Nisa'nın Ağzından;
Parti Demir yüzünden mahfolduğu için bizde eve geri dönmüştük. Koltukta oturmuş sıkıntıyla iç çektim. Son zamanlar da hayatım değişmişti ve kalbimi deli gibi çarptıran adam yanımdaydı. Onur ile çıktığım zamanlar böyle hissetmiyordum hep rahatsızdım ama Özgür farklıydı. Ben bu hayata Defne ile sahip olmuştum. Onunla tanıştıktan sonra değişmişti her şey. Başkasına sığınsa belki benim kadar sıcak davranıp yardım etmezdi. Belki de kader dedikleri buydu. Bunun yanı sıra o Demir'le de tanışmıştık. Defne'ye eziyet çektirip seviyorum diyen adam. Ne garipki ben ondan haz etmiyor olsamda Defne için katlanıyordum. Bu akşam partide ki kıskançlıktan sonra gerçekten inandım. Demir kadar kötü kalpli birininde sevebildiğini.
Ben düşünceler denizinde sürüklenirken Özgür'ün yanıma oturduğunu bile farketmemişti. "Nisa iyi misin?" diye soran Özgür ile kendime gelmiştim. Hı gibi bir ses çıkarıp dalgınca onun gözlerine baktım. Bu gözler bana her baktığında sanki kor oluyordum. Kafamı Özgür'ün sert göğsüne koyup "Defne için endişeleniyorum. Ama bir yandan da Demir ile olmasına seviniyorum." dedim önümdeki sehpaya odaklanarak. "Böyle düşünmene sevindim. Belki aralarındaki sorunu halledebilmek için bu gerekliydi." Yavaşça kafamı kaldırıp dirseğimden destek alarak Özgür'e baktım. "Kıza zorla sahip olmaya kalkmış." dedim ve "Onu sevmeye çalışıyordu Özgür ve onu anlamaya. Böyle bir şeye ne gerek vardı. İleride bunu istiyerek yapması gerekmez mi? Hem zaten bekaretini elinden almış bari gerisini doğru dürüst ilerletebilseydi." diye devam ettim. Özgür ne diyeceğini şaşırmış bir halde. "Yine de barışır onlar. Dediğin gibi Defne Demir'i sevmeye çalışıyor ve anlamaya. Demir'de seviyorsa barışırlar. Her şeyi yola koyarlar." dedi. Kafamı tekrar eski yerine koyup "İnşallah dediğin gibi olur." dedim.
Gecenin yorgunluğu bastırıken Özgür'le odalara çıktık. Üzerime rahat bir şeyler giyinip yatağa girdim. Yorganı üzerime çekerken odanın kapısı açıldı ve Özgür kafasını içeriye uzattı. "Gelebilir miyim? Kokun olmadan uyuyamıyorum." dedi gülümseyerek. Gel gibisinden kafamı salladım. Özgür'de yatağa yatınca kendimi huzurlu bir uykunun kollarına bıraktım.
♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧
Defne'nin Ağzından;
Demir beni arabaya bindirip kendi yerine geçti. Arabayı çalıştırıp hızla kulübün sokağından ayrıldık. Eve geldiğimizde yorgunluktan ve ayaklarımın ağrımasından dolayı topuklu ayakkabılarımı hemen çıkarıp nereye attığımı bilmeden fırlattım. Kendimi salondaki koltuklardan birine atarken gözlerimde kapanmaya başlamıştı. Demir arkamdan salona girdiğinde beni yarı uykulu yarı ayık vaziyette görünce kucakladığı gibi odaya götürdü. Beni yatağa yatırıp üzerimi örttü. Anlıma ufak bir öpücük kondurup "İyi geceler meleğim." diye fısıldadı. Üzerimdeki kıyafetleri umursamadan gözlerimi kapattım.
