Kristal kadehini hafifçe çevirerek, sıvının ahenkle dans edişini izliyordu adam. Hafifçe boynunu yana doğru esnetip, yaşının getirdiği ağrıları azaltmaya çalıştı. Seyrek, beyaz saçlarının arasından görünen pembe kafa derisi yer yer beneklenmişti. Göz altı torbaları ve göz kapağı arasında kaybolmuş minik mavi gözleri ile etrafını süzen adam, Üçüncü Kubbe Divan Başkanı Iv Luan'dı.
Kapıdan gelen tıklama sesi, geniş odasının içini sarmalayan tatlı müziğe karıştı. Adam, gözüyle işaret etti kapı önünde bekleyen hizmetkarına. Hizmetli kapıyı açtı. Kapının önünde dikilen orta yaşlı bir başka adam, kafasını hafifçe kaldırıp, kaçamak gözlerle efendisine baktı.
" Efendim, Bay Kroft gelmek üzere. Dilerseniz Beyaz Oda'ya geçebiliriz," dedi.
Adam başını sağa sola hafifçe oynattı ve alaylı bir gülümseme ile mırıldandı. " Elbette, konuğumuzu ayakta karşılamak gerek. " Yerinden kalktı. " Ufaklıkları hazırlayın, geziye çıkıyoruz,"Kapının yanında bekleyen hizmetli ve odanın diğer ucundaki bir başkası hemen başıyla emre onay verdiler ve hızlı adımlarla yandaki küçük odaya geçiş yaptılar. Biraz sonra ellerinde, önleri sıra dört ayak üstünde yerde sürünen, boyunlarından zincirlenmiş dört ghoumla döndüler.
Ghoumların her birinin ellerinde, parmak kısımları altın ve gümüş bezemeleri, kelepçeli eldivenler vardı. Ağızlarını kapatıp, enselerinde biten süslü kafes, gözlerini kapatarak kafalarına uzanan deri şapkayla birleşikti. Göğüslerini saran ve boynundan uzanan parlak zincirler, ikişerli gruplar halinde bir halkanın ucunda birleşiyordu.
Göremeyen, ısıramayan ve dokunamayan yaratıklar uysallaştırılmış, sadece tedirgin adımlarla ileri doğru yürüyorlardı.
Başkan Luan memnun bir ifade ile önden yürümeye başladı. Hemen arka sağından gelen sekreteri Bran Bendith alçak sesle raporuna devam etti. " Sayın Başkan, Efendim. Bizim de haberimiz yoktu. Bay Kroft yalnız gelmiş zaten. "Başkan, kaşlarını kaldırdı ve bezgin bir ifadeyle " Ziyanı yok, " dedi.
Sekreter rahatlamıştı. Sonra arkası sıra getirilen ghoumlara baktı göz ucuyla. Her adım atışlarında, ellerindeki eldivenlerden çıkan tın sesine sinir olurdu. Yağlı ve tuhaf bir kokuları vardı ve çok yüksek sesle nefes alıp veriyorlardı. Sanki maskenin ardında her an etlerini parçalamak ister gibi bakan gözleri olduğuna emindi. Ancak o, Başkanın tuhaf zevklerine yorum dahi yapamazdı ne yazık ki.
Üzeri varaklı beyaz kapının önündeki iki kişi sürgüyü çekerek, iki kanadı da açtılar. Adını aldığı beyaz renk ile döşenmiş lüks odanın içi göründü.
Ortadaki beyaz masa ve varaklı sandalyelerin yanından teğet geçip, yapay şömine ve manzara ile döşenmiş dörtlü koltuğun olduğu kısma yürüdüler. Tam o sırada, bekledikleri misafir diğer kapıdan içeri girdi.
Başkan arkasını dönerken yüzüne en yapay gülümsemesini takındı. " Bay Kroft, bu ne hoş sürpriz. Luan köşküne hoş geldiniz!" Adam da aynı yapay tebessüm ile süzdü ev sahibini. " Öyle..." dedi.
Kroft, uzun saçlarını arkadan tutturmuştu. Üzerine giydiği açık yakalı blazer ceketinin altında ne bir gömlek, ne de bir tişört vardı. Spor pantolonu altına geçirdiği takunyaları ve ceplerine soktuğu elleriyle sergilediği aşırı rahat tavır, ortamın mizacına hiç de uymuyordu.
Başkan elini uzattı ama Kroft elbette ellerini ceplerinden çıkartmadı. Usulca koltuklardan birine oturdu. Ghoum derisinden yapılma gri koltuklar üzerinde hafifçe zıpladı. "Mmmm... Başkan Bey'in ghoum türüne olan sevgisi çok farklı bir boyutta! " dedi alaycı bir şekilde ve hemen adamın yerleştiği koltuğun iki yanında duran zincirli yaratıklara baktı. Bacak bacak üstüne atıp, adamın bir şeyler söylemesini bekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Şehrin Köpekleri
Science FictionBir yanda çökmüş, havasız, dumanlı şehirlerin yıkıntıları arasında hayata tutunmaya çalışan insanlık; diğer yanda Kubbe Şehir'de yaşayan aristokratlar ve katı kast sistemi içinde hayatta kaldığı için bile şanslı sayılan bir toplum. Her ikisi arasına...