《 27. Bölüm 》

33 6 0
                                    

Mert'in Ağzından;

Demir'den intikam almaktan daha güzel bir şey varsa o da onun canını acıtarak intikam almaktır. Bende öyle yapıyordum. Defne'nin dibinde gezemem ve onu kendime çekmeye başlamamla Demir daha da kuduruyordu. Hareketlerimi takip etmesi beni çözmesi anlamına gelmeyeceğini daha anlayamamıştı. Defne'nin yanında durdukça veya onunla temas ettiğimde nedense Demir'in ne kadar şanslı olduğunu anlayabiliyordum. Defne çok iyi kalpli biriydi. Bu yüzden Demir onu hak etmiyordu. Abimin intikamını alarak Defne'yi onun pençelerinde de kurtaracaktım. İlk başta Defne'yi kendime aşık edecektim. Demir böylelikle daha da çok acı çekecekti. Ama Defne'nin Demir'e karşı olan bakışları ve duyguları bunu yapmaktan beni vazgeçirmişti.

O zaman bende onunla arkadaş olmalıydım. Demir'i ondan koparmalı ve Defne'nin benden kopmamasını sağlamalıydım. Şuan için sadece Defne'nin arkadaşı olmaya odaklıydım. İlk olarak ona durumu anlatmam gerekiyordu. Bu yüzden Defne'nin derse girdiği sınıfa doğru ilerledim. Kapının yanına vardığım sıralar Defne'nin de hızla içeriden çıkmasıyla çarpıştık. Bundan iyi zaman bulamayacağım için "Naber?" dedim. Yüzüme bile bakmadan yanımdan geçecekken kolundan tuttum. Kolunu kurtarmaya çalışırken "Bırak beni! Dokunma bana!" dedi dişlerinin arasından. Defne'den böyle bir tepki beklemediğim için ilk afallasamda kendimi toplayıp "Demir benimle muhattap olmamanı söylemiş olmalı sana ama şunu unutma Defne ben kötü biri değilim. Ben senin arkadaşın olmak istiyorum. Sadece izin ver?" "Bıraksana beni!" dedi sadece Defne. "Bu konuyu düşün." dedim ve kolunu bıraktım. Oflayarak koşarak merdivenlerden indi.

Defne'nin gözden kaybolmasıyla ardından da sınıftan Nisa denen kız koşarak çıktı. Beni farkettiğinde sinirle "Defne nerede!?" diye bağırarak üzerime geldi. "Gitti." dedim kısaca. "Eğer ona bişi yaptıysan seni mahfederim." dedi. Gülerek "Eminim yaparsın." dedim ve Nisa'nın yanından uzaklaştım. Defne'nin eninde sonunda arkadaşım olacağı belli bir şeydi. Okulda işim bittiğine göre kampüsün çıkışına doğru ilerledim. O sırada yanıma bir kız yaklaştı. "Adın Mert'ti değil mi? Senden bir şey rica edebilir miyim?" diye sordu. Cevap vermeyip yüzüne sertçe bakmamla konuşmasına devam etti. "Afedersin adım Eda. Daha önce tanışmamıştık. Bana bir konuda yardım etmeni istiyorum." "Hangi konuda?" dedim. "Demir ve Defne konusunda." "Demir ve Defne?" dedim soru sorarcasına. Bu kızın Demir ve Defne'yle ne gibi bir sorunu olabilirdi ki? "Demir'i elde etmem için Defne'den uzaklaştırmam gerek işte sen bana bu konuda lazımsın." dedi. Tabi ya taşlar şimdi yerine oturmuştu işte. Kıza alayla bakıp "Sana yardım edebileceğimi nereden çıkardın?" dedim hafif sesimi yükselterek. Eda denen kız da sırıtıp "Hadi Mert kabul et sende Defne'yi istiyorsun. Sonuçta çıkarımız aynı." dedi kolumu boynuma doluyarak. Anında kolunu indirip kızı bir anda ittim. "Bana dokunma hakkını sana kim verdi!" dedim bağırarak. Eda iyice keyiflenerek "Sadece düşün Mert ve bana yarına kadar kararını bildir. Yoksa senin yoluna engel olabilirim." dedikten sonra kıvırta kıvırta kampüsten ayrıldı.

Eda'nın dediklerini düşünürken otoparka gelip ne ara arabaya binip yola çıktığımı anlayamamıştım. Depoya doğru sürerken aklımda sadece tek bir şey vardı. 'Defne'yi gerçekten istiyor muydum?'

■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■

■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ay'ın Karanlık YüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin