Omer, kızın düşüşünü görünce dehşet içinde yıkık köşeye doğru birkaç adım attı ama ghoumlardan biri önüne atlayıp, gitmesini engelledi.
Koni düşmeden önce köşedeki demirlerden birine tutunmuştu. Kendini yukarı doğru çekip, beline kadar duvarın üzerine çıktı. Kızın güvenle geri tırmandığını görünce içi rahatladı Omer'in. Hızla, arkadaki duvara gömük demiri çekti ama sadece yerinden oynatabildi. Yaratık üzerine doğru gelince, bir tekmeyle geri itti onu. Tekrar tüm gücünü vererek asıldı demire ve yüzüne saldıran ghoumun suratına salladı.
Başka iki ghoum tedirgince geri kaçmış, etrafta bir tur atıp, dişlerini gıcırdatarak geri gelmişlerdi. Yaratıklardan biri Omer'in üzerine atlamak istemişti ama adam, elindekini bir kez daha sallayınca tekrar geri çekildiler.
Koni de kendini kastı ve kollarını iki yana kabartıp onlara metal kollarıyla göz dağı verdi. Ghoumları taklit edip, kendi küçük ve düz dişlerini sıkıyor, hırlıyordu. Omer'e pek komik ve sevimli görünse de, ghoumları tedirgin etmeye yaramıştı. Bir süre birbirlerine gözdağı vererek, etrafta dolandılar. Sonunda yaratıklar aynı anda Koni'ye saldırmaya karar verince, o da tüm gücüyle kollarını savurdu.
Omer, koşarak elindekini ghoumlardan birinin sırtına sapladı. Koni de diğerini gırtlağından yakalayıp, yere çaldı. Tüm gücüyle yaratığın boynunu sıkıp, yarısını koparttı. Parmakları arasındaki etler ve kaslarla birlikte, yaratığın nefes borusunu ezdi. Kolunu şöyle bir sallayıp, eline sıvaşmış kanı ve eti silkeledi.
Omzundan yaralanmıştı biraz Koni, başını çevirip sinyal veren yere baktı. Nasıl olsa iyileşirdi. Hafiften omzunu aşağı yukarı oynatıp sızan kanı inceledi. Omer hemen kavradı kızın kolunu. " Yaralanmışsın, Küçük Hanım!" Koni gülümsedi ve omuz silkti.
Kızın umursamaz tavrına rağmen, omzunu saracak bir bez parçası arandı üzerinde. Leera'nın fısıltıyla gelen sesini duyunca kafasını yukarı çevirdi. En başından beri saklandığı yerden kafasını uzatıp, azarladı kadın." Ne halt ediyorsunuz, çabuk buraya gelin! " Omer kısık bir sesle yanıtladı. " Ohh, Leera Hanım! Küçük Hanım yaralandı. "
"Ona bir şey olmaz. Neredeyse hissetmiyor, üstelik ghoum zehrine bizden daha dirençli," dedi kadın. Omer başını sallayıp "Yine de kan kaybından ya da enfeksiyondan herkes ölür," diyince, Leera kenarlardan tutunup, yıkıntılardan aşağı kaydı.
Gömleğini çıkartıp iki parçaya ayırdı. Birini Omer'in eline tutuşturdu, diğeriyle de Koni'nin omzunu sarmaya başladı. " Onu bırak da kendini kolla biraz. Masken bile yok. Sar şu kumaşla ağzını burnunu," diye çıkıştı Omer'e. Sonra sinirlice Koni'nin maskesini tutup, burnuna çekti. " Sen de çıkartıp durma şunu! Delirirsen hiç birimiz başa çıkamayız seninle," diye de bir güzel azarladı.
Omer, elindekiyle yüzünü sararken, Leera'nın endişelenince normalden iki kat daha asabi olduğunu düşündü ve gülümsedi. Sesi öfkeli çıkıyordu ama aslında sadece zarar görmelerinden korkuyordu.
Leera, maskesini düzeltti ve gözlüklerini tekrar gözüne çekip, etrafı kontrol etti. Metrelerce yukarıda asılı kalmışlardı. Ellerini beline koydu ve ne yapacaklarını düşünmeye başladı. Binanın içine dönseler, ghoumlar vardı. Buradan aşağı inmeye kalksalar da yuvarlanıp düşme ihtimalleri yüksekti. Üstelik alan aşağı doğru eğim yapmış, yıkılacak gibi duruyordu.
Ancak iç kısımlardan gelen hırlama sesleri karar vermelerini hızlandırdı ve Leera kararsızlıkla titreyen gözleriyle, aşağı doğru bir bakış attı. " Sanırım acele etsek iyi olacak!"
Ghoumlar, onları fark etmeden önce yavaşça eğimli duvarın kenarından bacaklarını sallandırıp, yıkıntıdan aşağı inmeye başladılar.
Yavaş ve dikkatlice, ay ışığının vurduğu yerlerden tutunup, epey yol kat etmişlerdi. Tam iyi gidiyorlardı ki, bir-iki metre kala, Koni'nin elini attığı çıkıntıyla birlikte duvar olduğu gibi aşağı göçtü. Üçü birlikte oldukları yere sıkıca tutunup, çöken duvarın üzerinde yere çakıldılar. Leera kafasını vurunca feryat etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Şehrin Köpekleri
Science FictionBir yanda çökmüş, havasız, dumanlı şehirlerin yıkıntıları arasında hayata tutunmaya çalışan insanlık; diğer yanda Kubbe Şehir'de yaşayan aristokratlar ve katı kast sistemi içinde hayatta kaldığı için bile şanslı sayılan bir toplum. Her ikisi arasına...