Güneşin ilk ışıklarıyla gözlerimi açtım. Ayağlarımla üzerimdeki yorganı iteklerken yanımın boş olduğunu farkettim ve üzerimde dün geceki kıyafetlerin. Yataktan kalkıp hemen banyoya koştum. Dün Demir neden yanımda uyumadı acaba? Ya da uyudu erken kalktı. Yüzümü yıkayıp üzerimi değiştirdim. Odadan çıkıp koşturarak aşağıya indim ama Demir yoktu. Tam arkamı dönüp yukarı çıkacakken Nisa ile çarpıştım. "Yavaş kızım! Ne bu acele?" dedi Nisa. "Ya Demir'i arıyordum da." "Onlar çıktılar. Geç gelirlermiş işleri aksatmışlar da biraz çok erken çıktılar. Sende bayağa yorulmuşsun sanırım sen o sıralar uyuyordun ne uykuysa kalkmadın." "Kaldırmaya mı çalıştınız?" "Demir çalışmış. Ama kış uykusuna yatmışsın sanki kalmadın." dedi gülerek. "Benim uykum ağır değildir bir kere." dedim sitemle. "Hı hı değildir. Demir'de 'aman zıbarırsa zıbarsın' demiş öyle dedi." dedi. "Ne!!" dedim bağırarak. Şuan salonun kapısının önünde avazım çıktığı kadar bağırmıştım. Nisa irkilerek "Bağırma be kızım! Tamam tamam şaka çokta düzgün uyuyorsundur ama malesef Demir kıyamamış." dedi.
Nisa'yla kapı önü konuşmamızın ardından kız kıza kahvaltı ettik. Bugün okula gitmekten vazgeçip bahçede kavhe içmeye karar vermiştik. Kahvelerimiz geldiğinde karşımızdaki gölün manzarasını izlerken sohbet etmeye başladık. "Ee Özgür'le nasıl gidiyor? Uzun zamandır baş başa kalamadık seninle artık her şeyi konuşma vakti." dedim. Nisa'da kafa sallayıp "Bence de. Özgür'le iyiyiz herhangi bir sorun yokta senin Demir'le var gibi." "Artık yok. Biz dün hallettik." "İnşallah öyledir." dedi Nisa. "Öyle öyle." dedim içini rahatlatmak için. Nisa bardağını masaya koyup bana döndü. "Defne ben senin için endişeleniyorum." "Endişelenme. Ben iyiyim ve bundan sonra da iyi olucam." dedim gülümseyerek. Nisa'da bana karşılık gülümsemişti.
Saat 20.00 olmuştu ama Demir ve Özgür hâla gelmemişlerdi. Biz de bu saatte kadar evde televizyon izlemiş sohbet etmiş ve şuan da yemek yiyiyorduk. Nisa tabağında ki yemeklerle oynamaya dalmışken "Nisaaa!" dedim bağırarak. Aniden irkilen arkadaşım "Noldu?" "Acaba bizimkileri arasak mı?" dedim ve "Benim telefonum artık yok senim varsa arayalım" diye ekledim. Nisa kafasını sallayıp yerinden kalktı. Masanın üzerindeki telefonu alıp tekrar yerine oturdu. Bana bakıp "İsterden ilk sen konuş. Sonuçta bugün Demir diye diye öldün." dedi gülerek. Ona yüzümü buruşturarak bakıp elinden telefonu aldım. Rehberden Demir'i bulurken "Acilen benim de telefon almam lazım." "Bence de." diyerek gülen Nisa'yla gözlerimi devirdim.
Demir'in numarasını tuşladım. 3. çalışta açtı. "Sen beni arar mıydın Nisa hanım? Yoksa Defne'ye bir şey mi oldu!" dedi Demir. "Yok bana bir şey olmadı da siz gelmediniz hâla biz size bir şey oldu zannettik." "Hayatım bir iş yemeği mevzusu var bu yüzden biz 00.00'ye kadar gelmeyiz." dedi bıkkınca. "Hımm peki. Ben beklerim seni ama Nisa'yı bilemiyeceğim." dedim Nisa'ya sırıtarak. Anında "Vallaha bende beklerim Demir ama bu senin sevgilin benden daha çok bekler sensiz ölüyordu bugün!" diye bağırarak beni ispiyonladı. Demir gülerek "Demek öyle. Ace- (Demir hadi geç kalıyoruz.)" Arkadan gelen kadın sesi yüzümü asarken "Demir o kadın kim?!" dedim sitemle. "İş yemeğini yapıcağımız holdingin sahibi güzelim." "İyi! sana iyi yemekler." dedim ve telefonu yüzüne kapattım.
Nisa yüzüme ne oldu dercesine bakmaya başladı. "Kadınlarla iş yemeğine çıkıcaklarmış." dedim sinirle. Yerimden hışımla kalkıp minibara gittim koca bir şişe viskiyi masaya koyup yanımda da bardak çıkardım. Nisa bana kocaman gözlerle bakıp "Defne içicem deme sakın!" "Onlar orda kadınlarla eğleniyor bende burda kendi çapımda eğlenicem. İstersen katılabilirsin sonuçta orada Özgür'de var." dedim göz kırparak. Saniyesinde yanıma gelen Nisa'yla içmeye başlamıştık.
Saat 23.30'du. Ben şişenin yarısından fazlasını bitirmiştim Nisa ise 5 bardak içmişti. Hâla kafama dikerken bir yandan "İnşallah kadınla yemekteyken bir şey olmuştur da yiyememişlerdir." dedim. Nisa'da "hı hı" diyerek yanıtladı. Ben sahroştum Nisa'da çakır keyifti. Zaman hızla akıp giderken kapı açıldı ve içeriye bizimkiler girdi. Bizi salonda içerken yakaladıklarında hem şaşırmış hemde kaşlarını çatmışlardı. Demir "Defnee!" diye bağırınca irkildim. "Ne var!" diye karşılık verdim bende. "Ne mi var! Sence?!" dedi ve yanıma gelip kaç kadeh içtiğimi hesaplamaya çalışırken. "Yuh Defne biz gelmesek şişeyi bitirirmişsiniz!" dedi ve elimdeki bardağı alıp masaya koydu. Özgür'de Nisa'nın yanına oturmuş ona ayıltmaya çalışıyordu. Demir Özgüre dönüp "Özgür bu böyle olmaz hemen duş aldıralım yoksa ayılmaz bunlar." "Bence de abi." dedi ve ikiside aynanda bizi kucakladı.
Demir'le merdivenlerden çıkarken "Vay be analar neler doğuruyo. Şu kaslara bak ya! Ay ben seni yerim, yerim." demeye başladım. Demir suratıma anlamsızca bakarken odaya girdik. Ondan sonrada ben soğuk suyu boyladım. Ayılana kadar soğuk suda kaldım. Ayılınca bir de kahve içtim. Üzerimi değiştirip yatağa girdim. Demir'de üzerini değiştirip yanıma yattı. Saçlarımı okşarken "Defne bir daha içmek yok. Ne sebepten olsa da" "Tamam." dedim kısaca ve Demir'e sokuldum. "Bu konuları yarın konuşuruz. Hadi iyi geceler güzelim." dedi Demir. "İyi geceler sevgilim." dedim ve Demir'in huzur veren kokusuyla uykuya daldım.
○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○
İyi Okumalar😇
Bayramınız mübarek olsun😇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'ın Karanlık Yüzü
Teen Fictionİnsan bazen kendini boşluğa düşmüş gibi hisseder. Tutunabilecek bir dal arar etrafında... Ama bulamazsa karanlıktan çıkabileceği bir aydınlık... O zaman anlar karanlığın içinde kaybolduğunu... Aydınlık neden bu kadar uzak bize. * 'Karanlık bir sokak...