Defne'nin Ağzından;
Demir'le sarılarak uyumayı çok özlemişim. Kokusunu doya doya içime çekebiliyordum. Uyumasam da gözlerim kapalı kokusunu içime çekip kalbinin atışını dinliyordum. Bu anın içine eden kapının açılması olmuştu. Kimin geldiğini bilmiyordum. Öğrenmek için zahmet edip gözlerimi de ısrarla açmıyordum. Demir'in kızgın sesini duyana kadar da açmamıştım. "Defolun gidin!" dedi sessiz olmaya çalışarak ama pekte başaramamıştı.
Gözlerimi tepkisine karşı açtım. Kapıda Nisa, Özgür, Ateş ve Asya'yı görünce "Hoşgeldiniz." dedim doğrulmaya çalışırken. Demir hemen azarladı tabi "Dikkat et dikişlerini zorlayacaksın." Ama ben dinlemeyip yatakta oturur pozisyona gelmiştim bile. "Hiç söz dinlemiyorsun!" diyerek söylendi. Ona sırıtarak bakıp bizimkilere döndüm. O sıra Nisa ve Asya'nın ağlamaktan şişmiş gözlerini farketmiştim. "Kızlar ne oldu size böyle?" diye sordum. Nisa bir anda soruma karşın gülerken ağlayarak yanıma gelip sarıldı. "Çok korkuttun bizi şapşal." dedi. Asya'da "Aynen öyle deli olduk sen uyurken. Çok korktuk sana bişey olacak diye." dedi. Nisa beni içine hapsetmek istercesine sarılırken "Nisa biraz daha sıkarsan sanırım ölücem." dedim gülerek. Nisa'da gülerek karşılık verdi. Geri çekilip Demir'e baktı. "Defne'nin uyandığını neden söylemedin doktorlardan duyduk. Onlarda söylemese haberimiz olmayacak." diye çemkirdi.
Demir ise hiç istifini bozmadan beni kendine çekti. "Her şeyi hemen size haber vermek zorunda değilim." "Sen ciddi misin Demir! Böyle bir şeyi tabiki de haber vermen lazımdı." dedi. Tam Demir konuşacakken araya girdim. "Of daha yeni kendime geldim zaten başımda dır dır! Hadi ben uyucam biraz yoruldum. Sonra da Mert'i görmeye giderim." dedim. Bu sefer konu Mert üzerine yoğunlaştı. Hemen Demir "Görmene gerek yok. Hem daha kendine gelmemiş." dedi. "Gelmesin ben yine de görmek istiyorum." "Defne!" diye uyardı Demir. "Ne Defne ya görücem işte!" diyerek direttim. "Ne halin varsa gör o zaman!" diye bağırarak odanın kapısını çarpıp çıktı.
Dakika bir gol bir kavgamızı da etmiştik ya pes. O çıkınca sinirle çığlık attım. Nisa ve Asya hayretle bana baktılar. Ateş ve Özgür'de o sıra odadan çıkmıştı. "Ne halin varsa görmüş! Gerizekalı algıları almıyor bunun. Ya diyorum herşey benim suçum. Arabayı o kadar hızlı kullanıp kaza yaptıran benim ama herif hâla Mert'e suç atıyor." diye bağırdım. Yatağın çarşaflarını sıkıyordum bi yandan. Karnıma giren ağrılar bile umrumda değildi.
Nisa elimi sakinleştirmeye çalışırcasına tuttu. "Sakin ol Defne. O da işte kendi çapında seni korumaya çalışıyor. Hem Mert'in düşmanları arabanın frenlerini kesmiş yoksa kaza olmazmış." dedi. "Nisa ne olursa olsun o gece o arabayı ben kullanmasaydım kesinlikle bu kaza olmazdı. En azından bu kadar zarar görmezdik. Mert'in durumu benden ağırmış." dedim ve "Benim onu hemen görmem lazım." diyerek ayaklandım. Serumu da çıkarıp odadan çıktım. Nisa ne kadar durdurmaya çalışsada engel olamamıştı.
Karnıma saplanan ağrıları umursamadan zorlanarakta olsa Mert'in olduğu odayı arıyordum. Serumu çıkardığım yer kanıyordu. Kolumda ve bacağımda bir kırık olsada sendeleyerek yürüyordum. Kolum ve bacağım çok acımasa da arabanın parçasının denk geldiği yer acayip acıyordu. Ondan orayı tutuyordum. En son Nisa'ya dönüp "Mert'in odası nerede?" "Sanırım ileride soldaydı." dedi. Hızlıca dediği tarafa doğru ilerledim. Karşıma çıkan kapıyı açıp tam girecekken gözlerim karardı ve dizlerimin üzerine düştüm. Nisa hemen kolumdan tutup "Defne dikkat et. Bak dinlemedin beni daha da kötü olacaksın. Hem Demir görse bu halini ne kadar kızacak." O sıra kolumadan akan kanı görüne ufak bir çığlık attı Nisa. Bunun üzerine Asya'da "Defne kolun!" demişti. "Of ne kolu boşverin kolumu hadi yardım edin kaldırın!" dedim. Dediğim gibi de havalanmam bir oldu. "Oha sizde de ne kuvvet varmış." dedim. Ama beni kucağına alan Demir'i farketmemle "Demir." demiştim. "Defne ne işin var senin burada! Kendine daha fazla zarar mı vermek istiyorsun?" "Sadece Mert'i görmek istedim. Hem sen bana ne halin varsa gör demedin mi?" "Ya sabır Defne! Delirteceksin sen beni." dedi odamın kapısını açarken. "Sen anca delir zaten." "Sayende." dedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'ın Karanlık Yüzü
Novela Juvenilİnsan bazen kendini boşluğa düşmüş gibi hisseder. Tutunabilecek bir dal arar etrafında... Ama bulamazsa karanlıktan çıkabileceği bir aydınlık... O zaman anlar karanlığın içinde kaybolduğunu... Aydınlık neden bu kadar uzak bize. * 'Karanlık bir sokak...