Otele girer girmez asansörün düğmesine üst üste bastım.Otel görevlisi bana anlamsızca bakıyordu.Tıpkı dışarıdakiler gibi.Umursamayarak merdivenlerden hızlıca çıktım.Geldiğimde kaldığımız odanın kapısına sertçe vurdum.Açılana kadar vurmaya devam edecektim.Her vuruşumda daha da ses çıkıyordu ki Çağlar kapıyı araladı ve geri koltuğa döndü.Yüzüme dahi bakmadı.Içeri geçip kapıyı hızla çarptığımda aniden bana dönerek ölümcül bakışını attı.Ağlamış olmam onu zerre kadar üzmüyordu.
" Ben Istanbul'a geri dönüyorum."
Yüzü hareketsizdi.Hiçbir kıpırtı yoktu.Soğuktu.Ifadesizdi.Yüzüme bakmadan konuştu.
" O çocukla beraber mi dönüyorsun yoksa ha ? "
Sırıtarak söyledi bunu.Dalga geçiyordu.
" Lanet olası beynimdeki tümörle dönüyorum."
Gözümden düşen damlanın yanaklarımdan süzülmesine engel olamadan dudaklarımdan dökülmüştü bu cümle.
Ayağa kalktı ve yanıma geldi.Gözlerimin içine baktı.
" Sen bunu nereden biliyorsun ? "
Ses tonunu alçaltarak konuşmuştu.
" Nereden bildiğimin önemi var mı ? Ben gidiyorum."
Hızla yatak odasına geçtim ve valizimi açtım .Içerisine kıyafetlerimi rastgele atarken Çağlar yanıma gelip kolumdan tuttu.
" Ada beni dinle."
" Neyi dinleyeceğim ha.Bana mecbur kaldığın için iyi davrandığını nı ? Yoksa mecbur kaldığın için tatile çıktığımızı mı ? "
" Hiçbir şeye mecbur kalmadım saçmalama."
" Kahrolası tümör yüzünden benimle berabersin söylesene.Yoksa senden çoktan ayrılmıştım desene hadi."
Ses tonum gittikçe artıyordu.Ağlıyordum.Ve buna engel olamamak beni daha da mahvediyordu.Çaresizdim.
" Ada kendine gel.Ben seni sevdiğim için senin yanındayım.Tümörle alakası yok.Ve iyi olacaksın."
" Hah aynı doktor gibi konuştun kendini üzme iyi olacaksın öyle mi ? Beni üzen tek bir şey var o da sensin Çağlar Soysal."
" Seni üzüyor muyum ? "
Kahkaha attım.Gözyaşları içinde bir kahkahaydı bu.
"Bir de soruyorsun öyle mi ? Birine çarptım diye yapmadığını bırakmadın.Seni kıskandım onda bile beni üzmeyi başardın.Benden hastalığımı sakladın.Ve Sadece hasta olduğum için iyi davrandın.Hatta belki böyle bir şey olmasaydı benimle çıkmaya devam etmezdin değil mi ? Söylesene mutsuzum seninle olmaktan üzülme diye seninleyim desene."
" Böyle bir şeyi nasıl düşünürsün ? Ben senden başka hiçbir kıza yaklaşamazken..."
" Benimle dalga geçme."
Öyle bir bağırmıştım ki o sesin benim bedenimden nasıl çıktığına inananmıyordum.O kadar sinirliydim ki önceden Çağlar'a yanlış bir kelime söylemeye çekinirken şu an karşısında bağırır durumdaydım.
Zil çaldığında kapıya doğru gittim.Çağlar arkamdan geldi.Her şeyi herkese anlatacaktım.Belki onların da haberi vardı ve benden gizliyorlardı neden olmasın ? Hayatın darbelerine alışmıştım sonuçta.
Kapıyı açtığımda gözlerime inanamadım.Havuzdaki kız gelmişti. Kırmızı mini elbisesiyle karşımda bana bakıyordu.Gülümsedim.Gözlerimden bir damla daha yaş akmasın diye gözlerimi kapattım ve gülümsedim.Çağlar'a dönerek parmağımla o kızı işaret ettim.
" Misafirin gelmiş."
