Artık o güne az kalıyor. Bekle beni vampirlik. Geliyorum.
Akşam öğlece uyuyup kalmışım. Ayato getirdi. Kafamda bir sürü gereksiz şey dolaşmakda. Cordelianın sen onlara yemsin sözleri gibi. Ben daha küçükken babam iş kurmamışdı hen üz. O yüzden gereksiz yerlere harcıycak paramız yokdu. Benimle oynayan çoçuklar hep sürekli yeni fırından çıkmış çörekleri, burnumun her bir köşesinde his olunan kokulu kekleri gözümün önünde yerdiler. Bense ordan uzaklaşar ağlardım. Sürekli sürekli bunu yapardılar. Ama ben büyüdüm. Babam çokdan şirketlerini büyütüyordu. Ama ben 1 kereliğine bile olsun öğle davranmadım. Qaliba o yüzden keke ve kremalı her şeye nefret ediyorum. Yani şimdi anlıyorum. Belkide şu an benim şu lezzetli kanım her kese o çörekler gibi gözüküyor. Ama tadamıyorlar. Tadanlarda oluyor. Bence şu an kanım değersiz. En azından benim için. İster içsinler ister içmesinler. Sabahdan nefret ediyorum. Üzerimi değişdim ve banyoya gitdim. Hemen sonrada aşağı indim. Hiç kimse kalkmamışmıydı? Bir tek ben ve Shuu mu? Belkide daha zaman erken. Tv nin sol tarafında uyuyan Shuu hiç aklıma bile gelmedi. Tv yi yakdım. Alçak ses tonlarıyla izlemeye başladım. Shuu uyanmışdı galiba. Kapat onu söyleyip duruyordu. Kapatdım ve öğlece ekrana bakmaya başladım. Shuu kalkdı ve yanımda oturdu.
-Hey...nasılsın?
-Şu an gereksiz bir damla gibi.
-Mız-mız yine mzıldanıyor.
-Hayır. Mızıldanmıyorum. Shuu sana bir soru sora bilirmiyim?
-Sor bakalım mız-mız.
-Benim kanım çokmu lezzetli?
-Nerden biliyorsun bunu? Aslında evet. Şu an bile kendimi zor tutuyorum.
-Shuu bunun nasıl bir şey olduğunu söylermisin? Yani bunu istemenin?
-Dünyadakı en sevimli yiyeceğinin sana koklatıldığını ama yemek için verilmediğini düşün.
-Öğleyse tam düşündüğüm gibi. Demek ben öğle çoçuklardan oldum ha. Şey baksana istersen içe bilirsin. Gerçekden sakıncası yok. Ama intikamımı alırım.
-İntikam derken bizi ısırmakmı?
-Evet. Hepinizi.
-Dalga geçiyormusun?
-Eeh. Isırmıyorsan bende gidiyorum.
Oturduğum yerden kalkdım ve gitmek isterken Shuu elimden tutdu nasıl çektiyse biraz önceki yerime düşdüm.
-Onuda kim söyledi? Tutduğu elimin bileğine yakınlaşdı. Öpmeye başladı. Neden? Bilmiyom lan. Acı öncesi her neyse artık. Bana bakdı ve güldü. Ve işde dişlerini geçirdi.
-Shuu. Diyorum ki acıtmasan.
Ondan ses çıkmıyordu. İki eliylede kolumu tutmuş, sonuna kadar içmek istiyordu. Dişleri çok derine iniyordu. Ve sonra bırakdı.
-Neden bu kadar güzel. Doymak olmuyor. Subaruyu anladım şimdi. O zaman daha az güzeldi. Ama şimdi.
-Bitdin diğilmi? Çok güzel. Şimdi bunuda kaplamam gerek. Yerimden kalkdım ve gidicekken yinede elimi tutdu.
-Yine ne oldu?
-Teşekkür ederim.
-Bir şey diğil.
Kafam dönüyordu. Ve yere düşdüm. Sanki bir şey oluyordu. Yoksa yinemi kanım düşüyor. Yerimden kalkdım. Ve mutfağa giderek o meyve suyundan içmeye başladım.
-Bunun tadı eskisi gibi diyil.
-Prenses içine kan dökülmedi. O yüzden.
-Kanmı? Reiji!! Odama kalkdım hemende bileğimide kapadım. Reiji görürse bu evdekilerin hepsi zindana gidecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİABOLİK LOVERS KAYIP SAKAMAKİ
VampireO kadar karmakarışık bir hikayem varki, burda yazılanlar sana hiç bir şey anlatamaz....