Bembeyaz dizimin hemen üstünde biten askılı elbiseyle bomboş bir yolda yürüyordum.Kumral saçlarımdaki bukleler belime uzanıyordu.Ayağımda ayakkabı yoktu ve çıplak ayakla sokakta yürüyordum.Etraf pusluydu ve önümü görmekte zorlanıyordum.
' Kimse yok mu ? 'bağırıyordum ama etrafta kimsecikler yoktu.Yalnızdım.Adımlarımı hızlandırırken arka arkaya iki silah sesi duydum.Istemsizce ellerimle kulaklarımı kapatıp eğilmiştim.Bir kez daha aynı sesi duyduğumda çığlık attım.Önümü görmeden koşuyordum.Her an bir boşluğa düşecek gibi hissediyordum.Karşımda gördüğümle bir anda durdum.Gözlerim açılmıştı.Ağlamamak için dudaklarımı birbirine bastırıyordum.
Çağlar yerde yatıyordu!Siyahlara bürünmüştü her zaman ki gibi.Ama bu sefer o siyahlığı kan rengi kaplıyordu.Buna izin veremezdim.Koşarak yanına gittim ve yere oturdum.Başını ellerimle kaldırdım ve dizlerime koydum.
" Ne oluyor sevgilim ? Cevap ver bana kim yaptı bunu! Lütfen beni bırakma lütfen yalvarırım sana gitme! Sensiz yapamam bırakma beni gitme sevgilim kendine gel nolursun cevap ver ! "
Gözlerimden damlalar ardı gelmeksizin akıyordu.Bir damla yaş onun yanağına düştü.
" Sen beni bırakıp gittin Ada.Benim yaşayamayacağımı bile bile gittin.Şimdi sıra bende.Gidiyorum..."
Gözlerini kısmış bir şekilde konuşurken öksürmesiyle duraksadı.Ağzından kan geldiğinde avazım çıkana kadar bağırdım.
" Bırakma beni yalvarırım bırakma özür dilerim affet beni Çağlar gitme! "
Gözlerimi açtığımda başımı Rüzgarın dizine koymuş yatıyordum ve o bana şaşkınlıkla bakıyordu.Onun kadar bende şaşkındım nasıl olur da bu şekilde uyuyabilirdim ?
" Geçti Ada.Sanırım kabus gördün."
Hızla salıncaktan indim.Hava aydınlıktı.Neden bu pozisyonda olduğumuzu sorgulayacak kadar bile zamanım yoktu.
" Rüzgar benim gitmem gerek."
" Nereye ? "
Kaşlarını çatarak ayağa kalktı.Çağlar; onu özlemiştim.Görmem lazımdı ; onun iyi olup olmadığını bilmem lazımdı.
" Bak benim Çağlar'ı görmem lazım tamam mı ? Ona kötü bir şey olmasından korkuyorum."
Yutkundum.Konuşmaya takatim kalmamıştı.Ağlamamak için yanaklarımın içini ısırıyordum.
" Bir şartım var."
Ne derse kabul etmekten başka çarem yoktu.Çünkü param yoktu ve ona mahkumdum.Bu kadar zengin bir ailenin kızı olupta üç beş kuruşa mahkum olmak canımı yaksa da kendi hatamın bedelini ödemek zorundaydım.
" Ne şartı ? "
Eliyle ensesini tuttu.Bakışlarını yerden kaldırıp yüzüme baktığında kalbim daha da hızlı atmaya başlamıştı.
" Geri döneceksin."
Belki Çağlar'a uzun uzun sarılırdım.Belki beni eskisi gibi hiç bırakmazdı.Ben kaçmaya çalıştıkça o daha da yanaklarımın kızarmasına neden olurdu.Kim bilir belki onunla evlenirdim ve bir oğlumuz olurdu ha ? Onu bir kez görsem bir daha geri dönemezdim ki ben...
Onun o siyah gözlerine bir kere baksam tutuklu kalırdım onda.Geri dönemezdim.O kokusunu bir kere içime çeksem bir daha nefes almak istemezdim belki de.Hep onun kokusu kalsın isterdim.Geri dönemezdim.bu yaşam bana göre değildi.Ne diyecektim ki şimdi ? Gitmek için yalan da söyleyemezdim.Beceremezdim zaten hemen dudaklarım titrer gözlerim koyulaşırdı.Ne yapacaktım şimdi ? Rüzgar da farklıydı.O da beni heyecanlandırıyor kalbimin hızlanmasına neden oluyordu tıpkı Çağlar gibi.Ama Ben sadece bir kişinin gözlerinde kayboluyordum.O kişi Çağlardı.Sevdiğim adam Çağlar Soysaldı!