Karanlık dostumdu, aydınlık düşmanım. Sonra hayatıma bir ışık doğdu. Sadece bir bakışla aydınlattı içimi. Onu karanlığıma hapsettim. O aydınlıktı aydınlık ise düşmanımdı ya benim bu yüzden iyi davranmadım ona çoğu kez zulüm ettim. Zaman geçti ruhunda yaralar açıldı. Her gün kanattım o yaraları... Kabuk bağlayamadan hemde... Sonra alıştı o hayatına bende ona. Gün geçtikçe içime hapsettim sevdim onu. O da aydınlattı beni. Sonunda sevecektik birbirimizi aydınlıkta... Ama bu seferde benim ruhumda açıldı yaralar kanadılar. Belki de yaptıklarımın cezasını çekiyorumdur. Bedel ödeten ben şimdi bedel öder olmuştum ve öyle bir bedeldi ki bu asla bir çözümü yoktu.
Yola odaklanmıştım aklımdaki düşüncelerle ve bitmek bilmeyen hayal kırıklığımla... Birazda kızgınlık... Gaza yüklendim. Motordan çıkan ses beni temsil ediyordu adeta. Kızgın ama bir o kadar acıklıydı bu ses. Defne'nin kapısına dayanmak istedim ilk ama vazgeçtim. Bunca zamandan sonra yüzünü görmek istiyor muydum emin değildim. Her gün bir kere sesini duysam yeter dediğim kadını şuan görmek istediğimden emin değildim. Bu yüzden bara gitmeye ve hissizleşene kadar içmeye karar verdim.
Bar sokağına girdiğimde arabayı otoparka park ettim. Arabadan inip sertçe kapıyı çarpıp arabayı kitledim. Bara çıktım. İçeriye girdiğimde bizim elemanlar hemen dibime üşüştü. Barın müdürü dibimde konuşmaya başladı. "Demir Bey hoşgeldiniz! Locanız hazır efendim. Her zamankinden göndertiyorum." dedi yaranmaya çalışarak. Sadece kafa sallamakla yetindim. Locaya geçip önüme konulan viskileri kafama dikmeye başladım. İçtiklerim boğazımdan geçerken yakıyordu içimi ama Defne kadar değil. Sadece unutmak istiyordum bu yüzden kaç bardak içtim bilmiyorum, kaç saat içtiğimi de bilmiyorum. Tâ ki karşımda Defne ve Mert'i görene kadar. İlk halüsinasyon gördüğümü sandım. Ama oradalardı. Sonra gözleri değdi gözlerime. O içimi kavuran kül eden o gözler. İçimdeki öfke aşk sevgi hepsi birbirine karıştı ve ben ilk defa hissizleştiğimi hissettim. Şuan kalkıp koluna yapışmalıydım ya da ona bakmamalıydım ama ben yerimden doğruldum. İlk kalkışta sendelesem de yanlarına yaklaşıp karşılarında durdum. İlk Mert'e kısa bir bakış attım. Sonra tekrar içimi kavuran gözlere döndüm. Orada kendimi bulurdum eskiden şimdiyse orada koskocaman bir boşluk karşılıyordu beni.
Bu karşımdaki benim Defnem miydi? Ya da onun görüntüsüne sahip başka biriydi. O anlam dolu gözler, girdiği ortama neşe saçan o kişi yoktu karşımda. Yakıp yıkan ruhuma yaralar açan kişi vardı ve ben sadece ona son bir bakış atarak omzuna çarpıp kendimi bardan dışarıya attım. İlk geriye dönmeye ona sarılıp onu kendime çekmek istedim ama adımlarım ileriden başka bir yöne gitmedi. Kendimi zorla da olsa arabama attım. Gazı kökleyerek çıktım otoparktan. Nereye gittiğimi bilmeden sürdüm. En sonunda kendimi deponun önünde bulduğumda durabilmiştim.
2 Saat Sonra;
Karşımda kanlar içinde iki saattir dayak yiyen adama baktım. O da benim gibi bitmişti. Geri çekildim elimdeki kanı adamın üzerine silip odadan çıktım. O sırada karşından gelen Özgür'ü farkedebilmiştim. Büyük ihtimal Burak haber vermişti. "Demir nerelerdeydin abicim sen?!" "Sana ne lan! Cehennemim dibinde yanıyordum!" dedi bağırarak. "Demir yapma! Sana da Defne'ye de yazık. Karşısına çık konuşun." dedi Özgür. "Olmaz Özgür o seçimini yap-." Sözüm Burak'ın bize doğru koşarak adımı haykırmasıyla kesildi. "Abi!-" yanımıza geldiğinde soluk soluğaydı. Zorda olsa konuştu. "Defne yani yenge trafik kazası geçirmiş. Şimdi haber geldi." "Ne!!" dedim bağırarak. "Hangi hastane?!" diye sordu Özgür. "****** hastanesi abi." dedi Burak.
Gaza basıyordum. Hastaneye aniden girip acı bir frenle durdum. Arabadan fırlayıp acilden içeriye girdim. Özgür danışmaya giderken ben ameliyathanenin önüne hızla ilerledi. Tam kapıdan girecektim ki o sırada içeriden çıkan hemşire ile durdum. Kadın "Bey efendim buraya giremezsiniz!" diyerek önümde dimdik durdu. Kadının kolundan tutup kenara ittim. "Çekil!" diye bağırdım. ""Bey efendi giremezsiniz diyorum. Neden bu kadar ısrarcısınız?" "Sevgilim trafik kazası geçirmiş buraya getirilmiş. Şuan ameliyatta olması lazım." "Az önce bir kadın ve bir adamı ameliyata aldılar ama ameliyata alınan bahsettiğiniz kişi mi bilemiyorum." dedi. O sırada arkamdan Özgür'ün sesini işittim. "Demir ameliyata alın- tabi sen daha çabuk davrandın." Ona sadece yandan bakıp kadına döndüm. "Adı Defne." "Biraz bekleyin durumunu birazdan doktor gelip söyler. Ama ikisinin de durumu çok ağırdı." diyerek üzgünce içeriye girdi. İkisinin de derken acaba Mert'te mi vardı kaza sırasında yanında. Eğer Mert yüzünden başına bu geldiyse onu ameliyattan çıktığı gibi gebertirdim. Ama durumları ağırdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'ın Karanlık Yüzü
Jugendliteraturİnsan bazen kendini boşluğa düşmüş gibi hisseder. Tutunabilecek bir dal arar etrafında... Ama bulamazsa karanlıktan çıkabileceği bir aydınlık... O zaman anlar karanlığın içinde kaybolduğunu... Aydınlık neden bu kadar uzak bize. * 'Karanlık bir sokak...