" Ada bak ... "
Bir şey demesine fırsat bırakmadan hızlıca otel odasından çıktım.Koridorda hızla gidiyordum.Çağlar peşimden geliyordu.Belki de bir ilk yaşanıyordu ve o benim peşimden geliyordu.Ve bir ilk daha yaşanıyordu ki Çağlar Ada aşkı son buluyordu.Asansöre bindim ve otelden çıktım.Çağlar merdivenlerden inip bana yetişmişti.Kolumdan tuttu ve beni kendine çevirdi.
" Beni dinlemiyorsun Ada.O kızın gelmesini ben istedim evet ama ..."
" Biliyorum senin istediğini Çağlar ama bunu açıklamana gerek yok."
" Dinle Ada."
Dişlerini sıkarak konuşmuştu.
" Sadece seni sinirlendirmek için çağırmıştım.Benim onunla ne işim olur ? "
" Ne önemi var ki ? Artık bitti anlıyor musun ? Bırak peşimi."
Bu ona son sözlerimdi.Arkamı dönüp koşarak gittim.Ben gidene kadar arkamdan baktı.Caddede gidiyordum.Ağlamam durmuştu.Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.Sahile gittim.Yavaş adımlarla giderken buradan nasıl kurtulacağımı düşünüyordum.Bir eli omzumda hissederek hızla arkamı döndüm.Bu Çağataydı.
" Naber Ada "
" Çağatay "
" Evet de ne oldu sana gözlerin kıpkırmızı olmuş."
" Çağatay yardımına ihtiyacım var."
"Nasıl yardımcı olabilirim "
" Çağlardan ayrıldım ve benim burdan gitmem gerekiyor."
"Istanbul'a mı ? "
"Hayır."
"Peki nereye ? "
" Bilmiyorum Izmir olur veya Ankara olur gerçekten bilmiyorum.Valizimi almadım ne param ne telefonum ne kıyafetlerim.Hiçbiri yok.Ne yapacağımı bilmiyorum."
Bunları söylerken gözlerimden bir kaç damla daha akmıştı.
" Tamam telaşlanma.Ben halledicem.Izmir'e uçak bileti alalım.Orada babamın holdingi var.İşe başlarsın para kazanırsın.Ha ne dersin ama bu kararından emin misin ? "
" Evet eminim ama sen ciddi misin ? "
"Gayet ciddiyim hatta gel geç olmadan havaalanına gidelim .En erken uçağa binersin."
" İyiki seninle tanışmışım."
Çağatayın boynuna atlamıştım ve sıkabildiğim kadar sıkıyordum onu.Belki de hayatımı kurtaracaktı.Beraber arabasına binip havaalanına gittik.Izmir'e bilet aldık.
" Az sonra uçak kalkıyor.Çok şanslısın Ada."
" Sayende "
Telefon numarasını ve oraya gittiğimde gideceğim adresi bana yazarak verdi.
" Holdingini abim yönetiyor ben onunla konuşacağım işte kalacak yer de ayarlanacak. Bende kısa zamanda geleceğim."
"Çok teşekkür ederim."
"Görüşmek üzere."
Son kez Çağatay'a sarıldım.Uçağa bindim.Karnım gurulduyordu ve başkalarının duymasından çekinerek daha da büzüşüyordum.Koltuğa oturduktan sonra etrafıma göz gezdirdim.
Neler oluyordu ? Ne yapıyordum ben? Ailemi sevdiklerimi sevdiğimi bırakıp hayatımı bırakıp hiç tanımadığım insanların yanına gidiyordum.Ve yanımda ne beş kuruş para ne giyecek bir kıyafet vardı.Geri dönmek fikri zihnimde belirse de beynimde tümör olduğunu hatırlayınca vazgeçtim.Zaten ölecektim.Geri dönüp ne yapabilirdim ki Çağlar'ın boynuna mı atlayacaktım.Hiçbir şey olmamış gibi tatile devam mı edecektim. Ailem de beni gözden çıkarmıştı zaten. Yoksa onlar da biliyor muydu o yüzden mi Çağlar'ın evinde kalmıştım.
Uçak hareketlendi.Gidiyorduk.Hostes gelip yiyecek bir şeyler ikram ettiğinde kendimi çok garip hissettim.Bisküvileri ve keki alır almaz açıp yedim.Bu beni rahatlatmıştı.Kafamı cama yasladım.Karanlıktı.Pek bir şey belli olmuyordu.Dışarıya bakarken gözlerim bu ağırlığı daha fazla kaldıramamış ve kapanmıştı.