Bölüm 21- İyi Bir Plan Sanmıştım!

69 14 6
                                    

Leera koşarak Varlo ve diğerleriyle buluştu. " Ne yapacağız? Saldırı altındayız." Omer hemen arkasından geldi. " Çoktan yaklaştılar, üstelik sayıları hiç de az değil bu defa!" dedi Agnes'e.
Adam kaşlarını çatıp, Varlo'ya baktı. " Gündüz yıkıntıları ve binaları taradık, çok az birkaç grup var ama geceleri nereden geldiklerini bilmediğimiz bir şekilde sayıları artıyor, sonra saldırıyorlar. Silahlardan da korkmuyorlar. Artık cephanemiz bitmek üzere ve elimizde pek bir şey kalmadı. Duvarın dışına çektiğimiz elektrikli telden yukarı tırmanmaya çalışıyorlar, çarpılıp düşenler tekrar deniyor! Tüm telleri pençeleriyle işe yaramaz hale getirdiler artık," dedi. Kaşları çatık olsa da sinirli değil, sadece çok endişeliydi.

Varlo koşarak duvara tırmandı. Nöbetçilerden birinin yanına geldi ve vaziyeti inceledi. En az elli ghoum önde koşuyordu. Sonunda yakına gelip, duvara saldırmaya başladılar. Yandaki adam korkudan sesli nefes almaya başlamıştı. Yaşı henüz çok gençti ve korkusu yüzünden okunuyordu.

" Efendim, ne yapmalıyız, vurayım mı? " diye sordu Varlo'ya. Varlo, adamın omzuna koydu elini. " Cephanenizi boşa harcamayın. Kafalarından ya da göğüslerinden vurmazsanız hiçbir işe yaramaz. Çok çabuk iyileşiyorlar, bunu biliyorsun. Eğer vurabileceğinden şüphen varsa ateş etme. Şimdilik buraya ulaşamazlar, " dedi ve duvardan aşağı indi. Dışarıdaki çığlık ve hırıltılar korkunçtu. Ghoumlar normalde bu kadar kalabalık gruplar halinde, üstelik bu kadar agresif saldırılarda bulunmazlardı.

"Bizim de yanımızda fazla bir cephane yok, Agnes. Hepsini tek tek indirmeye kalkarsak bir işe yaramaz. Arkadan gelen başkaları da var gibi duruyor. Bir şekilde dikkatlerini başka bir yöne çekmek daha mantıklı. Neden bu şekilde saldırdıklarını ya da nereden geldiklerini pek anlamadım..." dedi düşünceli bir şekilde. Adam başını salladı. " Biz de... "

Nöbetçiler, dev spotları doğrudan ghoumların üzerlerine tutuyorlardı. Bu onları bir süreliğine geri püskürtüyordu. Ancak daha sonra dolaşıp tekrar geri geliyorlar ve birbirleri üzerinden atlayarak, daha yükseğe sıçramaya çalışıyorlardı. Bazıları sivri pençeleri ile duvara tutunmayı başarıyor ancak ya kayıyor ya da yukarıdan gelen ateş ile yere çakılıyordu. Birkaç defa ateş edilince, seslere daha fazlası toplanmaya başladı. Garip bir şekilde, bölgedeki ghoumlar bir araya geliyordu.

İnsanlar sığınaklara doluşmuştu.Askerler, duvarların üzerlerindeki yerlerini alıp, müdahaleye başladılar. İyi nişancı olanlar en öndeydiler ve çok yukarı çıkabilenleri indiriyorlardı. Hemen elektrik tellerini salladılar duvarın dibindeki sürünün üzerine. Pek çoğu geçici de olsa etkisiz hale geldi. Ancak delirmiş gibi arkadan gelenler, amansızca duvara atlamaya devam ediyorlardı.
Varlo, yerleşkenin haritasını inceledi. Arkada bir giriş daha vardı. Bu kadar ghoum gece boyu duvara saldırmaya devam ederse, eninde sonunda birbirlerinin cesedi üzerine basıp yukarı ulaşmayı başarabileceklerdi. Bir şekilde dikkatlerini başka bir yöne çekip, bu geceyi atlatmaları ve sabaha bu işe köklü bir çözüm bulmaları gerekiyordu. "Aracınız var mı?" diye sordu Agnes'e. Adam kafasını salladı. "Elbette var. "

Varlo etrafı iyice inceledi. Harita üzerinde kendine bir yol çizdi. " Arka kapıdan çıkıp, sürüyü peşimize takabilirsek, yirmi yedinci bölge çıkışına kadar onları sürebiliriz. O bölgede, bir kısmı yıkık da olsa küçük bir baraj var. Ghoumlar sudan hoşlanmaz. Barajın çevresinin boş olduğunu düşünüyorum. Bizi buraya kadar takip edenlerin bazıları zaten köprüden atlayamayacak. Bazıları düşecek, bazıları pes edecek. Gelebilenler de – ki delirmişliklerine bakılırsa büyük bir kısmının takibi bırakmayacağını var sayıyorum- barajın içinde kapana kısılacaklar. Orta bölgeye kadar çekip, suyu iç kabuğa boşaltarak onları boğmayı deneyeceğim. Daha önce bu kadar büyük bir sürü görmedim. Tekrar bir araya gelmemeliler. "

Ölü Şehrin KöpekleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin