Nisa'nın Ağzından;
Salona girdiğimde karşımda mükemmel bir sofra bulmuştum. Özgür karşımda tüm yakışık- Neyse... Özgür'e şaşkınca bakıyordum. "N-noluyo" dedim şaşkınca. Özgür tam tersi yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bana yaklaştı. Elimi tutup beni mükemmel yemeklerin olduğu masaya ilerletti. Sandalyemi çekip otumamı sağladıktan sonra karşımdaki sandalyeye geçip kendisi oturdu. Bende üzerimden şaşkınlığımı anca atabilmiştim. Özgür "Bugün için özür dilerim." dedi. "Ö-önemli değil de bu masa ne?" "Özür yemeği ve ayriyetten- neyse hadi yemeğe başlayalım." dedi. Cümlesini tamamlamasını istiyordum. Bu yemeğin özür yemeği olduğuna inanmamıştım doğrusu. Bunun altında başka birşey vardı ama ne. Şuanlık bunu düşünemyi bırakıp yemeğe odaklandım.
Bir yandan yemeğimizi yiyip bir yandan da sohbet ediyorduk. Yemekler bittiğinde Özgür ayağa kalktı. Yavaşça müzik setinin olduğu tarafa gidip bir düğmeye bastı ve etrafı hoş bir müzik kapladı. Yanıma gelip elini bana uzattı. "Bu dansı bana lütfeder misiniz küçük hanım?" dedi muzipçe. Kafamı onu onaylar şekilde sallayıp ayağa kalktım. Elimi tutup omzuna yerleştirdikten sonra o da elini belime koydu. Yavaşça yerimizde dans etmeye başladık.
Ne kadar zaman geçti bilmiyordum ama biz hâla dans ediyorduk. Müziğin sonlarına doğru Özgür eliyle saçlarımı kulağımın arkasına attı. Dudaklarını kulağıma sürtüp "Benimle sevgili olur musun?" dedi Özgür. Gözlerimi kocaman açıp ona döndüm. Ne diyecektim. Şuan şurda bunları yapmam hataydı belkide. Ama bende ona karşı birşeyler hissetmiyor değilim. Aramızda birşeyler geçmişti. Bunları asla unutamazdım. Özgür'ün gözlerinin içine bakıp kalbimden geçenleri söyledim. "Evet. Seninle yalandan değil gerçekten çıkarım yani sevgilin olurum." dedi. Bir anda ayaklarımın yerden kesilmesiyle Özgür'ün beni etrafında döndürdüğünü anladım. İkimizde çok mutluyduk. Ayaklarım yere basınca dudaklarıma yapışması bir oldu. Beni o kadar güzel öpüyordu ki. Sanki kırılacak bir eşya gibi. Dudaklarımız ayrıldığında kendimi boşlukta hissetmiştim. Özgür bana o kadar anlamlı bakıyordu ki. Bende ona karşılık veriyordum.
Bir müddet daha dans ettikten sonra içtiğim içkinin nedeniyle tuvaletim gelmişti. Aslında sahroş olmam gerekirdi ama nedense ben kolay kolay sarhoş olan biri değildim. Özgürden biraz uzaklaşıp "Şey ben tuvalete gitsem. "Tabi" dedi Özgür. Yerini bildiğim için merdivenlerden hızla çıkıp koridorun solundaki kapıya yöneldim. İşimi halletikten sonra aynada kendime baktım. Nedense yanaklarım kızarıktı. Kesin aşırı heycandandır. Biraz suratıma su çarpıp banyodan çıktım. Derin bir nefes alıp merdivenlere yöneldim. Ama o an aklıma Defne geldi. Ben buraya onun için gelniştim. Ama nedense geldiğimden beri onu görmemiştim. Zaten Özgür sayesinde herşey aklımdan uçup gitmişti. Arkamı dönüp Defne'nin odasının önüne geldim. Kapı kolunu aşağıya indirdim ama kapı açılmadı. Art arda denedim ama kilitliydi. Sonra Defne'nın cılız sesini işittim. "Nisa sen misin?" dedi. "E-evet canım. Kapı neden kitli." "Demir beni odaya kitledi." dedi ardındanda hıçkırıkları duyuldu. "Sakın ağlama Defne. Merak etme ben çıkarıcam seni içeriden. Birde aşıkmış nasıl bir insan sevdiğini kapatabilir bir odaya."dedim sinirle. "Onu köpekler kadar seven biri." dedi arkamdan biri kafamı arkama çevirdiğimde Demir ile karşı karşıya geldim. "Nisa hemen aşağıya in Özgür'ü bekletme." dedi soğukça. "Sen ilk Defne'yi çıkar. Ben giderim." "Uzatma Nisa hemen aşağıya git!" diye kükredi Demir. "Gitmiyorum. Kıza yaptıkların yetmedi mi! Nasıl onu birde odaya kapatırsın. Birde köpek gibi seven diyorsun. Sen ona aşık değil takıntılısın."dedim sinirle. Demir ban yaklaşıp "Sana hemen git dedim!" dedi az önceki ses tonuyla. Ama bende inatsam Defne'yi almadan gitmezdim. "Bende sana Defne'yi çıkartmadan gitmiyeceğimi söyledim" dedim. Demir ya sabır çekerek "Nisa! Senide evden atmadan git!" "Gitmiyorum!" "O zaman arkadaşına elveda de Nisa! Onu burada tutucaktım ama senin sayende fikrim değişti." "N-nasıl?" dedim şaşkınca. "Şöyle ki Defne'yi bundan sonra asla göremeyeceksin." "Buraya istediğim zaman gelirim. Onu da görebilirim." "Peki burada olmazsa nasıl göreceksin." demez mi. Şaşkınca Demir'e bakıyordum. "Sen pislik herifin tekisin!" dedim bağırarak. O sıra Özgür'de yanımıza gelmişti. Beni yanına çekip Demir'e döndü. "Abi bırak son kezde olsa görüşsünler vedalaşsınlar." dedi. Demir Özgür'e bakıp "Son kez" dedi ciddi bir şekilde. Cebinden anahtarları çıkarıp kapıyı açtı. Direk kapıyı açıp içeriye girdim. Defne duvarın kenarına sinmiş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Ağlamaktan da gözaltları kızarmış biraz da morarmıştı. Yanına gidip ona sıkıca sarıldım. Demir ve Özgür kapıdan bizi izliyorlardı. Defne ona sarılınca direk kafasını omzuma koyup ağlamaya başladı. O da bana sıkıca sarıldı. Hıçkırıklarının arasından zorlukla "B-bırakma b-beni." dedi. O an hiçbirşey diyemedim. "Hiştt ağlama dimdik dur ayakta. Şimdi olamasada seni kurtaracağım." "S-söz mü?" "Söz. Dost sözü. Ama sende ben seni kurtarana kadar kendini bırakmayacaksın. Benim için" dedim fısıltıyla. "Senin için" dedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'ın Karanlık Yüzü
Genç Kurguİnsan bazen kendini boşluğa düşmüş gibi hisseder. Tutunabilecek bir dal arar etrafında... Ama bulamazsa karanlıktan çıkabileceği bir aydınlık... O zaman anlar karanlığın içinde kaybolduğunu... Aydınlık neden bu kadar uzak bize. * 'Karanlık bir sokak...