" Hadi kalk uykucu seni ."
Gözlerimi kısık bir şekilde açtım.Ayağa kalkıp ayakkabılarımı giydim.
" Hadi gel daha sana kıyafet seçeceğiz."
Beraber asansöre binip indik.
" Ben elimi yüzümü yıkayıp geliyorum Hülya Hanım."
"Tamam canım ben bu odadayım.Işin biter bitmez gel."
Lavaboya geçip elimi yüzümü yıkadım.Acaba Çağlar ne yapıyordu.Kızları çok merak ediyordum.Bu düşünceleri kafamdan atmaya çalışarak dışarı çıktım.Odaya girdiğimde gözlerim kamaşmıştı.Her türlü kıyafet vardı ve hepsi birbirinden güzellerdi.
" Hah geldin mi ? Bak bakalım hangisini giymek istersin."
Etrafa göz gezdirdiğimde hepsinin birbirinden güzel olduğunu farkedince ne giyeceğime karar veremedim.
" Ben seçemedim ya hepsi muhteşem."
" Öyleyse al bu elbiseyi giy.Sana çok yakışacaktır."
Önü boğazdan bağlı kapalı arkası ise sırtımı açıkta bırakan bir elbiseydi.Siyahtı ve çok güzeldi.Diz kapaklarımın biraz daha üzerindeydi.Giydiğimde kendimi çok garip hissettim.Sanki bir Hollywood yıldızıydım.Ah ne saçmalıyorum sadece manken yardımcısıyım bu kadar.Ama bu anın büyüsünü bozmamalıydım.
" Öf be güzelim ne kadar yakıştı sana.Kesin o Duygu kıskancından çatlayacak bak.Bir de şu kırmızı ayakkabıları giy de hemen makyaj odasına geçelim."
Ayakkabıyı da giydiğimde tek kelimeyle inanılmaz görünüyordum.Saçlarım ve makyajım kalmıştı.Makyaj odasına gittik.
" Kızım gel Adanın saçlarını topuz yap.Makyajına karışma o iş bende."
Ben sandalyeye oturduğumda genç bir kız saçlarımı yapıyordu.Sanki düğüne gidiyordum bu kadar şık olmaya gerek yoktu bence.Bana neden bu kadar yardım ediyordu bilmiyorum ama kesinlikle Hülya hanım çok iyi biriydi.Tıpkı yeğeni Çağatay gibi.
Düzgün bir topuz yapılmıştı ve kıyafetimin zarifliğine oldukça uyum sağlıyordu.Hülya hanım makyajımı yaptı.Fondoten bronzer highlighter allık göz kalemi eyeliner ve kırmızının bir ton daha koyusu bir rujla hazırdım.Bugün ilk iş günümdü.Ve inanılmaz görünüyordum.
" Sanki manken ben olacağım.Şu halime bak ya.".
" Aslında Aras holdingin yeni yüzü.Hiçte fena bir fikir değil."
" Yok artık.Gitsek mi artık ? "
" Hadi o halde gidelim."
Rüzgar'ın odasına gelmiştik.Ona Rüzgar bey demek içimden gelmiyordu sonuçta yaşlarımız yakın gibiydi.Ama demek zorundaydım.Içeri girdiğimizde şu çok bahsettikleri Duygu bu olmalıydı.Uzun boylu beyaz tenli sarı saçlı bir kadındı.Çakma sarışındı tabi.Kıvırcık saçları vardı ve güzeldi.Yani manken sonuçta güzel olacak.Gözlerimi Rüzgar'a çevirdiğimde gözlerini kırpmadan bana bakıyordu.
RÜZGAR'IN AĞZINDAN
Duyguyla odamda oturup çekim hakkında konuşurken içeri halam ve Ada girdi.O girdiği an sanki zaman durmuştu.Dün onu gördüğümde beğenmiştim.Yani güzel kızdı ama şu an karşımda bir melek duruyordu sanki.Ondan etkilenmiştim.Şu ana kadar sadece Duygu'dan etkilenen bir adam şimdi başka birinden etkileniyordu.Eğer dergimizin kapağı olursa kesinlikle bu güzelliğe her şey yakışır ve çok satış yapardık.O manken olmalıydı.Ama Duyguyla aramın zaten iyi olmaması buna engeldi.Onu ikna etmeli ve artık Ada'nın da onunla beraber olacağını söylemeliydim.Böyle bir güzellikle daha önce nasıl karşılaşmam diyerek kendi kendime kızarken Ada koltuğa oturdu.Arkasını gördüğümde ağzımdan yanlışlıkla " of ." kelimesi çıktı.Mükemmel bir sırtı vardı.Pürüzsüz ve muhteşem.Kendime gelmeliydim.Güzel olabilir ama benim bir sevgilim var ve neyin nesi olduğunu bilmediğim bir kızı manken olarak çalıştırmam doğru olmaz.Sonuçta yanlış bir hareketimiz holdingi bile batırabilir.Her şey için erkendi.Bekleyecektim.Hem ne kadar güzel de olsa daha karakterini çözememiştim.Beklemek en doğrusuydu.