Aynı üniversitede, aynı sınıfta eğitim görmelerine rağmen çok ayrı hayatlara sahipti Devrim Carla ile Mehmet Akif...
Devrim'in babası Kemal, sağ-sol çatışmalarının en şiddetli olduğu dönemlerde yapılan 80 darbesinin mağdurlarından birisidir. Ağabeyini silahlı bir çatışmada polislerin öldürmesiyle kaybetmişti. Tek yakını olan ağabeyini kaybedince daha özgür bir hayat sürmek için Almanya'ya gitmişti.
Orada Alman bir kızla tanışmış, aşık olmuş ve evlenmişti. Bu mutlu evlilikten bir kızları oldu.
Kendisinde derin izler bırakan davasını kızında yaşatmak için Devrim ismini koymuştu. Eşinin isteği üzerine de Carla ismini ekledi.
Devrim Carla çocukluğundan beri hep el üstünde büyütüldü. Hem zengin bir aile kızı hem de çok alımlı, güzel bir kız olmasından dolayı arkadaş çevresinde her zaman popüler olmuştu. Etrafındaki sürekli ilgi, alaka onun mütevaziliğini bozmasına engel olamamıştı.
Babasının ve amcasının yaşadığı acılardan dolayı siyasi görüşlere, ideolojilere kendini kapatmıştı. İnsanları hiçbir kategoride sınıflandırmadan, mutlu bir hayatın geleceğini düşünmektedir. O yüzden dinlere karşı da kendini hep soyutlamıştır. Dinlerin veya farklı düşünce sistemlerinin varlığı topluluklardaki savaşların nedeni olarak düşünmektedir.
Mehmet Akif ise Konya'da saygı duyulan, cemaati tarafından çok sevilen bir imamın oğludur. Çocukluğundan beri iyi bir din eğitimi almıştır. Çok zeki birisidir ve derslerindeki azmi, çalışkanlığıyla hep dikkat çekerdi. Mimar Sinan'ın eserlerinden etkilenip onu örnek alarak mimar olmak istiyordu. Hocalarının tavsiyesiyle Almanya'ya üniversite okumaya gitmişti. Gittiği ilk günlerden beri İslam'ı anlatma çabası çevresinin dikkatini çekmiş, çok sevilen ve saygı duyulan biri haline gelmişti.
Almanya'da İslamiyet'e olan uzaklık; insanlardaki manevi boşluk onu vicdanen çok etkiliyordu.Okuldan geriye kalan vakitlerinde tüm gücüyle İslam'ı anlatmaya çalışıyordu.
