" ...sence de öyle değil mi?" dedi Caben. Eron ne konuştuklarını dinlememişti bile. Kaşını çatıp "Ha?" dedi. "Beni ilişkinize dahil etmeyin."
Monica gözlerini yuvarladı. " Kardeşin yine hava atmaya çalışıyor. Görevden döndüğünde bin puanlık bir skora imza atacakmış. Kim öldürdüğü yaratıklar için puanlı skor tutar ki!? Sen daha kağıda imza atamıyorsun!" derken Monica muzipçe güldü.
Caben, Monica'nın taklidini yapınca, kadın hafifçe omzuna bir tane vurdu. "Kes şunu!" Adam alaylı bir şekilde güldü. " Bayan Zeka Küpü, siz çok çalışın ve kağıt işlerini halledin, biz kahramanların yapacak daha aksiyonlu işleri var. O ghoum kafaları kendi kendine kopmuyor," dedi. Monica yüzünü buruşturdu. " Senin neyine aşık oldum bilmiyorum! Elimde olsa hayatım boyunca onlardan uzak durmak ve bir daha görmek istemezdim!"
Caben boynunu esnetti ve uyuklayan abisinin sırtına vurdu. "Hadi uyuşuk şey, hareketlen biraz. Bugün Hayalet'i yakalamaya gidiyoruz." derken aşırı gurur duyduğu gür havalı saçlarını geri savurdu.
Eron ağır hareketlerle yerinden doğruldu. "Keşke ben de yirmi beş yaşında olsaydım. "
Caben, yakışıklı yüzünü alaylı bir şekilde eğdi, " Otuzlarıma geldiğimde senin gibi uyuşuk herifin teki olacaksam, şimdiden hızlı yaşayıp hızlı ölmeyi tercih ederim. "
Eron bir tane vurdu ense köküne Caben'ın " Takıma haber ver, yola çıkıyoruz. Herkes avluda toplansın," dedi. Genç adam, başını keskin bir şekilde sallayıp, üstüne onay verdi.
Uzun boylu, zayıf ve bebek yüzlü bir gençti Caben. Sürekli gülerdi, güldüğünde ortaya çıkan çok belirgin bir gamzesi vardı sol yanağında. Zayıf ama atletik yapısı ise çok hızlıydı. Yıldırım gibi koşması ile ünlüydü ve kesinlikle herkes ileride abisi gibi çok başarılı bir lider olacağını düşünüyordu. İyi bir nişancı olsa da, onu başarılı yapan şey stratejileriydi. Biraz rastgele ve doğaçlama gitse de, çok hızlı düşünür ve bir şekilde günü kurtarırdı.
Eron çok sık, hatta neredeyse hiç dile getirmese de onunla gurur duyuyordu. Monica ile on yedi yaşından, yani ilk tanıştıklarından beri birliktelerdi. İlişkileri çok tartışmalı başlamıştı ve hala da öyleydi. Caben'ın havalı ve muzip tavırları ile Monica'nın bilmiş, altın öğrenci halleri sıkça çakışır, didişmeden duramazlardı. Yine de muhteşem bir çifttiler. Monica, adamı öptü ve kafasını göğsüne yaslayıp, tek eliyle ensesinden kavradı. " Bana geri dönmeyi unutma.. " dedi.
Caben sıkıca sarıldı kadına ve muzipçe boynunu ısırdı. " Böyle ısırılmazsam bir ghoum tarafından, dönmeyi planlıyorum." Monica gülümseyip " Şapşal.." dese de, bu tip şakalardan nefret ediyordu. Yine de Caben'a söz geçiremezdi. İkizi Dominic'e de sarıldı ve ikisini de uğurladı.
Zelya, Caben, Ferno, Dominic, Sarzo ve Umit'in başta olduğu on iki kişilik takımının yanına geldi Eron. Altar ve takımı da kendi araçlarının önüne dizilmişlerdi. İki farklı sağlık ekibi, rota timi ile uzaktan takip etmek ve direktif vermek üzere geriden gelecekti. Rota takımının yanına gelen Jack için ilk operasyondu bu ve normalde acemileri götürmezlerdi. Yine de bunu hak edecek kadar başarılı ve soğuk kanlı olan Jack, takımdaki yerini almayı başarmıştı.
Biraz sonra selamlaşıp, araçlarına bindiler ve işaretli bölgelere doğru yola çıktılar. Burası, kendi tesislerine yakın bir noktaydı. Detaylı bir plan ile yola çıkmışlardı. Hem sayıları oldukça iyiydi, hem de tecrübeleri.
Üç buçuk saatlik bir yolculuktan sonra kırk beşinci bölgeye vardılar ve çölleşmiş arazinin ötesindeki yıkık şehrin girişine kamp kurdular. İleride, etrafı çevrilmiş bir sağlık tesisi duruyordu. Araştırma ve geliştirme için kullanılan AR-GE binaları üst üte yatmış, göremeseler de içerisi tam bir ghoum yuvası olmuştu. Etrafta sarmaşık ve kuru bitkiler büyümüş, yıkıntıları çevrelemişti. Hatta bazı beton yığınlarını bir arada tutan şey çoğunlukla bu sarmaşıklardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Şehrin Köpekleri
Science FictionBir yanda çökmüş, havasız, dumanlı şehirlerin yıkıntıları arasında hayata tutunmaya çalışan insanlık; diğer yanda Kubbe Şehir'de yaşayan aristokratlar ve katı kast sistemi içinde hayatta kaldığı için bile şanslı sayılan bir toplum. Her ikisi arasına...