《 37. Bölüm- 1. Part 》

16 2 0
                                    

Defne'nin Ağzından;

"Of Demir ya! Kendim yürüyebilirim." diye çemkirdim. Çıkış işlemlerim bitmişti. Artık şu lanet olası hastaneden çıkıyordum. Ama Mert için aynı şey söz konusu değildi. 2 haftaya yakındır gözlerini açmamıştı. Bense onu sadece bir kere o da çok yalvararak görebilmiştim. Demir'in inadını kırmak kolay değildi malesef.

Hastaneden çıkmadan da görmek istiyordum. Ama sabahtan beri beyefendi inadını kıramıyordu bir türlü. Demir'in koluna son umutla odanın kapısından çıkarken yapıştım. "Aşkım lütfen son kez göreyim!" dedim. Demir bana yandan bir bakış atıp "Defne sana son kez söylüyorum. Doğru eve!" diyerek bağırdı. Bende sinirle "İyi be tamam inatçı keçi!" diyerek kolundan çıktım. Alçılarım çıkmıştı ve karnımdaki yara biraz iyiydi. Bu yüzden kendim yürüyebiliyordum.

Ateş ve Asya yanımızda bize bakıp sırıtıyorlardı. Onlara sinirle bakıp "Ne diye sırıtıyorsunuz siz! Biraz yardım etseniz diyorum!" diye çıkıştım. Ateş hemen ciddileşerek "Demir kıza da hak ver biraz görsün işte nolacak. Hem sen olacaksın yanında." diyerek göz kırptı. Bende hemen Demir bakıp nolursun bakışları atıyordum. Sonunda bıkkınca nefes veren sevgilim "Tamam ama 5 dakika bile sürmeyecek!" dedi ve Mert'in odasına ilerlemeye başladık.

Mert'in odasının önünde kendi adamları vardı. Bizi gördüklerinde gerildiler aynı şekilde Demir'de. Hemen beni kendine çekti. Adamlara delici bakışlarını yolladı ve adamlarda sert bir şekilde kapının önünden çekildiler. İçeriye girdiğimizde Mert'in yanına yaklaştım. Demir hemen arkamdaydı. İlk seferde gördüğüm gibiydi hareketsiz boylu boyunca yatıyordu. "Mert ben tekrar özür dilerim. Benim sinirim yüzünden başımıza bunlar geldi. Ama bak ben ayağa kalktım hadi sende kalk artık." dedim ve gözyaşlarımdan biri firar etti.

O an kafamı öne eğdim ve o ses duyuldu. Makinadan gelen o ses ile dehşetle kafamı kaldırıp makinaya baktım. Düz çizgiyi gördüğüm anda Ateş'e döndüm. "A-ateş bir şeyler yap! Doktor'u çağırın!" diye avazım çıktığı kadar bağırdım. Demir beni kendine çekerken yerimde çırpınıp Demir'in koluna yapıştım. Göğsünde korkudan ağlamaya başladığım sırada Ateş Mert'e müdahale ediyordu. Mert'in adamlarıda doktor ve hemşireyi çoktan çağırmıştı. Ateş işini ustalıkla yapıyor ve hemşire eline şok cihazını uzatıyordu. Bu manzaranın ortasında sadece ağlıyordum. Doktor bize dönüp "Lütfen dışarıya!" diye uyardı.

"Hayır!" diye bağırıp çırpınsamda dışarı çıkartılmıştım. Demir ben ve Asya dışarıda Mert'in adamlarının yanında bekliyorduk. Hepsi sessiz bir şekilde içeriden gelecek haberi bekliyorlardı. Bense onların tam aksine hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Demir başımı okşayarak anlımdan öptü. "Defne ağlama artık güzelim. Bak Mert'i tanıyorsam o ite bir şey olmaz. Domuz gibidir o!" dedi ve hafiften güldü. O sıra Mert'in adamlarından biri ve aralarında önde gelen biriydi sanırım öne atıldı. "Birde ağlıyor şuna bakın! Abinin bu halde olmasının tek suçlusu sensin! Abi ayağa kalksın ölümlerden ölüm beğen!!" diye bağırarak üstüme geldi. Hemen Demir beni arkasına alıp adamın boğazına sarıldı. "Sen fazla cesaretlisin bugün Birol! Bas geri o Mert iti gibi ötede havla! Bu kadın var ya benim kadınım ve onun kılına zarar gelecek olursa sizin o çetenizi o saklandığınız delikte boğarım! Şimdi geri bas yerine!" diye adeta kükredi adama. Adının Birol olduğunu öğrendiğim adamsa başını yere eğip gerisin geri yerine döndü fakat alttan bana sen bittin bakışını atmayı ihmal etmedi.

Adam haklıydı bütün herşeyin suçlusu bendim. Mert'in o birkaç saniye bile olsa kalbinin durması benim suçumdu! Odanın kapısı açılmış ve içeriden Ateş çıkıp Asya'nın yanına gelerek bize bakıp "Kurtardık. Ama bundan sonra ziyaretçi alımı yasak! Kalbin ritmini sekteye uğratan anlık bi durum var gibi gözüküyor. Şuan kalbi atıyor ama dinlenmesi gerek." diyerek durumu açıkladı. Derin bir nefes alıp verdim.

Ay'ın Karanlık YüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin