Eron, saç diplerini ürperten ter damlalarının alnından aşağı süzülüşünü hissedebiliyordu. Kıpırdayan tek şey damlacıklar ve hemen önlerinde sürüklenerek gezinen ghoumlardı. İki adam da olduğu yere mıhlanmış, neredeyse nefes dahi almıyorlar ve düşmanın gitmesini bekliyorlardı.
Ghoumlar sağı solu koklayıp, tırnaklarını yıkıntılara geçire geçire, boşluklardan içeriye doğru ilerleyerek uzaklaştılar. Amit de sonunda tuttuğu nefesini verebildi. Derin derin soluyup, ciğerlerini maskesinin arıttığı havayla doldurdu ve kafasını geriye yasladı.
Eron etrafına bakınıp, plan yapmaya çalışıyordu ama nerede olduğu ya da köşeyi dönünce nereye çıkacağını bilmeden ilerlemek imkansızdı. Bulundukları bina, diğerlerine nispeten sağlam ve dik duruyordu. Yavaşça doğruldu ve Amit'e işaret verip, eğilir pozisyonda ghoumların aksi yönüne doğru yürümeye başladılar.
Duvarların arkalarına saklanıp, yavaş ama güvenle ilerliyorlardı. Eron, elindeki bıçağı sıkıca kavradı ve sırtını dayadığı duvarın kıyısından içeri baktı. Birkaç tanesi geziniyor ve aranıyordu. Onların gitmesini beklerken, Amit kafasında bir şey hissedip elini attı. Eldivenine bulaşan sıvıyı fark edince başını kaldırmasıyla, kendini öteye fırlatması bir oldu.
Tam tepesindeki duvara tutunmuş, baş aşağı bakıp ağzından adamın kafasına salya akıtan ghoum, Amit'in ani hareketiyle çığırarak üzerine atladı. Eron koşarak ghoumun ensesinden sokup, boynundan çıkarttı bıçağı ve var gücüyle Amit'i kaldırdı.
Geldikleri yere doğru kaçmaya başladılar. Koridordan geçip, diğer ghoumların gittiği yöne atıldılar. İleride dolanan ghoumlar, kafalarını kaldırıp koşan iki adamı görüp de bağrışarak üzerlerine gelmeye başlayınca, adamlar da iki grup arasında sıkışıp kaldı.
Yanlardan ve gördükleri boşluklardan kaçıp, grupları atlatmaya çalışsalar da sürekli tam onların önlerinde buluyorlardı kendilerini. Amit bağırdı. " Buraya!" Kendilerini, otomatik sürgülü kapıdan içeri atıp, cam kapıyı sürerek ghoumların üzerine kapattılar.
Metal çerçeveli kirişlerin kırılmaz cam kapısı sağlam kalabilmişti. Ghoumlar cama yapışıp, vurmaya ve birbirlerini itiştirerek tırmalamaya başlamışlardı. Eron sıkıca kapının üzerine bastırıp, yana doğru sürülerek açılmasını engellemeye çalışıyordu ama kapının tutulacak bir kolu yoktu ve bozuk sistem yüzünden geri geri kayıp duruyordu.
Kapı sağlam olsa da, odanın geri kalanı öyle değildi. Amit etrafta gezinip, bir şeyler bulmaya çalışırken yıkık duvarın boşluğundan uzanan bir ghoum eli onu yere düşürdü. Adam neye uğradığını şaşırıp, çığlıklar atarak debelendi. Silahını çekip, paçasını çekiştiren ghoumu vurdu. Ancak bir başka ghoum daha delikten uzandı ve Amit yerinden kalkamadan bacaklarından yakalayıp, boşluktan içeri sürüklemeye başladı.
Eron kapıyı zar zor tutuyordu. Bırakıp Amit'e yardıma koşsa; ghoumu öldürüp, Amit'i kaldırıp, ölüleri kenara çekerek delikten kaçabilmeleri için en fazla beş saniyeleri vardı. Neyse ki diğer taraftan gelen bıçakla Amit'in bacağına kanca takan ghoum, adamın bacakları üzerine yığıldı.
Adam, kan revan içinde kalan bacaklarını içeri doğru sürükleyip, kendini çekti korkuyla. Eron bağırdı. " Bıçağı al! Bomba!" Adam telaş içinde, ghoumun kafatasını delen bıçağı çekti. Sonra düşüncelerini toparlayıp, deliği tıkayan ghoum leşlerini içeri doğru sürükleyerek kendilerine yol açtı.
Her şey bir anda olmuştu. İçeri çekilmesi, ölüleri kenara çekmesi ve çantasından çıkarttığı küçük patlayıcıyı ayarlaması. İlk defa böyle bir an yaşıyordu. Sanki her şey Amit'in etrafında yavaşlamış gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Şehrin Köpekleri
Science FictionBir yanda çökmüş, havasız, dumanlı şehirlerin yıkıntıları arasında hayata tutunmaya çalışan insanlık; diğer yanda Kubbe Şehir'de yaşayan aristokratlar ve katı kast sistemi içinde hayatta kaldığı için bile şanslı sayılan bir toplum. Her ikisi arasına...