Bölüm-16

255 32 0
                                    

Devrim, Çahan'la şık bir restaurantta akşam yemeği için buluştu. Bugün yoğun bir gün geçirmişti, yorulmuştu ama içindekileri sevgilisiyle paylaşmak için can atıyordu. Çahan Devrim'e sıkıca sarıldı. Boynuna bir öpücük kondurarak:

"Sevgilimin gözlerine dalmayı nasıl da özlemişim" dedi Çahan, Devrim'in gözlerine bakarak.

"Bugün beraber çok vaktimiz olucak"dedi Devrim,Çahan'ın ellerini tutarak. "Ama önce yemeğimizi yemeliyiz. Çok acıktım. Hurmaların etkisi geçti galiba, tekrar acıktım."

Çahan'ın yüzünde ciddi bir ifade oluştu.
"Ne hurması? Nerden buldun?" dedi meraklı gözlerle...

"Bugün Akif verdi. Çok acıkmıştım. Aşkım çok ilginç yerlere gittik. Seninle de gidelim görmeni istediğim yeni sokaklar keşfettim"

"Akif kim Devrim? Bugün sen okulda değil miydin? Nereye gittin?"

" Albert'la paylaşmıştım. Daha önce sana anlatmaya fırsatım olmadı. Sınıftan müslüman bir arkadaşım. Beraber proje hazırlıyoruz. Başta kabul etmedi bayanım diye hatta çok sinirlenmiştim bu duruma. Ama sonra müslümanlıktan bahsetti İslam'ı anlattı. Çahan aslında sen de yarı Türksün. Türkiye'de olsaydık belki daha fazla İslam'ı öğrenebilirdik ama burada hiç birşey bilmeden yaşıyoruz."

"Bilsek ne olacak Devrim? kafanı baya bulandırmış o gerikafalı. Birgünde nasıl da aklını karıştırmış. Onunla görüşmeni istemiyorum."

"Kendi kararlarımı kendim verebilirim. İstediğim kişiyle istediğim yere gidebilirim. Lütfen bir daha benim yerime karar verme Çahan." dedi Devrim kollarını bağlarak, tek kaşını kaldırıp camdan dışarıyı izlemeye başladı.

Devrim özgürlüğüne düşkündü. Başkasının ona kısıtlamalar koymasına asla tahammül edemiyordu. Çahan'ın ona karışması onu fazlasıyla sinirlendirmişti. Devrim'in bu sert tepkisiyle karşılaşan Çahan aşık olduğu kızla hiç tanımadığı müslüman yüzünden tartışmayı asla istemiyordu. En iyisi alttan almaktı...

"Tamam yeşil gözlüm. Bu gözlere sinirlenmek yakışmıyor. Ben sadece seni uyarmak istemiştim. Bu güzel geceyi de önümüzdeki günleri de aşkla beraber yaşayalım." dedi Devrim'in bağlı kollarını çözüp elini tutarak.

Devrim zoraki gülümsemeyle
"Aşkla yaşayalım tabiki sevgilim" dedi.

...
Yemeklerini yedikten sonra eve gitmek için masadan kalktılar. Devrim gün içinde ağır olan çantasıyla beraberdi hala. Akif'in çantasını taşıması ne güzel bir zariflikti. Aynısını sevgilisinden de bekledi ama çantası hiç dikkatini çekmemişti her zamanki gibi. Bu sefer kendi rica edebilirdi. Neden olmasın ki?

"Aşkım çantamı alır mısın bütün gün çok yoruldum... çanta da çok ağır. Makinemin ne kadar ağır olduğunu biliyorsun zaten. Eve kadar çantamı taşır mısın?"

"O pembe çantayı mı? Hiç ihtimali yok. Bebeğim şaka yapıyor olmalısın. Zaten taksiye bineceğiz birazdan, evin önünde de ineceğiz. Yani pek taşımayacaksın zaten." dedi ve telefonunu çıkarıp rehberinden bir taksi numarası çevirdi.

Çahan bulundukları restauranta taksi isterken Devrim gözlerini kocaman açarak karşısındaki sevgilisinin tepkisine anlamsız şekilde bakakalmıştı. Bu muydu ona aşık olan adam? Bir Akif kadar olabilmişti.

Bugün iki farklı karakterden insanla  vakit geçirmişti. Birisi kendisini sevgiye boğan, birlikte yaşadığı sevgilisiydi;öbürü kaba, nezaket bilmeyen cahil ama herşeye bir cevabı olan gerikafalıydı. Sevgilisiyle vakit geçirmek çok eğlenceyliydi, güzel bir kadın olduğunu en çok onun yanındayken hissediyordu. Ama Akif'in yanındayken güzelliğinden öte hanımefendi olduğunu hissetmişti. Değerli biri olduğunu niyeyse onun yanında daha çok hissetmişti.

Onu bu yargıya götüren şey çantasını bir erkeğin taşıması veya taşımaması değildi aslında..

Devrim eve geldiğinde bir duş alıp rahat kıyafetler giyerek bilgisayarının karşısına geçti. Makinesindeki fotoğraflarını klasörleyerek Akif'e maille göndermeye çalıştı. Bu ayki kotasını doldurmuş olmalıydı fotoğrafları bir türlü atamadı. En son tekrar deneme yaptıktan sonra Akif'e durumu anlatan bir mail attı.

Beş dakika geçmeden sorun olmadığını belirten Akif'ten cevap geldi. Yine de içi rahat etmemişti Devrim'in. Aklına flash belleği geldi. Tekrar mail atarak yarın ona flash belleğiyle fotoğrafları getireceğini söyledi.

Mailini yolladıktan sonra yatağına geçti.  Yarın Akif'i tekrar görecekti yani ama öğleden sonra dersleri vardı. Sabah boştu ve kitap işini halledebilirdi o vakit. Gerçekten içindekileri merak ediyordu. Yarın mutlaka o kırmızı kitabı alıp okumalıydı.

DEVRİM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin