğa geçtim. Ela ise öne sevgilisinin yanına.. Okula giden kadar camdan çevreyi izledim. Üniversitenin önüne gelince Barış arabayı otoparka bırakıp geleceğini söyleyip bizi indirdi. Vayyy be ne çok özlememişim okulumu. Ben İstanbul'da psikiyatri bölümünü okuyan bir öğrenciyim. Ama Barış ve Ela için bunu söyleyemem onlar psikologluk okuyorlar. Aman ne iyi... Neyse yavaşça okulun kampüsün ilerledik. Bu sen yeni yeni yüzler görecektik. Blki bizim bölüme gelenler vardır. Kampüse girince her yerin vıcık vıcık öğrenci kaynadığı direk göze çarpıyordu. Ama benim gözüm sadece Onur'u aradı. Onur benim eski sevgilimdir. Tabi hala birşeyler hissetsem de; napalım aldatmasaydı. Gözlerim yeniden beni aldattığı aklıma gelince dolmaya başlamıştı bile. Ela kötü olduğumu anlayınca yanıma sokuldu. "Noldu canım. Aaa yine mi doldu o gözlerin senin. Boşver o çocuğu. Hadi gel oturalım." diyip beni bir masaya sürükledi.

Barış gelen kadar kafeterya da bekledik. Barış gelince artık derse gitme vaktiydi. Offf Onur da benimle aynı dersleri almaz inşallah... Ama bende bu şans varken herşey olabilir. Barış ve Ela ile ayrıldıktan sonra ben direk ilk dersim için sınıfıma çıktım. Sınıfa girince bir kötü oldum. Sonuçta bu sınıf bana hep kötü anılarımı anımsatıyordu. Boş bir yer bulup oturdum.

Bir müddet sonra hoca da gelince direk derse geçti. Bu adamı hiç sevmiyordum. Ama dersini geçmem gerekiyordu. Ders son hızla devam ederken...Aşırı sıkıcı... Kapı çaldı ve içeriye bir kız girdi. Bu kızı hiç burada görmemiştim. Kısaca adını söyleyip hocadan özür dileyerek sınıfta boş bir yer aradı ama tabi sadece benim yanım boştu ve gelip yanıma oturdu. Acaba nereden geldi? Kıza baktığımda aşırı güzel olduğunu farkettim. Boğazımı temizleyip "Merhaba ben Nisa." dedim elimi uzatarak. Kız şakın bir şekilde bir elime bir bana baktı. Bense tebessüm ettim. Kız şaşkınlığını üstünden atınca elimi sıkıp "Memnun oldun bende Defne." dedi benim gibi tebessüm ederek. Ne güzel bir ismi vardı aynı kendi gibi. "Nereden geldin? Daha önce seni bu okulda görmemiştim de." "İzmir'den" dedi kısaca. Bu konuda pek konuşmak istemiyordu belli, bir anda suratı düşmüştü. Konuyu değiştirerek. "Hiç arkadaşın var mı?" "Yok." "O zaman artık arkadaşız." dedim ve kıkırdadım. O sırada hoca tepemize gelmiş "Eee kızlar sesli konuşunda hepimiz gülelim." Hasss şimdi bide bu kadına laf anlat. "Özür dileriz hocam." dedik aynanda Defne'yle. Hoca sinir olmuş bir şekilde dersine geri döndü. Biraz daha ders anlattıktan sonra çıkabilirsiniz dedi.

Eşyalarımızı alıp çıktık. Tam kapıdan çıktık bir anda karşıma Onur çıktı. Yani işte şansın ş si olmayan benim başıma yine bir şey gelmişti. Onur'a ne var gibisinden baktım. "Konuşabilir miyiz?" dedi sadece. "Asla." dedim sertçe. Sonra Defne'ye dönerek "Hadi Defne gidelim." Defne kafasını salladı ve yürümeye başladık. Onur sadece arkamdan Nisa diye bağırıyordu. Daha çok bağırırsın sen Onur bey o bokları yemeden düşünecektin.

Kafeteryaya girince hemen Defne'nin kolundan tutup bizimkilerin yanına sürükledim. Defne'yi bizimkilerle tanıştırınca ikiside Defne'yi sevmişlerdi. Sanki çok eskiden tanıyorlarmış gibi sohbet etmeye başladılar. Sohbet iyi giderken Barış "Eeee Defne senin sevgilin var mı?" dedi. Defne bir anda kafasını yere eğdi. Ben Defne'nin kafasını kaldırınca gözleri dolu dolu olduğunu gördüm. Kesin o da benim gibi kötü şeyler yaşamıştı. Bu konunun uzamaması için Barış kapa çeneni işareti yaptım. Barışsa ne dedim ben gibisinden baktı. Onu takmayarak Defne'ye döndüm. Ama Defne bir anda ayaklandı. "Nereye?" Çantasını almak için hamle yaptığında sorumu yeniledim. Defne dolmuş gözleriyle "Amcam gelecekti. Geç kalmıyım." diyerek yanımızdan ayrıldı. Hemen Barış'a dönerek "İyi bok yedin." dedim. Barış "Ne dedim ben ya." diyerek itiraz etti. Bu sefer Ela da lafa girdi tabi "Barış ağzından çıkanları bir düşünsene." "Ya ne dedim de kalktı anlamadım ki." Ya sabır dedim içinden bende çantamı alıp "Hadi benim dersim bugün bu kadardı. Sizin var mı bilmem. Ama ben eve gidiyorum Artık taksiyle dönerim diyerek hiç onları takmayıp kafetaryadan çıkıp, çıkışa ilerledim. Bir taksi çevirip hemen bindim. Şuan hemen eve gidip kendimi yatağa atmak istiyordum. Taksiciye gideceğim yerin tarifini yaptıktan sonra arkama yaslanıp camdan dışarısını izlemeye başladım. Bugün Onur'u görmem hiç iyi olmamıştı. Ama aklım onda değil. Defne'deydi neden üzülmüştü acaba. Artık onuda yarın sorardım.

Taksi evin önünde durunca parayı ödeyip indim. Anahtarları çantamdan çıkarıp kapıyı açıp içeriye girdim. Çantamı bir köşeye atıp direk odama çıktım. Üstüme rahat bir şeyler giyip kendimi yatağa attım. O kadar yorgundum ki gözlerim yavaş yavaş kapandı.

-------------------------------------------------------------------------------

Bu bölüm biraz kısa oldu. Esas hikaye şimdi başlıyor. Yorumlarınız bekliyorum.

Ay'ın Karanlık YüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin