Aldıklarını dışarı taşıdılar. İki katmanlı binanın etrafında turlayıp arka avluya geldiler. Ön cephede görünen birbirine bitişik iki ayrı bina vardı. Varlo elindeki ekran üzerinde bina planını biraz büyüttü. İleride yerden yukarı yükselen, yarısı çökmüş küçük bir çatı vardı. Çatının altındaki boşluklardan geçip merdivenleri buldular.
Metal merdivenlerden inip uzun boşluğa geldiler. Yere gömülü boşluk boyunca karşılıklı dizilmiş pek çok büyük boru çıkıntısı göze çarpıyordu. Varlo etrafı kolaçan ettikten sonra aradığı yedi numaralı boruyu buldu. Üzeri yatay çizgili parmaklıklarla korunuyordu. Koni'ye işaret etti.
Ellerinden birini demirlere kilitleyen Koni, kendini sabit bir şekilde tutup, diğer eliyle de duvarı itmeye başladı. Tüm kaslarını gererek çekti. Gücünü aldığı metal bileği tıslayarak içeri çekildi ve kapak yerinden söküldü. Şimdi, bir insanın eğilerek geçebileceği genişlikte uzun bir koridor vardı önlerinde.
Varlo içeriye göz attı. " Duvarın içinden geçip aşağıya uzanan bir soğutma boşluğu. Makineler çalışmadığı için güvenli, " dedi. Belindeki kancayı ince borulardan birine sabitledi. " Beş metre ileriden sonra bu boru direk aşağıya iniyor. Döndüğümde ellerim dolu olacak. İşaret verdiğimde ipin ucundakini yukarı çekip, benim için tekrar sallandırmanız gerek."
Kolundaki küçük çağrı cihazının tuşuna bastı, Koni'nin bileğindeki yeşil ışık yanıp söndü.Leera etrafa şöyle bir bakındı.
Bir kat aşağı inmişlerdi. Sağı ve solunda kapılar olan düz bir koridordu burası. " Bir dakika, yerin bir kat aşağısına indik, burada mı bekleyeceğiz?" diye sordu. Varlo " Ses yapmayın sadece. Hala yüzeyde sayılırız. Onun yanından ayrılma ve takip et," dedi. Kadın derin bir nefes aldı. " Şimdi oraya mı ineceksin? Siz kafayı yemişsiniz" dese de,Varlo onu duymadı bile. Yoluna devam edip, geniş borunun içinde gözden kayboldu.
Aradan on beş dakika geçmişti. Koni boru çıkıntılarından birinin üzerine oturmuş, iki yandan sarkıttığı bacaklarını sallayıp, bir şeyler mırıldanmaktaydı. Leera kollarını birleştirmiş, bir sağa bir sola tedirgince bakınıyordu. Bu saçmalık diye geçirdi içinden. Koridorun bir ucundaki kapı kapalıydı ama diğeri biraz aralık kalmıştı, bu canını sıkıyordu. Birkaç dakika daha bekledi ama dayanamadı.
" Hey, ucube kız, diye seslendi. " Şuradaki kapıyı kapat"
Koni kafasını çevirip yarı aralık demir kapıya baktı. Üzerine bindiği borudan atlayıp koridorun bir ucuna yürüdü. Kapının dış tarafında kolu yoktu, sadece içeriden açılıp kapatılabilirdi. Koni ne yapacağını bilemedi.
Kapıyı köşesinden tutup kendine doğru çekti ama olmadı, eli arada kalıyordu. Leera'ya baktı. Kadın gözlerini devirdi. " Kapıyı biraz geriye it, ayağını altına koyup kendine doğru çek, o kapanır. Ama fazla hızlı çekme."
Koni başıyla onayladı. Ancak kapıyı geriye doğru açınca hemen arkasındaki hafif eğri duran uzun borulara çarptı ve borular büyük bir gürültü ile yere devrildi. Koni başını içeri uzatıp devrilen borulara baktı.
Leera'nın nefesi kesilmişti. Bağırdı. " Ne halt ettiğini sanıyorsun öyle!?"
Koni döndü, suçlu sözlerle kadına baktı." Koni yapmadı," dediği sırada iç kısımdan şiddetli bir hırlama sesi duyuldu. Leera "Çabuk kapıyı kapat!" diye bağırdı.
Koni ayağını kapının altına sokup kendine doğru çekmeye çalıştı ama botlarının sığabileceği yükseklikte değildi kapının boşluğu.
Biraz sonra salyalarını akıtarak bir ghoum kapıya doğru atladı. Koni, eliyle kapıyı tutup kendisine doğru çekti ama şimdi de eli kapının arasında kalmıştı. Ghoum, kapının boşluğundan çenesini ve ellerini sokmaya çalışıyor, vahşice ısırmaya uğraşıyordu kızın metal parmaklarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Şehrin Köpekleri
Science FictionBir yanda çökmüş, havasız, dumanlı şehirlerin yıkıntıları arasında hayata tutunmaya çalışan insanlık; diğer yanda Kubbe Şehir'de yaşayan aristokratlar ve katı kast sistemi içinde hayatta kaldığı için bile şanslı sayılan bir toplum. Her ikisi arasına...