《 37.Bölüm- 2. Part 》

18 0 0
                                    

Özgür Ağzından;

Gözlerimi açtığımda salondaki üçlü koltukta yattığımı farkettim. Masanın üstündeki viski şişeleri ve bardaklarla Demir ile akşamki konuşmamı görüntüledi gözümün önüne.

"Demir'e atar yapıp evden basıp gittikten sonra amaçsızca sokaklarda arabayla gezdim. Rahatladığımda ise geri geldim. Tabi Demir konuşmanın daha bitmediğini belirtmek için öksürdü. Bende salondaki üçlü koltuğa attım kendimi... "Anlat!" dedi sert sesiyle. "Ne anlatayım Demir? Nisa'nın nasıl beni terkedip gittiğini mi? Yoksa benim yüzümden beni nasıl bırakıp gittiğini mi? Ama biliyor musun müstahak bana! Ona haksızlık yaptım." dedim. "Demir elimi omzuma koydu ve "Senin hatan değil. Bu kararı Nisa verdi ve gitti. O nasıl hayatına devam ediyor sende edeceksin." "Evet haklısın. İşlerin başındayım artık. Burak'ı arayıp artık depoda olacağımı söyledim." dedim. Sonrada ayaklandım. Demir hemen "Sana otur dedim!". dedi. "Bu akşamlık bu kadar yeter Demir. Defne'ye sen söylersin. Kaldırması biraz zor olcak ama kabulenecektir. Bu akşam artık bu konuyu kapatalım ve içelim." dedim. Minibardan viskiyi alıp iki bardak çıkarıp masaya koydu. Bardağa viskiyi boşaltıp kafaa diktim. "En iyi bildiğmiz." diyerek Demir'de içmeye başladı...

Başımın ağrısını sikeyim gerçekten çok ağrıyordu. Derin bir nefes alıp vererek doğruldum. Ellerimi saçımdan geçirip kendime gelmeye çalıştım. Sonrada ayaklandm. Salondan çıkıp merdivenlere yöneldim. Yavaş adımlarla merdivenleri çıkıp kendi odamın yolunu tuttum. Koridorun sonuna gelmeden Nisa'nın kaldığı odanın önünde durdum. Kapının koluna değdirdim elimi bir sızı sardı kalbimi. Şu odada ilk kez öpmüştüm onu. Odaya girdiğimde aklıma gelen ilk şey bu anımız oldu. Ne çok utanmıştı. Hafiften gülümsedim. Yataktaki yastıklardan birini aldım elime... Nisa'nın kokusu sinmiş olan yastığı...

Derin bir şekilde içime çektim kokuyu çok hafiften aldım kokusunu ama yeterli değildi. Sinirle yastığı fırlattım. "Neden lan neden gittin!" diye bağırdım. "Neden düzeltmek için fırsat vermedin bize? Neden çekip gittin Nisa!" diye bağırdım. O anda arkamdan bir ses işittim. "Neden ona sormuyorsun?" dedi biri. Arkamı döndüğümde Defne açık kapıdan bana bakıyordu. Yıkılmış, paramparça olmuş bir adet Özgür'e... "Yapamam." dedim ve yatağa attım kendimi oturur pozisyonda. Defne'de yanıma gelip oturdu. "Neden yapamazsın? " diye sordu. Biliyordum inanmıyordu. Burada böyle hiçbir şey yapmadan duracağıma.

"B-ben her şeyi mahfetmişken onu tutup kolundan yeniden buraya bağlayamam." dedim. "Hıh gerçekten mi! Bak Demir ne olursa olsun beni bağlamayı başardı buraya ve kendisine. Özgür sen bizim hayatımızı en yakınımızdan izleyen kişisin. Biz yıkıldık ama beraber kalktık. Hem sen Nisa'ya ne kadar kötü davranmış olabilirsin ki? Ona zorla sahip olmadın, vurmadın. " dedi. "Defne herkes farklı yaralanabilir bu hayatta. Senin gözlerinin önünde neler yaşandı ve sana neler yaşatıldı. Sonunda aşk kazandı fakat bizimki şöyle oldu; biz, biz olamadık Defne!" dedim.

Defne derin bir nefes alıp verdi. "Tamam o zaman hemen git karanlığa sığın! Zaten her şeyde ona sığının!" diye bağırdı ve hızla odayı terketti. Haklıydı fakat kendimi işlerle meşgul edersem sakin kalabilecektim. Sıkıntıyla yerimden kalktım ve odadan çıktım. Kendi odama geçtiğimde kendimi soğuk suyun altına attım. Suyla buluşan bedenim titremedi bile... Ellerimi duvara yaslayıp gözlerimi kapadım. Kafamı geriye doğru attı biraz su yüzüme bıçak misali akıyordu. Ama kalbimdeki bıçak kadar acıtmıyordu. Uzun süre duşta durduktan sonra duştan çıkıp havluyu belime bağlayıp odaya döndüm. Dolabın önünde gidip giyecek birkaç parça bişey aldım ve yatağa attım. O sırada kapı hızla açıldı. Bende aniden arkamı dönmek zorunda kaldım. Dönmemle Defne'yle karşı karşıya geldim. Biz daha az önce konuşmamış mıydık?

"Ne oldu Defne. Çok uygun bir zamanda gelmedin." dedim. Defne hiç oralı olmadan "Bana arkadaşımı bul Özgür lütfen." dedi ağlamaklı bir şekilde. O sırada Demir girdi odaya ve manzara hoşuna gitmemiş olacakki "Defne hemen dışarıya!" diyerek defneyi kolundan tuttuğu gibi dışarıya çıkardı ve bana da dönerek "Giyin ve aşağıya gel!" dedi. Sonra da kapıyı kapadı. Ama dışarıdan azar sesleri geliyordu.

Giyinip salonun yolunu tuttum. Salona geldiğimde Defne Demir'in kucağına kafasını koymuş öylece duvara bakıyordu. Demir'de onun saçlarını okşuyordu. Bende karşılarındaki ikili koltuğa oturdum. Demir hemen ciddileşti ve Defne'de yerinde doğruldu. "Özgür ben özür dilerim odana öyle daldım ama yapamıyorum. Siz bişey yapmadan durdukça ben delirecek gibi oluyorum. Ben Demir'le konuştum bu konuyu Nisa'nın sakinleşmesini beklememi söyledi. Ama bu sabah uyandığımda benim kalbim sıkıştı. Seninle de konuşma fırsatı buldum sabah fakat gördüğüm Özgür hiçte hoşuma gitmedi. Karanlığa gömülüp aşkının üstüne toprak atmak istiyorsun! Ya siz neden bu kadar gücünüz varken hiçbir şey yapmamayı seçiyorsunuz. Her kalp kırıklığında o karanlık deliğinize saklanıyorsunuz. Neden ha neden?!" diye bağırdı sonunda.

Haklıydı fakat yapmayacaktım! Nisa'yı bulmayacaktım. "Hayır! Nisa'ya karışmayacağım." dedim. Demir'de biliyordu ve kararıma saygı duyduğundan susuyordu. Defne histerik bi kahkaha patlattı. "Bulmayacaksın öyle mi? O zaman ben bulurum!" diye fırladı ayağa. Demir'de hemen onunla birlikte kalktı. Defne'nin kolundan tutup kendine çekti. "Güzelim yapma! Kendine işkence ediyorsun. Hem daha yeni yeni tam anlamıyla iyileşiyorsun." dedi. Defne tabiki yine söz dinlemeyerek "Olmaz! Bulacağım arkadaşımı. Çekil!" diye bağırıp kendini Demir'den kurtardı. Koşarak evin kapasından çıktı. Bizde hemen arkasından.

Adamlar Defne aniden evden çıkınca panikle toplanmaya başladılar. Ama benle Demir'i görünce frenlediler. Demir "Defne hemen buraya gel!" diye bağırdı. Ama Defne çıkış kapısına koşuyordu. Kapıya geldiğinde kapının kitli olduğunu farkedip bahçeye koşmaya başladı. Hastahaneden yeni çıkan biri için fazla tez canlıydı. Demir ile peşinden koşarak bahçeye daldık. Defne en son yorulmuş olacak ki durdu ve yere attı kendini. Sonrada bir çığlık attı. Sanırım sinir krizi geçiriyordu. Demir Defne'nin yanına giderken bana da "Özgür doktora haber verin!" diye bağırdı. Adamlardan birine işaret yaptım ve o da hemen doktoru aradı. Defne ve Demir'in yanına gittiğimde Demir Defne'yi kollarının arasına almış saçlarını okşuyordu. "Şşşt güzeli, aşkım benim lütfen ağlama." diyordu. Defne kesik kesik ağlarken "N-nisa'yı istiyorum." dedi ve sonra bi anda bayıldı. "Demir sen Defne'yi odaya taşı bende doktoru getireyim." diyerek hemen ayrıldım oradan.

Lanet olsun hayatımız neden yine alt üst olmuştu. Mutlu olmayı hak etmiyorduk ki günahlarımız yüzünden. Evin önüne geldiğimde doktorun arabadan indiğini gördüm. Ona işaret yapıp içeriye aldım. Demir'de o sırada Defne'yi odasına çıkarıyordu. Demir Defne'yiyatağa yatırdıktan sonra geri çekildi. Doktor hemen müdahale etmeye başladı. O Defne'ye bakarken bende Demir'e "Abi bu böyle olmayacak. Ben Nisa'yı aramaya başlayayım." dedim. "Hayır Özgür! Arkadaşının ne halde olduğunu merak etmeyen birine değer gösterecek değiliz. Yer yok artık hayatımızda ona!" dedi yumruğunu sıkarak.

Doktor yanımıza yaklaştı. "Durumu iyi fakat dinlenmeli. Yeni kaza atlatmış olduğu için çok fazla stres altında kalmamalı!" dedi ve odadan çıktı. Demir Defne'nin yanında yerini alırken bende odadan çıktım. Nisa'nın gidişi ne kadar da sert sarsmıştı bizi böyle. Demir Nisa'nın gidişine değil Defne'nin kendini üzmesine takıldığı kadar Nisa'dan o kadar nefret ediyordu belliydi. Ama bana sorarsanız. Sen ne hissediyorsun?

Birçok duygu içinde sürükleniyordum. Fakat bir duygu, bir his vardı ki beni esir almak için uğraşmıyordu bile...ACI....

*********************************************************************************************

Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba...

İYİ OKUMALAR...



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 12, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ay'ın Karanlık YüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin