Bölüm-12

288 31 0
                                    

Akif listeyi çıkarıp diğer caminin yerini anlamaya çalıştı. Buldukları yerin yakınlarında bir cami daha olmalıydı. Tek tek adreslerine bakıp, doğru hatırladığını görünce:

- Devrim hanım bu civarda bir cami daha var. Oraya da bakalım. Onun daha az hasarlı olduğunu okumuştum. Sonra diğer camilere gideriz.

- Olur, benim için fark etmez. Almanya'da bu kadar caminin olduğunu nasıl öğrendiniz peki?

- Bir Alman profesörün tezini araştırmıştım. Dinler tarihi için yaptığı çalışmada Almanya'daki semavi dinlerin tarihi eser yapılarını incelerken camiler gözüne çarpmış. İslamiyeti araştırmış. Daha sonra da hidayete ermiş.

- Anlamadım o ne demek?
- İslamiyeti seçmiş yani..Müslüman olmuş.

İslamiyeti mi seçmiş? Hem de bir profesör! Cahil, gerici insanlara ait olan bir dine mi girmiş?Neden yapsın ki? Anlam veremedi Devrim.

Akif yeşil gözlerin dalıp gittiğini görünce onun etkilendiğini yeni farketmişti.

- Herşeye sahip,bilimin zirvesindeki bir insan, neden İslamiyeti tercih etmiş diye düşünüyorsunuz yanılıyor muyum?Devrim hanım bu dünyadaki sahip olduğumuz herşey geçicidir. Bir insan ne kadar zengin olsa, en üst makamlarda bile olsa da (kalbini sağ eliyle göstererek) şuranın ıssızlığı sahip olduğu tüm maddi değerleri yok sayar. Ruhunu, kalbini doyuramazsa diğer maddi doygunları onu tatmin edemez. Tıpkı o profesör gibi. 

- O da mı hayatından tatmin değilmiş?

Devrim'in hiç beklemediği kadar ilgisini çekmişti Akif'in anlattıkları.

- Evet Devrim hanım. Dünyada sahip olabileceğimiz şeyler kısıtlıdır. En zengini, en varlıklısı olsak bile ömrümüz kısıtlıdır. Rabbimiz bu dünyada geçici kılmıştır bizi. Her canlıya belli bir ömür biçilmiştir. Ömrü bittiğinde ne kadar çok şeyi olsa bile hepsini burada bırakıp gidecektir.

- Nasıl gidecektir? Nereye gidecektir? Bedeni toprak olsa ruhu başka bir bedende can bulmayacak mı ? Bu yaşamında ne kadar çok çalışıp, iyi insan olursa bir sonraki hayatında daha iyi bir insan olarak dünyaya gelebilir?

Akif, Devrim'in söylediklerini duyunca donup kalmıştı.

-Reenkarnasyona mı inanıyorsunuz yoksa?

- Hayır ben şuna inanıyorum dediğim birşey yok aslında. Ama bir ruhun yok olup gideceği fikri bana imkansız geliyor sadece.

- Zaten ruhumuz yok olup gitmiyor. Bizler sadece boyut değiştiriyoruz. Ebedi olan hayatımıza geçiyoruz.

- Bilmiyorum kafamı çok karıştırıyorsunuz. Ben bu konularda derine girmemiştim daha önce.

- Rabbim bize düşünebilmemiz için akıl vermiş. Kur'an'ı Kerim'de de sık sık düşünmemizi istemiştir. Çoğu yerde aklını kullananlar için diyerek ibretler verir. Bu arada ikinci camiye geldik Devrim hanım.

Devrim yürümeyi severdi, bilmediği sokaklarda gezmeyi daha çok severdi. Saatlerce yürüdüğü zamanlar olmuştu. Ama ilk kez bu sefer çok yorulmuştu. Bedenini yorgun hissetmese de Akif'le sohbet etmek diğer arkadaşlarıyla konuşmaya benzemiyordu. Boş bir muhabbete giremiyordu onunla. Akif ağzından çıkan her sözü tartarak, destekleyerek konuşuyordu. Boş bir insan değildi.

-İlk kez cami görüyorum. Ne kadar değişik bir mimarisi varmış, dedi Devrim hayranlıkla.

- Camilerin mimarisi diğer binalara benzemez. Hatta ülkelere göre de değişiklik gösterebilir. Bu caminin zannederim 100 yıllık bir tarihi olsa gerek. Kullanılan taşlar, işlemeler çok eski dönemlerin. Burasının restorasyonla tekrar ümmete faydalı bir cami olmasını isterdim açıkcası.

DEVRİM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin