Birkaç gün olmuştu. Düzlük arazileri takip ediyorlar, yıkık şehirleri es geçiyorlar ve ara sıra durup aracın kendi deposunu doldurmasını bekliyorlardı. Yakıt destekli aracın ana gücü güneş enerjisinden geliyordu. Kırılmaya uğramadan dünyaya inen güneş ışınlarını hızlı bir şekilde emen ve depolanabilir enerjiye dönüştüren dış paneller motoru besliyordu. İçerideki kimyasal katalizörle birleşen enerji ile makineyi daha hızlı hareket ettirecek ekstra yakıtı acil durumlar için saklardı Varlo.
Büyük araç orta hızda hareket ederek ilerlerken içeriye kapalı kalmak Koni ve Leera'yı çok sıkmıştı. İçerisi sıcaktı ama dışarısı daha sıcaktı. En azından burada hava üfleyen birkaç klima vardı ama orta odada cam yoktu. Bunalan Leera kalkıp etrafta gezinmeye başladı. Bakınarak dolanırken kendini depoda buldu.İçeride pek çok alet ve makine vardı. Duvardaki kelepçelerde asılı duran, birkaç uzvu ve parçası eksik üç robot iskeletine çarptı gözü. Yavaşça yaklaşıp bir tanesinin kolunu kaldırdı. Göründüğünden hafifmiş diye düşündü. O sırada sessizce peşi sıra gelmiş olan Koni konuştu. " Robot." Leera olduğu yerde sıçradı. Biraz sinirlenmişti ama geçirdikleri birkaç gün boyunca sakin kalmayı öğrenmişti.
Uzun zaman sonra birlikte seyahat ettikleri yeni bir kişi vardı ve bu konuda heyecanlı olan Koni nereye giderse gitsin Leera'yı takip ediyordu. Neyse ki geçici bir durumdu, o yüzden sabredebilirdi kadın. Koni kollarını sağa sola salladı. " Robot eller."
Leera robotlardan birinin sağ, diğerinin sol kolunun Koni'nin kollarıyla eşleştiğini fark etti. " Sanırım bağışçıların bunlar. Sana iki numara büyük gelmişler sanki, ha!" dedi alaycı bir bakışla.
Koni anlamamıştı ama gülümsedi. Odanın içine dalıp etraftakileri göstermeye başladı. " Koni ve Varlo buldu." Leera etraftaki ıvır zıvırları heyecanla gösteren Koni'nin kafasındaki taytı hafifçe çekiştirdi. " Bu neden kafanda? Beni sinir ediyor." Koni önce durakladı. Sonra parlak parmaklarıyla hafifçe Leera'nın saçlarına dokundu.
Bu hareketle irkilen kadın kendini biraz geri çekti. Koni gülümsemeye devam etti. Kafasındaki iki uzantıyı tutup havaya kaldırdı. " Koni'nin saçı," dedi. Etrafında dönüp odadan hevesle bağırarak çıktı. " Koni'nin saçııııııııı." Kadın hiçbir şey anlamamıştı. Küçük çatlak diye geçirdi içinden.
Araç aniden durdu. Leera neler olduğunu anlamak için üst kata, Varlo'nun yanına çıktı. O sırada Varlo dış kapıyı açıyordu. O çıkınca hemen arkasından takip edip, peşi sıra güvertenin burnuna yürüdü. Uzun, telden bir çit ile engellenmişti alan boylu boyunca. Leera etrafa bakındı. " Bu yüzden mi durduk? Neden sadece ezip geçmiyoruz? "
Varlo başını iki yana salladı. "Olmaz. Burası iç bölge, buradaki çitleri deviremeyiz. " Kadın anlamamıştı. Omuzlarını silkti. " Ne yani, girilmez alan gibi bir şey mi? O zaman neden yön değiştirip etrafından dolanmıyoruz?" Varlo yine başını iki yana salladı. " Olmaz. Buraya boşuna mı geldiğimi sanıyorsun? İçeri gireceğiz." Kadın dişlerini sıkıp " ch!" dedi. " O zaman derdin ne? " Varlo kollarını birbirine bağladı. " Burası gazın çok yoğun olduğu bölgelerden biri, bu da demektir ki ghoum sürüleri için ideal bir yaşam alanı. Oksijen miktarındaki düşüş nedeniyle de insanlar için hiç ama hiç uygun değil. Fabrika yerin altına doğru kurulmuş, kimse içeri girmek istemez," dedi.
Leera aniden çıkıştı. "Ve sen de bizi buraya sokmaya çalışıyorsun! Kafayı mı yedin? "
Varlo kollarını serbest bırakıp, aracın burnunu çevreleyen trabzanlara tutunup ileri baktı. " Dediğim gibi, buraya hiçbir insan girmez. İçeride pek çok işe yarar malzeme yatıyor dolayısıyla. Burası bir araştırma ve üretim alanı olmak için kurulmuş. İçeride bir robot fabrikası olduğuna eminim. Tıbbi malzeme de olmalı. Üstelik acil bir şekilde makine yağına ihtiyacım var. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Şehrin Köpekleri
Science FictionBir yanda çökmüş, havasız, dumanlı şehirlerin yıkıntıları arasında hayata tutunmaya çalışan insanlık; diğer yanda Kubbe Şehir'de yaşayan aristokratlar ve katı kast sistemi içinde hayatta kaldığı için bile şanslı sayılan bir toplum. Her ikisi arasına...